DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
Köşe Yazarı
DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
 

AMATÖR SPOR ÜLKE İÇİN ÖNEMLİ

Her konuda ötekileştirmenin meşrulaştığı, taraf-bertaraf atışmalarının bitmediği coğrafyamızda, spor alanları da bu olgudan nasibini almış durumda. Futbol dışındaki her departman “Amatör branşlar” denilerek ötekileştiriliyor. Amatör branşın tanımı şu: Yaptığı spor branşından gelir elde etmeyene amatör sporcu, yaptığı spor için de amatör branş deniyor. Halen üç büyüklerin kulüp başkanları çıkıp basketbol, voleybol, boks gibi faaliyetleri amatör olarak nitelendiriyor. Devlete ve ticari şirketlere bağımlı olmayan kulüpler altında taban bulmuş, bu kulüplerin federasyonlar oluşturarak ulusal ve federasyonların da uluslararası olarak örgütlendiği spor dalları amatör sporlardadır. Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğündeki karşılığına göre amatör, bir işi karı için değil, sırf zevki için yapan kimse, hevesli, meraklı olan, profesyonel ise bir işi meslek edinmiş kimsedir. Günümüzde sporculuğun bir meslek olduğunu kabul etmeyen hemen hemen kalmamıştır. Ancak sporda amatörlük ve profesyonelliğin sınırlarını çizmek oldukça zordur. Yasal olarak amatör gözüken pek çok spor dalında sporcular, toplumda kazancı yüksek kabul edilen meslek sahiplerinden çok daha fazla gelir elde etmektedirler. Dünyanın en büyük takımına sahip olmanın nasıl bir duygu olduğunu biliyor musunuz? Veya soruyu değiştirelim. Kendi oynadığı turnuvaları dört yıl boyunca domine eden bir takımın maçlarını izlemek size ne hissettiriyor? Ringde, parkede, yeşil sahalarda şampiyonun yüreğini ortaya koydukları final maçlarında gözleriniz doluyor mu? Bu sorulara cevabınız evet, evet ve evet ise tebrikler voleybol basketbol, okçuluk, gibi sporlarla, ringde herkesi alt eden sporcularımıza veya atletizm sporcularının başarılarına tanıklık etmiş bulunmaktasınız. Uluslar arası Olimpiyat Komitesince uygun görülen bazı gelirler, araç-gereç vb., kamp ve müsabaka sırasında ikamet, beslenme, ulaşım spor malzemesi, tesislerinden faydalanma, antrenman ve sağlık hizmetleri, geleneksel oyun ve yarışmalarda para ve mal şeklindeki ödüllerle sınırlı masraflar karşılığı alınan para ve mallar amatörlüğü engellememektedir. Amatör olarak yapılan spor branşlarındaki büyük gelişmeler, gerek sporcu sayısının artması, gerek bu branşlarda seyir zevkinin yaygınlaşması bir sosyal olay olan sporun temel niteliklerinden biri olan rekabet şartlarını arttırmıştır. Spor branşının rekabet imkanlarının artışı ile yarışmaya, rekabete dayanan faaliyetler yatay ve dikey olarak artmaktadır. Bir spor branşı toplumda yaygınlaştıkça, sporu yapanlar arasında profesyonelleşme eğilimi gizli de olsa artmaktadır. Sporun hemen her dalında ulaşılan teknik ve taktik mükemmellik ile ortaya konulan şaşırtıcı performans düzeylerine erişebilmek için artık sporcunun sadece yaptığı sporla ilgilenmesini zorunlu kılmaktadır. Her gün yapılan uzun süreli antrenmanlar, bunun dışındaki zihinsel hazırlıklar sporcunun başka bir işte çalışarak geçimini sağlamasını zorlaştırmaktadır. Büyük organizasyonlarla izleyiciye sunulan spor müsabakaları ancak belli bir kaliteyi içeriyorsa ilgi çekmektedir. Bunun için de uzun süreli ve çok yönlü hazırlıklar gerekmektedir. Gelinen bu noktada sporcunun sporu meslek olarak edinmiş duruma gelmesi çok normaldir. Yine de amatör ya da profesyonel olmanın kriterleri toplumdan topluma farklılıklar gösterebilir. Ülkelerin gelişmişlik ölçülerinden birisi de aktif lisanslı sporcu sayısıdır. Gelişmiş ülkeler bir taraftan lisanslı sporcu sayısını çoğaltmaya çalışırken, diğer taraftan da yeni spor dallarını yaşama geçiriyorlar. Türkiye bu tablonun neresinde diye soracak olursanız, ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Durum pek iç açıcı değil. Son dönemlerde Türkiye’ nin çeşitli bölgelerinde Avrupa standartlarında stadyumlar, kapalı spor salonları, yüzme havuzları, atletizm pistleri, tenis kortları ve bunlara benzer tesisler yapıldı. Elbette, modern tesislerin yapılması çok önemli. Ancak, bu tesislerin içini nitelikli spor eğitmenleri ve sporcularla dolduramazsanız, yaptığınız yatırımlar boşa gider. Aynen, binaları hazırlanmış, eğitim kalitesi son derece yetersiz üniversitelerdeki travmayı yaşarsınız. Bir işi para kazanmak için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli ve meraklı kimselere amatör diyoruz. Yani, profesyonelliğin tam karşıtı. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, amatör ve profesyonel çizgisini tam olarak çizebilmenin güçlüğüdür. Spora amatör bir sporcu olarak başlayan çocukların, hedeflerinde başarılı profesyonel sporcu olması en doğal düşüncedir. Amatör spor kulüplerinin sadece sportif faaliyetlerin merkezi olarak görülmemesi gerekir. Gençlerin, sağlıklı, bilinçli ülke sporlarına duyarlı, iyilik ve doğruluktan yana yetişmelerinin de sağlandığı toplumsal merkezler olarak görmek gerekir. Amatör sporun önündeki önemli engellerden birisi, sporu sadece futboldan ibaret sayan ülke ve kent yöneticileridir. Amatör sporcu sayısını ne kadar artırırsak, sokaktaki çocukların ve gençlerin sayısını da o kadar çok azaltmış oluruz. Amatör spor kulüplerinin birçoğu, çok zor sağladıkları kıt parasal kaynakları ile büyük işler başarmaktadırlar. Spor Bakanlığı ile Belediyelerin sağladığı destekler yetersiz kalmaktadır. Vize, filiz lisans ve transfer bedellerinin yüksekliği kulüpleri zor durumda bırakmaktadır. Belediyeler, spor tesislerinden yararlanmak isteyen amatör spor kulüplerine kapılarını ardına kadar açmalıdır. Ticari amaçla spor okulları işletenlerle, amatör spor kulüpleri aynı kefeye konulmamalıdır. Amatör spor kulüplerine pozitif ayrımcılık her konuda yapılmalıdır. Bırakınız, sadece malzeme ve saha tahsisini, dar gelirli sporcuların ulaşım ve zaman zaman, antrenman beslenmeleri bile Belediyeler tarafından karşılanmalıdır. Amatör takımlarımızın, şehrin profesyonel takımlarının pilot takımları olabilecek zeminin hazırlanması da çok önemlidir. Kent kimliğinin gelişmesinde sportif başarıların yeri büyüktür. Kentinin spor kulüpleriyle özdeşleşen çocuklar ve gençler, kısa süre içerisinde bir “Kent Sevdalısı” olabilmekte, yaşamı boyunca kente hizmette önderlik yapmayı görev edinmektedirler. İş camiası, amatör spor kulüplerine sponsor olmayı önemsemelidir. Çünkü, spora kazandıracakları her genç, sonunda ülkemiz için, kentimiz için kazanç olacaktır. Türkiye’de futbol artık bir ticari faaliyete dönüştü. Sokaklarda futbol oynanacak arsa da, oynayacak çocuk da kalmadı. Basketbol veya voleybol sahaları için ise insanlar sırada bekliyor. Çünkü VakıfBank’ın, Anadolu Efes’in başarıları gençleri sokakta bu sporları yapmaya itiyor. Şu an simgeleşen, çocukların özendiği lokal futbolcu var mı? Cevap veriyorum yok! Fakat bir çocuk Eda Erdem’e, Zehra Güneş’e, öykünebilir ve onu rol model olarak kabul edebilir. Bir miniğin sporcuya özenmesi de, onu tekinsizleşen sokaklardaki tehlikelerden uzak tutabilir. Amatör şube dediğiniz Fenerbahçe’nin voleybol okulunda binlerce minik kardeşimiz sporcu olma hayaliyle yaşıyor. Üst düzeyde mücadele ederler veya edemezler fakat şu bir gerçek, küçük yaşlardan itibaren spor yapmak, iskeletlerine yani ileri yaşları için en güzel sağlık yatırımı. Unutulmaması gerekir ki; günümüz sanayi ve bilgi toplumlarında spor, gereksinimden çok, yaşamın bir parçası, insanlar ve toplumlar arası diyalogun önemli bir aracı haline gelmiştir.
Ekleme Tarihi: 30 June 2025 - Monday

AMATÖR SPOR ÜLKE İÇİN ÖNEMLİ

Her konuda ötekileştirmenin meşrulaştığı, taraf-bertaraf atışmalarının bitmediği
coğrafyamızda, spor alanları da bu olgudan nasibini almış durumda. Futbol
dışındaki her departman “Amatör branşlar” denilerek ötekileştiriliyor. Amatör
branşın tanımı şu: Yaptığı spor branşından gelir elde etmeyene amatör sporcu,
yaptığı spor için de amatör branş deniyor. Halen üç büyüklerin kulüp başkanları
çıkıp basketbol, voleybol, boks gibi faaliyetleri amatör olarak nitelendiriyor.
Devlete ve ticari şirketlere bağımlı olmayan kulüpler altında taban bulmuş, bu kulüplerin
federasyonlar oluşturarak ulusal ve federasyonların da uluslararası olarak
örgütlendiği spor dalları amatör sporlardadır.
Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğündeki karşılığına göre amatör, bir işi karı için değil,
sırf zevki için yapan kimse, hevesli, meraklı olan, profesyonel ise bir işi meslek edinmiş
kimsedir. Günümüzde sporculuğun bir meslek olduğunu kabul etmeyen hemen hemen
kalmamıştır. Ancak sporda amatörlük ve profesyonelliğin sınırlarını çizmek oldukça
zordur. Yasal olarak amatör gözüken pek çok spor dalında sporcular, toplumda kazancı
yüksek kabul edilen meslek sahiplerinden çok daha fazla gelir elde etmektedirler.
Dünyanın en büyük takımına sahip olmanın nasıl bir duygu olduğunu biliyor
musunuz? Veya soruyu değiştirelim. Kendi oynadığı turnuvaları dört yıl boyunca
domine eden bir takımın maçlarını izlemek size ne hissettiriyor? Ringde, parkede,
yeşil sahalarda şampiyonun yüreğini ortaya koydukları final maçlarında gözleriniz
doluyor mu? Bu sorulara cevabınız evet, evet ve evet ise tebrikler voleybol
basketbol, okçuluk, gibi sporlarla, ringde herkesi alt eden sporcularımıza veya
atletizm sporcularının başarılarına tanıklık etmiş bulunmaktasınız.
Uluslar arası Olimpiyat Komitesince uygun görülen bazı gelirler, araç-gereç vb., kamp
ve müsabaka sırasında ikamet, beslenme, ulaşım spor malzemesi, tesislerinden
faydalanma, antrenman ve sağlık hizmetleri, geleneksel oyun ve yarışmalarda para ve
mal şeklindeki ödüllerle sınırlı masraflar karşılığı alınan para ve mallar amatörlüğü
engellememektedir. Amatör olarak yapılan spor branşlarındaki büyük gelişmeler, gerek
sporcu sayısının artması, gerek bu branşlarda seyir zevkinin yaygınlaşması bir sosyal
olay olan sporun temel niteliklerinden biri olan rekabet şartlarını arttırmıştır. Spor
branşının rekabet imkanlarının artışı ile yarışmaya, rekabete dayanan faaliyetler yatay
ve dikey olarak artmaktadır. Bir spor branşı toplumda yaygınlaştıkça, sporu yapanlar
arasında profesyonelleşme eğilimi gizli de olsa artmaktadır. Sporun hemen her dalında
ulaşılan teknik ve taktik mükemmellik ile ortaya konulan şaşırtıcı performans
düzeylerine erişebilmek için artık sporcunun sadece yaptığı sporla ilgilenmesini zorunlu
kılmaktadır.

Her gün yapılan uzun süreli antrenmanlar, bunun dışındaki zihinsel hazırlıklar
sporcunun başka bir işte çalışarak geçimini sağlamasını zorlaştırmaktadır. Büyük
organizasyonlarla izleyiciye sunulan spor müsabakaları ancak belli bir kaliteyi içeriyorsa
ilgi çekmektedir. Bunun için de uzun süreli ve çok yönlü hazırlıklar gerekmektedir.
Gelinen bu noktada sporcunun sporu meslek olarak edinmiş duruma gelmesi çok
normaldir. Yine de amatör ya da profesyonel olmanın kriterleri toplumdan topluma
farklılıklar gösterebilir.
Ülkelerin gelişmişlik ölçülerinden birisi de aktif lisanslı sporcu sayısıdır. Gelişmiş ülkeler
bir taraftan lisanslı sporcu sayısını çoğaltmaya çalışırken, diğer taraftan da yeni spor
dallarını yaşama geçiriyorlar. Türkiye bu tablonun neresinde diye soracak olursanız, ne
siz sorun ne de ben söyleyeyim. Durum pek iç açıcı değil. Son dönemlerde Türkiye’ nin
çeşitli bölgelerinde Avrupa standartlarında stadyumlar, kapalı spor salonları, yüzme
havuzları, atletizm pistleri, tenis kortları ve bunlara benzer tesisler yapıldı. Elbette,
modern tesislerin yapılması çok önemli. Ancak, bu tesislerin içini nitelikli spor
eğitmenleri ve sporcularla dolduramazsanız, yaptığınız yatırımlar boşa gider. Aynen,
binaları hazırlanmış, eğitim kalitesi son derece yetersiz üniversitelerdeki travmayı
yaşarsınız.
Bir işi para kazanmak için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli ve meraklı kimselere
amatör diyoruz. Yani, profesyonelliğin tam karşıtı. Burada dikkat edilmesi gereken
nokta, amatör ve profesyonel çizgisini tam olarak çizebilmenin güçlüğüdür. Spora
amatör bir sporcu olarak başlayan çocukların, hedeflerinde başarılı profesyonel sporcu
olması en doğal düşüncedir. Amatör spor kulüplerinin sadece sportif faaliyetlerin
merkezi olarak görülmemesi gerekir. Gençlerin, sağlıklı, bilinçli ülke sporlarına duyarlı,
iyilik ve doğruluktan yana yetişmelerinin de sağlandığı toplumsal merkezler olarak
görmek gerekir. Amatör sporun önündeki önemli engellerden birisi, sporu sadece
futboldan ibaret sayan ülke ve kent yöneticileridir. Amatör sporcu sayısını ne kadar
artırırsak, sokaktaki çocukların ve gençlerin sayısını da o kadar çok azaltmış oluruz.
Amatör spor kulüplerinin birçoğu, çok zor sağladıkları kıt parasal kaynakları ile büyük
işler başarmaktadırlar. Spor Bakanlığı ile Belediyelerin sağladığı destekler yetersiz
kalmaktadır. Vize, filiz lisans ve transfer bedellerinin yüksekliği kulüpleri zor durumda
bırakmaktadır. Belediyeler, spor tesislerinden yararlanmak isteyen amatör spor
kulüplerine kapılarını ardına kadar açmalıdır. Ticari amaçla spor okulları işletenlerle,
amatör spor kulüpleri aynı kefeye konulmamalıdır. Amatör spor kulüplerine pozitif
ayrımcılık her konuda yapılmalıdır. Bırakınız, sadece malzeme ve saha tahsisini, dar
gelirli sporcuların ulaşım ve zaman zaman, antrenman beslenmeleri bile Belediyeler
tarafından karşılanmalıdır.
Amatör takımlarımızın, şehrin profesyonel takımlarının pilot takımları olabilecek zeminin
hazırlanması da çok önemlidir. Kent kimliğinin gelişmesinde sportif başarıların yeri
büyüktür. Kentinin spor kulüpleriyle özdeşleşen çocuklar ve gençler, kısa süre içerisinde
bir “Kent Sevdalısı” olabilmekte, yaşamı boyunca kente hizmette önderlik yapmayı
görev edinmektedirler.
İş camiası, amatör spor kulüplerine sponsor olmayı önemsemelidir. Çünkü, spora
kazandıracakları her genç, sonunda ülkemiz için, kentimiz için kazanç olacaktır.

Türkiye’de futbol artık bir ticari faaliyete dönüştü. Sokaklarda futbol oynanacak arsa da,
oynayacak çocuk da kalmadı. Basketbol veya voleybol sahaları için ise insanlar sırada
bekliyor. Çünkü VakıfBank’ın, Anadolu Efes’in başarıları gençleri sokakta bu sporları
yapmaya itiyor. Şu an simgeleşen, çocukların özendiği lokal futbolcu var mı? Cevap
veriyorum yok! Fakat bir çocuk Eda Erdem’e, Zehra Güneş’e, öykünebilir ve onu rol model
olarak kabul edebilir. Bir miniğin sporcuya özenmesi de, onu tekinsizleşen sokaklardaki
tehlikelerden uzak tutabilir. Amatör şube dediğiniz Fenerbahçe’nin voleybol okulunda
binlerce minik kardeşimiz sporcu olma hayaliyle yaşıyor. Üst düzeyde mücadele ederler
veya edemezler fakat şu bir gerçek, küçük yaşlardan itibaren spor yapmak, iskeletlerine yani
ileri yaşları için en güzel sağlık yatırımı.
Unutulmaması gerekir ki; günümüz sanayi ve bilgi toplumlarında spor, gereksinimden
çok, yaşamın bir parçası, insanlar ve toplumlar arası diyalogun önemli bir aracı haline
gelmiştir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.