DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
Köşe Yazarı
DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
 

ÇİN EKONOMİSİNİN HIZLI YÜKSELİŞİ

Ekonomi sahasında Çin’in başta ABD olmak üzere diğer emperyalist güçler karşısındaki hızlı yükselişi üretim ve ticaretin dışında yönler de barındırmaktadır kuşkusuz. Teknolojik gelişme, ileri ve hassas teknolojiler, Ar-Ge alanında liderliğe uzanan ilerlemeler, uluslararası ticarette ve biriken sermayenin değerlendirilmesinde kullanılan para birimi gibi başlıklarda önemli değişimler gerçekleşmiştir ve gerçekleşmektedir. Hegemon güçlerin temel özelliklerinden birisi daima teknoloji alanında liderlik ve belirleyicilik olmuştur. Ucu son derece kritik olan askeri alana da uzanan bu teknolojik gelişmişlik konusu özellikle önemlidir ve ABD cephesinde alarm zillerinin çalmasında tayin edici rolü olmuştur. Teknolojik yeniliklerde, yeni patentlerde, bilimsel yayınlar alanındaki tüm göstergeler Çin’in zirvede atbaşı gidişini tasdiklemektedir. ABD’nin askeri teknoloji alanındaki üstünlüğü bir kenara bırakılacak olursa, bugün Çin bilişim-iletişim teknolojileri alanında lider konumdadır. Yapay zekâ ve robotik alanında hakeza. Dünya robot üretimi ve kullanımının üçte birini tek başına Çin yapmaktadır. Başka bir hesaplamayla, ABD ve Batı Avrupa ülkeleri, Japonya, diğer Batı ittifakı ülkelerinde üretilen robotların toplamının yarısı düzeyinde robot tek başına Çin tarafından üretilmektedir. Dünyada sanayide kullanılan robotların yüzde 52’si Çin’deki fabrikalardadır. Bu da Çin’in imalatta emek verimliliğini diğer ülkelere göre hayli yükselttiği anlamına gelmektedir. Çin’le rekabette zorlanan ABD, şampiyonluğunu yaptığı “serbest ticaret” söylemini ve kendisinin başlıca kurucusu olduğu DTÖ anlaşmalarını çiğnemekte beis görmeyerek Çin ürünlerine yapay ve aşırı gümrük vergileri uygulamaya başlamıştır. Bunu gerekçelendirmeye çalışan ABD Hazine Bakanlığı şu açıklamayı yapmıştır. “Çin’in izlediği sanayi politikası, bir dizi yeni sanayi kolunda yoğunlaşmakta; ABD ve dünyada olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Elektrikli taşıtlar, lityum-iyon ve güneş bataryaları gibi alanlarda Çin’in üretim kapasitesi, dünyanın massedemeyeceği kadar büyümüştür; davranışları dünya fiyatlarını etkileyebilir. Yapay olarak ucuz tutulan Çin ürünleri dünya piyasalarına aktığında Amerikan şirketlerinin hayatiyeti de tehdit altına girer.” ABD yönetimi Çin’le yaşanılan ticaret anlaşmazlıklarının çözümü için başlıca merci olan DTÖ’nün de çalışmasını engellemekte, onun bu konuyu ele alıp karara bağlamasına mani olmaktadır. ABD Trump döneminden itibaren temsilci atamayarak DTÖ’nün toplanmasını imkânsız kılmak suretiyle bunu yapmaktadır. Oysa Çin DTÖ kararlarını tanıyacağını ilan etmiştir. Yeni kuşak otomobil teknolojisi olarak sivrilmekte olan elektrikli otomobiller alanında Çin herkesin kabul ettiği üzere dünya liderliği koltuğundadır. Bu alanda da tüm dünyada üretilen elektrikli otomobillerin yüzde 37’si Çinli tekeller tarafından üretilmektedir. Çin bu alanda açık ara öndedir. Onu ikinci konumda takip eden Alman otomotiv tekellerinin toplamı yüzde 16 etmektedir. Benzer bir liderlik durumu gene yeni çağın teknolojileri arasında başta gelenler arasında sunulan yenilenebilir enerji alanındadır. Bu liste uzamaktadır. Zaten bu çok yönlü ve niteliksel sıçramalar içeren gelişme karşısındadır ki ABD Çin’e karşı ticaret savaşlarını başlatmış, Çin mallarını ve yatırımlarını engelleme yoluna girmiştir. Ekonomide İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde net hegemon konumda olan ABD’nin en önemli avantajlarından birisi kendi ulusal parasını fiilen küresel para birimi haline getirmiş olmasıdır. Böylece uluslararası ticaret başta olmak üzere dünya üzerinde yapılan parasal işlemlerin büyük bölümü musluğu tümüyle bir ülkenin elinde olan bir ulusal para cinsinden yapılmaktadır. Elbette güçlü ve büyük bir ekonomiye dayanması nedeniyle bu para tercih sebebi olmaktaydı. Ancak ABD, hegemonyasının aşınması nedeniyle bu aracı giderek suni biçimde istismar etmekte, diğer ülkelerin aleyhine uygulamalarını arttırmaktadır. Bu nedenle diğer ülkelerde, dolar kullanımına karşı yeni yollar, yeni araçlar bulma eğilimi baş göstermekte. Dolardan uzaklaşma ya da dolarsızlaşma (dedolarization) diye adlandırılan bu eğilim güç kazanıyor. Bunun sonuçlarından biri olarak doların dünya ticaretindeki payı 2000’lerin başında yüzde 73’ten 2021’de yüzde 55’e indi. Giderek artan sayıda ülke, giderek artan oranlarda dış ticarette karşılıklı ulusal paraların kullanımına yönelmekte. Dolarsızlaşmanın bir diğer alanı da çeşitli ülkelerin paralarını tuttukları ABD varlıklarından giderek çekilmeleridir. Başını Çin ve Rusya’nın çektiği BRICS ülkeleri bu hareketin önde giden cephesi konumunda. Bu ülkelerin 2022’den bu yana milyarlarca dolarlık ABD hazine tahvili sattığı görülüyor. Başı çeken Çin 53,3 milyar dolar gibi rekor değere sahip ABD hazine ve kurum borç tahvillerini elden çıkardı. ABD ve Batı dışı en büyük iki güç olan Çin ve Rusya arasında da ulusal para kullanımının hacmi gitgide büyüyor. Putin geçenlerde yaptığı Çin ziyareti sırasında iki ülke arasındaki ticaretin beş yılda ikiye katlandığını, 2019’da 111 milyar dolar olan hacmin, 2023’te 228 milyar dolara çıktığını açıkladı. Daha önemlisi bu ticaretin yüzde 90 oranında iki ülkenin ulusal paraları cinsinden yapılıyor olmasıdır. Çin'in ekonomisi neye dayanır? Çin ekonomisi, sanayi politikaları ve stratejik beş yıllık planlar içeren, gelişmekte olan karma bir sosyalist piyasa ekonomisidir. Çin, nominal GSYİH açısından dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve 2016 yılından itibaren satın alma gücü paritesi (SGP) ile ölçüldüğünde dünyanın en büyük ekonomisidir. Çin en çok ne üretir? Pirinç ithalatı 5 milyon tondur. Çin, başlıca besin kaynağı olan pirinci dünyada en çok üreten ülke olup 2023/24 sezonunda pirinç üretimi 207 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde pirinç tüketimi ise 145 milyon ton civarında olmuştur. Çin bir dizi sistemsel ekonomik sorunla boğuşurken, kurumların son dönemdeki gelişiminde oynadığı rolü göz önünde bulundurmak önemlidir. Ekonomik ilerleme Çin'i politik olarak daha liberal veya demokratik yapmadı. Çin son 35 yılda içeriden dışarıya doğru dönüştü. Çin’de Özel Ekonomik Bölgeler sosyalizmi kurtarmak için kapitalizmi ele geçirmek amacıyla kurulmuşlardı. Amaç, piyasa ekonomisiyle deney yapmalarına, gelişmiş teknoloji ve yönetim bilgisi ithal etmelerine, küresel pazarlara mal satmalarına, iş yaratmalarına ve ekonomik büyümeyi teşvik etmelerine olanak sağlamaktı. Çin hakkındaki son nokta, demokratik yönetim biçimlerinin ve kapsayıcı kurumların gelişmiş refaha giden yol olduğu fikrine karşı kesinlikle daha önemli bir meydan okumadır. Çin Komünist Partisi (ÇKP) Halk Cumhuriyeti kurulduğundan beri kesinlikle büyük siyasi değişimler yaşamış olsa da, her zaman Leninist, kontrolcü ve az çok baskıcı olmuştur. Tüm bunlara rağmen, Çin 2010'a kadar geçen 30 yılda benzersiz bir şekilde çift haneli ekonomik büyüme kaydetti.  Çin'in büyüme yörüngesi 2010'da zirveye ulaştı ve o zamandan sonra, özellikle 2015'ten beri yavaşlıyor. Çin'in büyüme oranı küresel ortalamadan ve diğer gelişmekte olan pazarlardan bile daha yüksek olsa da,en azından ortalama olarak, Çin'in çok yüksek büyüme dönemi sona erdi. Hükümet 2010'lardan itibaren Reform ve Açılma'nın temel ilkelerinden geri adım attığında, Çin daha kötü bir ekonomik gerileme ve daha fazla baskı döngüsüne girdi. Xi Jinping'in parti disiplinine olan eğilimi, politik, ekonomik ve sosyal kontrolün merkezileştirilmesi ve özel girişimin parti devletine tabi kılınmasıyla, Çin'in ekonomik performansı yavaşladı ve Çin'in ekonomik modeliyle ne yapılacağı konusunda politik bir durağanlık ortaya koydu. Çin’in küresel tedarik zincirlerinde merkezi bir konuma sahip olmasına ve teknolojik liderlik ve hakimiyet alanlarını tanımasına rağmen, başarılı endüstriyel politikasının karşılaştırmalı üstünlükten değil, işçilerin çok az hakka sahip olduğu, sağlık ve güvenlik standartlarının ve kurumsal emeklilik yükümlülüklerinin zayıf bir şekilde uygulandığı, özel ve yabancı firmaların müşterilerine ve parti devletinin çıkarlarına hizmet etmesinin beklendiği ve belirlenmiş firmaların büyük sübvansiyonlardan, ucuz krediden ve diğer elverişli düzenlemelerden faydalandığı baskıcı kurumlardan kaynaklandığını da belirtmeliyiz.  Bu temelde, uzun süredir göreli bir yükseliş içinde olan Çin’in İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin gerçekleştirdiği nitelikte bir atağı gerçekleştirmesi ve dünya hegemonyasında ABD’nin yerini alması gibi bir öngörü yapılamaz. Bunun yerine giderek derinleşen ve şiddetlenen çelişkiler içinde sarsıntılı, kaotik bir gidişat söz konusudur. Burada Çin’e dair anlattıklarımız onun nasıl yeni kutup başı konumuna yükseldiğini tarif etmektedir yalnızca. Dünya Çin’in (ya da başka herhangi bir gücün) hegemonyası altında emperyalist temellerde yeniden kurulacak değildir. Çin'in hem tarihini hem de küreselleşmeyi benimsemesi, uzun yolculuğuna yeni başlayan Çin kapitalizminin farklı olacağına inanılmasına yol açıyor. Bu sadece Çin için değil, Batı ve diğer herkes için de arzu edilir bir şey. Küresel piyasa ekonomisi için de istenilen bir olgudur.
Ekleme Tarihi: 28 April 2025 - Monday

ÇİN EKONOMİSİNİN HIZLI YÜKSELİŞİ

Ekonomi sahasında Çin’in başta ABD olmak üzere diğer emperyalist güçler karşısındaki
hızlı yükselişi üretim ve ticaretin dışında yönler de barındırmaktadır kuşkusuz.
Teknolojik gelişme, ileri ve hassas teknolojiler, Ar-Ge alanında liderliğe uzanan
ilerlemeler, uluslararası ticarette ve biriken sermayenin değerlendirilmesinde kullanılan
para birimi gibi başlıklarda önemli değişimler gerçekleşmiştir ve gerçekleşmektedir.
Hegemon güçlerin temel özelliklerinden birisi daima teknoloji alanında liderlik ve
belirleyicilik olmuştur. Ucu son derece kritik olan askeri alana da uzanan bu teknolojik
gelişmişlik konusu özellikle önemlidir ve ABD cephesinde alarm zillerinin çalmasında
tayin edici rolü olmuştur. Teknolojik yeniliklerde, yeni patentlerde, bilimsel yayınlar
alanındaki tüm göstergeler Çin’in zirvede atbaşı gidişini tasdiklemektedir.
ABD’nin askeri teknoloji alanındaki üstünlüğü bir kenara bırakılacak olursa, bugün Çin
bilişim-iletişim teknolojileri alanında lider konumdadır. Yapay zekâ ve robotik alanında
hakeza. Dünya robot üretimi ve kullanımının üçte birini tek başına Çin yapmaktadır.
Başka bir hesaplamayla, ABD ve Batı Avrupa ülkeleri, Japonya, diğer Batı ittifakı
ülkelerinde üretilen robotların toplamının yarısı düzeyinde robot tek başına Çin
tarafından üretilmektedir. Dünyada sanayide kullanılan robotların yüzde 52’si Çin’deki
fabrikalardadır. Bu da Çin’in imalatta emek verimliliğini diğer ülkelere göre hayli
yükselttiği anlamına gelmektedir. Çin’le rekabette zorlanan ABD, şampiyonluğunu
yaptığı “serbest ticaret” söylemini ve kendisinin başlıca kurucusu olduğu DTÖ
anlaşmalarını çiğnemekte beis görmeyerek Çin ürünlerine yapay ve aşırı gümrük
vergileri uygulamaya başlamıştır. Bunu gerekçelendirmeye çalışan ABD Hazine
Bakanlığı şu açıklamayı yapmıştır. “Çin’in izlediği sanayi politikası, bir dizi yeni sanayi
kolunda yoğunlaşmakta; ABD ve dünyada olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Elektrikli
taşıtlar, lityum-iyon ve güneş bataryaları gibi alanlarda Çin’in üretim kapasitesi,
dünyanın massedemeyeceği kadar büyümüştür; davranışları dünya fiyatlarını
etkileyebilir. Yapay olarak ucuz tutulan Çin ürünleri dünya piyasalarına aktığında
Amerikan şirketlerinin hayatiyeti de tehdit altına girer.”
ABD yönetimi Çin’le yaşanılan ticaret anlaşmazlıklarının çözümü için başlıca merci olan
DTÖ’nün de çalışmasını engellemekte, onun bu konuyu ele alıp karara bağlamasına
mani olmaktadır. ABD Trump döneminden itibaren temsilci atamayarak DTÖ’nün
toplanmasını imkânsız kılmak suretiyle bunu yapmaktadır. Oysa Çin DTÖ kararlarını
tanıyacağını ilan etmiştir.
Yeni kuşak otomobil teknolojisi olarak sivrilmekte olan elektrikli otomobiller alanında Çin
herkesin kabul ettiği üzere dünya liderliği koltuğundadır. Bu alanda da tüm dünyada
üretilen elektrikli otomobillerin yüzde 37’si Çinli tekeller tarafından üretilmektedir. Çin bu
alanda açık ara öndedir. Onu ikinci konumda takip eden Alman otomotiv tekellerinin
toplamı yüzde 16 etmektedir. Benzer bir liderlik durumu gene yeni çağın teknolojileri
arasında başta gelenler arasında sunulan yenilenebilir enerji alanındadır.

Bu liste uzamaktadır. Zaten bu çok yönlü ve niteliksel sıçramalar içeren gelişme
karşısındadır ki ABD Çin’e karşı ticaret savaşlarını başlatmış, Çin mallarını ve
yatırımlarını engelleme yoluna girmiştir.
Ekonomide İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde net hegemon konumda olan ABD’nin
en önemli avantajlarından birisi kendi ulusal parasını fiilen küresel para birimi haline
getirmiş olmasıdır. Böylece uluslararası ticaret başta olmak üzere dünya üzerinde
yapılan parasal işlemlerin büyük bölümü musluğu tümüyle bir ülkenin elinde olan bir
ulusal para cinsinden yapılmaktadır. Elbette güçlü ve büyük bir ekonomiye dayanması
nedeniyle bu para tercih sebebi olmaktaydı. Ancak ABD, hegemonyasının aşınması
nedeniyle bu aracı giderek suni biçimde istismar etmekte, diğer ülkelerin aleyhine
uygulamalarını arttırmaktadır. Bu nedenle diğer ülkelerde, dolar kullanımına karşı yeni
yollar, yeni araçlar bulma eğilimi baş göstermekte. Dolardan uzaklaşma ya da
dolarsızlaşma (dedolarization) diye adlandırılan bu eğilim güç kazanıyor. Bunun
sonuçlarından biri olarak doların dünya ticaretindeki payı 2000’lerin başında yüzde
73’ten 2021’de yüzde 55’e indi. Giderek artan sayıda ülke, giderek artan oranlarda dış
ticarette karşılıklı ulusal paraların kullanımına yönelmekte. Dolarsızlaşmanın bir diğer
alanı da çeşitli ülkelerin paralarını tuttukları ABD varlıklarından giderek çekilmeleridir.
Başını Çin ve Rusya’nın çektiği BRICS ülkeleri bu hareketin önde giden cephesi
konumunda. Bu ülkelerin 2022’den bu yana milyarlarca dolarlık ABD hazine tahvili
sattığı görülüyor. Başı çeken Çin 53,3 milyar dolar gibi rekor değere sahip ABD hazine
ve kurum borç tahvillerini elden çıkardı. ABD ve Batı dışı en büyük iki güç olan Çin ve
Rusya arasında da ulusal para kullanımının hacmi gitgide büyüyor. Putin geçenlerde
yaptığı Çin ziyareti sırasında iki ülke arasındaki ticaretin beş yılda ikiye katlandığını,
2019’da 111 milyar dolar olan hacmin, 2023’te 228 milyar dolara çıktığını açıkladı. Daha
önemlisi bu ticaretin yüzde 90 oranında iki ülkenin ulusal paraları cinsinden yapılıyor
olmasıdır.
Çin'in ekonomisi neye dayanır?
Çin ekonomisi, sanayi politikaları ve stratejik beş yıllık planlar içeren, gelişmekte olan
karma bir sosyalist piyasa ekonomisidir. Çin, nominal GSYİH açısından dünyanın ikinci
büyük ekonomisi ve 2016 yılından itibaren satın alma gücü paritesi (SGP) ile
ölçüldüğünde dünyanın en büyük ekonomisidir.
Çin en çok ne üretir?
Pirinç ithalatı 5 milyon tondur. Çin, başlıca besin kaynağı olan pirinci dünyada en çok
üreten ülke olup 2023/24 sezonunda pirinç üretimi 207 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir. Aynı dönemde pirinç tüketimi ise 145 milyon ton civarında olmuştur.
Çin bir dizi sistemsel ekonomik sorunla boğuşurken, kurumların son dönemdeki
gelişiminde oynadığı rolü göz önünde bulundurmak önemlidir. Ekonomik ilerleme Çin'i
politik olarak daha liberal veya demokratik yapmadı. Çin son 35 yılda içeriden dışarıya
doğru dönüştü.
Çin’de Özel Ekonomik Bölgeler sosyalizmi kurtarmak için kapitalizmi ele geçirmek
amacıyla kurulmuşlardı. Amaç, piyasa ekonomisiyle deney yapmalarına, gelişmiş
teknoloji ve yönetim bilgisi ithal etmelerine, küresel pazarlara mal satmalarına, iş
yaratmalarına ve ekonomik büyümeyi teşvik etmelerine olanak sağlamaktı.
Çin hakkındaki son nokta, demokratik yönetim biçimlerinin ve kapsayıcı kurumların
gelişmiş refaha giden yol olduğu fikrine karşı kesinlikle daha önemli bir meydan
okumadır. Çin Komünist Partisi (ÇKP) Halk Cumhuriyeti kurulduğundan beri kesinlikle
büyük siyasi değişimler yaşamış olsa da, her zaman Leninist, kontrolcü ve az çok
baskıcı olmuştur. Tüm bunlara rağmen, Çin 2010'a kadar geçen 30 yılda benzersiz bir
şekilde çift haneli ekonomik büyüme kaydetti. 

Çin'in büyüme yörüngesi 2010'da zirveye ulaştı ve o zamandan sonra, özellikle 2015'ten
beri yavaşlıyor. Çin'in büyüme oranı küresel ortalamadan ve diğer gelişmekte olan
pazarlardan bile daha yüksek olsa da,en azından ortalama olarak, Çin'in çok
yüksek büyüme dönemi sona erdi.
Hükümet 2010'lardan itibaren Reform ve Açılma'nın temel ilkelerinden geri adım
attığında, Çin daha kötü bir ekonomik gerileme ve daha fazla baskı döngüsüne girdi. Xi
Jinping'in parti disiplinine olan eğilimi, politik, ekonomik ve sosyal kontrolün
merkezileştirilmesi ve özel girişimin parti devletine tabi kılınmasıyla, Çin'in ekonomik
performansı yavaşladı ve Çin'in ekonomik modeliyle ne yapılacağı konusunda politik bir
durağanlık ortaya koydu.
Çin’in küresel tedarik zincirlerinde merkezi bir konuma sahip olmasına ve teknolojik
liderlik ve hakimiyet alanlarını tanımasına rağmen, başarılı endüstriyel politikasının
karşılaştırmalı üstünlükten değil, işçilerin çok az hakka sahip olduğu, sağlık ve güvenlik
standartlarının ve kurumsal emeklilik yükümlülüklerinin zayıf bir şekilde uygulandığı,
özel ve yabancı firmaların müşterilerine ve parti devletinin çıkarlarına hizmet etmesinin
beklendiği ve belirlenmiş firmaların büyük sübvansiyonlardan, ucuz krediden ve diğer
elverişli düzenlemelerden faydalandığı baskıcı kurumlardan kaynaklandığını da
belirtmeliyiz. 
Bu temelde, uzun süredir göreli bir yükseliş içinde olan Çin’in İkinci Dünya Savaşı
sonrasında ABD’nin gerçekleştirdiği nitelikte bir atağı gerçekleştirmesi ve dünya
hegemonyasında ABD’nin yerini alması gibi bir öngörü yapılamaz. Bunun yerine giderek
derinleşen ve şiddetlenen çelişkiler içinde sarsıntılı, kaotik bir gidişat söz konusudur.
Burada Çin’e dair anlattıklarımız onun nasıl yeni kutup başı konumuna yükseldiğini tarif
etmektedir yalnızca. Dünya Çin’in (ya da başka herhangi bir gücün) hegemonyası
altında emperyalist temellerde yeniden kurulacak değildir.
Çin'in hem tarihini hem de küreselleşmeyi benimsemesi, uzun yolculuğuna yeni
başlayan Çin kapitalizminin farklı olacağına inanılmasına yol açıyor. Bu sadece Çin için
değil, Batı ve diğer herkes için de arzu edilir bir şey. Küresel piyasa ekonomisi için de
istenilen bir olgudur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.