DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
Köşe Yazarı
DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
 

HALKA AÇIK OLMAYAN ŞİRKETLERDE KAR DAĞITIMI

6102 sayılı TTK m. 409(1) uyarınca, olağan genel kurul toplantıları “her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde” yapılır. Aynı düzenleme 28.11.2012 tarih ve 28481 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile bu Toplantılarda Bulunacak Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde de yer alır. Anılan hükme göre “Olağan genel kurul toplantısı, her hesap dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Buna göre hesap dönemi takvim yılı olan şirketlerde toplantılar yılın ilk üç ayı içinde, özel hesap dönemi olan şirketlerde ise, hesap döneminin bittiği günü izleyen ilk üç ay içinde yapılır”. Şirketlerde kar dağıtımı, genel kurul kararının alınmasını takiben kâr, kâr payına dönüşür ve bundan sonra kâr payı dağıtımı yapılabilir. Genel kurulun kâr dağıtma kararı verebilmesi için kanuni ve isteğe bağlı yedek akçelerin ayrılması gereklidir (TTK m. 523/1). Şirketlerde kâr payı alma hakkı pay sahiplerinin en önemli mali haklarından biridir ve çok özel durumlar dışında kısıtlanamaz. Kâr payı; kârın, pay sahibine şirket tarafından ödenebilen ve miktarı belli edilmiş, dağıtılmasına genel kurul tarafından karar verilen kısmıdır. Kar payı dağıtımı; ayrılması gerekli yedek akçeler ayrılmasından sonra, yasada ve esas sözleşmede belirlenen ya da genel kurulda kararlaştırılan oran üzerinden dağıtılır. Kâr payı kavramı ve kâr dağıtımı; vergi, muhasebe, finans ve ticaret hukuku (TTK) ile yakından ilgilidir. Dağıtılacak kâr oranın belirlenmesinde, şirketin finansal tablolarına bakılır. Örneğin, şirket faaliyet dönemi sonunda kâr elde edememişse, serbest yedek akçesi kâr payı dağıtmak için yeterli değilse veya şirket genel kurulu o yıl için kâr dağıtmama kararı almışsa, kâr dağıtılmaz. Anlaşılacağı üzere, kâr dağıtımının mali kaynakları; net dönem kârı ve yedek akçelerdir. Bunlara bakılmadan kar dağıtımı yapılmaz. İşletme sermayesi ihtiyacı, yatırım ve finansman politikaları, karlılık oranları, nakit akışları, piyasa koşulları, şirket sermayesinin korunması ve yürürlükteki yasal düzenlemeler dikkate alınır. Şirketin borçlarını ödeme gücüne sahip olması gerekir. Örneğin; şirketin alacaklılarının alacaklarını zora sokmak için kötü niyetli olarak fazladan yapılan kar dağıtımı; kar dağıtımı alan ortaklarca şirkete iade edilir (TTK Md. 512 ve Md. 513). Yıllardır ortaklarına kar dağıtmayan bir şirketin kar dağıtması keyfi ve kötü niyetli sayılamaz. Şirketin dağıtılabilir karı; ilgili dönemin ticari bilanço karıdır. Bir başka deyişle bu tutar gelir tablosundaki vergi ve yasal yükümlülüklerden önceki kardır. Ticari kar; dönem sonundaki öz sermaye ile dönem başındaki öz sermaye arasındaki olumlu fark olarak hesaplanır. Kar dağıtımı; %15 vergi kesintisine tabidir. Vergi kesintisi; genel kurul kararında kar dağıtım tarihi belirlenmişse o tarihte, belirlenmemişse, genel kurul karar tescil tarihinde yapılır. Kar payı alan ortak, aldığı kar payının yarısını GV beyannamesi ile beyan eder ve kar dağıtımı sırasında kendisinden yapılmış vergi kesintisini hesaplanan gelir vergisinden düşer. TTK Md. 408/2-d uyarınca; genel kurul kar dağıtımı kararı alma konusunda tek yetkili şirket organıdır ve bu yetki devredilemez. Genel Kurul olağan genel kurul toplantısında karın kullanımı, dağıtılacak kar ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine dair kararlar alır. Bu kararlar, ana sözleşmede özel bir toplantı ve karar nisabı öngörülmemişse, genel kurul toplantısına katılan ortakların oy çokluğu ile karar alınır. Genel Kurul’un kar payı dağıtabilmesi için; yasal yedek akçelerin (esas sözleşmede öngörülen oranlarda yasal ve serbest yedek akçelerin) ayrılması gerekir (TTK Md. 523/1). Genel kurul ilk olarak, yıllık net karın %5’inin, şirketin ödenmiş sermayesinin %20’sine ulaşıncaya kadar, 1. Tertip Yasal Yedek akçe olarak ayrılmasına karar verir (TTK Md. 519/1). Pay sahiplerine %5 oranında kar payı dağıtılmasına karar verildikten sonra, kalan tutarın %10’unun 2. Tertip Yedek Akçe (TTK 519/2) genel amaçlı yedek akçe olarak ayrılmasına karar verilir. Ayrıca, şirket genel kurulu tarafından Genel Yedek Akçe, İsteğe Bağlı Yedek Akçe, Olağanüstü Yedek Akçe gibi isimlerle isteğe bağlı olarak yedek akçeler ayrılmasına karar verebilir (TTK Md. 521, 522 ve 523). Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığının ortak tebliğine göre VUK.’na göre tutulan yasal defterler ve kayıtlar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre de geçerlidir. Buna göre; 1 Seri No’lu Muhasebe Uygulama Genel Tebliği’ne göre; yasal defterlere ve kayıtlara göre kâr dağıtım tablosu ve kâr dağıtım şekli aşağıdaki gibidir: Kâr dağıtım tablosunda; ödenecek vergiler ve yasal yükümlülükler, ortaklara ödenecek 1. ve 2. temettüler, ayrılan 1. tertip ve 2. tertip yasal yedeklerle statü yedekleri, olağanüstü yedekler ve kârdan ayrılan özel fonlar açıkça gösterilir. Yasal Kayıtlara Göre Kar Dağıtımı (Temettü) Hesaplaması Örneği Dönem Karı TTK Md. 508 3.000.000 1. Tertip Genel (%5) Yedek Akçe (-) TTK Md. 519/1 150.000 Kurumlar Vergisi (-) KVK Md. 32 750.000 Bakiye Net Kar TTK Md. 511 2.100.000 1. Temettü (2.100.000 x%5) (-) TTK Md. 511 105.000 Bakiye Net Kar TTK Md. 511 1.995.000 2. Tertip Genel (%10) Yedek Akçe (-) (1.995.000 x %10) TTK Md. 519/2 199.500 Bakiye Kar Dağıtımı (2. Temettü) TTK Md. 519 1.795.500 Toplam Temettü (105.000+1.795.500)   1.900.500 Kar Payı Vergi Kesintisi (1.900.500x%15 GVK Md.75, 94/6-b-i, KVK Md. 30/3 285.075 Ortaklara Ödenen Net Temettü (Ortakların hisse oranlarına göre ödeme yapılır) TTK Md. 507 1.615.425  Ortakların Kar Payı Beyanı 1.615.425 x%50) (Her ortak kendi hisse oranına göre beyan eder) GVK Md. 22, 86-1-c 807.713 Ortakların Vergi Kesintisi İndirimi (Her ortak kendi hissesi oranında indirebilir)   285.075 Örnek olarak: Şirketin 31.12.2024 Öz kaynaklar Toplamı= Sermaye 2.900.000.-TL + Sermaye Yedekleri 2.500.000.-TL +Yasal Yedekler 140.000 + Olağanüstü Yedekler 5.000 + Geçmiş Yıl Karları 2.700.000 + 2019 Karı 3.000.000 = 11.245.000.-TL – Geçmiş Yıl Zararları 5.000.000 =6.245.000.-TL olsun. 2024 yılı karını (3 milyon TL) dağıtmasında ticaret kanunu ve mali hukuk bakımdan engel yoktur. Bu tutardaki karın dağıtımı; şirketin sermayesinde veya öz kaynaklarında sorun yaratacak bir bozulma yaratmaz. Dönem karına ilave olarak geçmiş yıl karları da dağıtılabilir. Şirketlerin ortaklara kar dağıtımında %10 olarak uygulanan stopoj vergi oranı 01.01.2025 tarihinden geçerli olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Kararı ile %15 olarak değiştirildi. Değişiklikten önce kar dağıtımı yapmak avantajlı iken değişiklikten sonra yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı vermek cazip hale gelmiş bulunmaktadır. Ancak bu şekilde bir uygulama yapmak kar tutarı daha düşük olan küçük ölçekli şirketlerde uygulanabilir. Çünkü yüksek kar eden şirketlerde uygulanması avantajlı değildir. Şöyle ki; yönetim kurulu üyelerine verilecek huzur haklarının da piyasa emsallerine uygun olması gerektiğinden çok uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Biz yine de kar dağıtımı mı? Huzur hakkı vermek mi? Avantajlı sorununu aşağıdaki şekilde izah edelim. HUZUR HAKKI MI KAR PAYI MI? İşletmelerin dönem karları genel hatlarıyla netleşti. Şirket sahipleri, şirketlerinde oluşan karlılığın kendi hayatlarına etkisini ‘hissetmek’ istiyor. Bu noktada, öteden beri, sık kullanılan yöntemlerden olan huzur hakkı ve kar payı uygulamaları karşımıza çıkıyor. Ancak, bu kararı verirken vergisel açıdan yükle karşılaşmamak adına sağlıklı bir vergisel analizi son derece önemli. Kar payında stopajın %15’e yükselmesi, özellikle son dönemde, hangi yöntemin tercih edilebilmesinin daha doğru olacağına dair kafa karışıklığı yarattı. Örneklerden yola çıkarak, bahsettiğimiz iki uygulamanın vergisel açıdan hangisinin daha avantajlı olduğunu tespit etmeye çalışacağız. Huzur Hakkı ve Kar Payı Nedir ? Şirket ortakları, şirket müdürleri ve yönetim kurulu üyelerinin belli sorumluluk ve yükümlülükleri var. Huzur hakkını, bu kişilerin sorumluluk ve yükümlülükleri nedeni ile karşılaşabilecekleri riskleri azaltmak amacıyla belirlenen maddi karşılık olarak tanımlayabiliriz. Kâr payı ise basit tanımıyla, şirket ortaklarına yıllık net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılan ‘pay’ anlamına geliyor. Huzur Hakkı ve Kar Payı’nda Farklılıklar Neler? Vergi kanunları açısından kar payı ile huzur hakkı arasındaki en temel fark, huzur hakkı ücret olarak değerlendirilirken, kar payının ise menkul sermaye iradı olması. İkinci temel fark ise kar payı dağıtabilmek için şirketin kar etmiş olması gerekirken, huzur hakkı verilebilmesi için şirketin kar elde etmesine gerek yok. Huzur hakkı ödemeleri ücret mahiyetinde olduğundan gelir vergisine tabi olduğu için gelir vergisi tarifesi uygulanacak olup, vergi oranı Gelir Vergisi Kanunu’nun 103 üncü maddesinde yer alan tarifeye göre artan oranlı bir şekilde belirlenecektir. Ayrıca, dağıtılan kar payı gider yazılamazken, huzur hakkı giderleştirilebiliyor. Bu durum, huzur hakkının vergisel açıdan en önemli avantajı! Diğer bir önemli farklılık ise, huzur hakkı ödemelerinin asgari ücrete isabet eden kısmı, gelir vergisinden istisna, üstü gelir vergisine tabi iken, elde edilen kar paylarının ise yarısı vergiden istisna! Stopaj oranındaki ve istisna durumundaki farklılıklardan dolayı huzur hakkı ödemelerinde işletmeden daha fazla nakit çıkışı gerçekleşebilmesi en önemli farklardan bir diğeri. Örneğin, şirket ortağı yıllık net 1.500.000 TL elde edecekse, bu ödemenin brüt tutarı ücret ödemelerinde farklı, menkul sermaye iradı ödemelerinde daha farklı. Öte yandan, elde edilen huzur hakkı tek şirketten elde ediliyor ve 2025 yılı için 4.300.000- TL’yi aşıyorsa gelir vergisi beyannamesine dahil edilmesi gerekiyor. Kar payında ise vergiye tabi olan kısım için 2025 yılında beyan sınırı, 330.000 TL olarak belirlendi. Peki, Vergisel Açıdan Hangisi Avantajlı? Şirket ortakları tarafından, huzur hakkı mı yoksa kar payı mı alınacağına dair karar verilirken, en büyük etken elbette, vergi analizi. Sürecin net olarak anlaşılabilmesi için brüt karı 1.500.000.-TL olan bir şirketi inceleyelim. 1.500.000,00 TL kar payı üzerinden ilerlersek, kar dağıtımına konu olan şirket, 225.000 TL stopaj ödemesi gerçekleştirecek ve 1.275.000 TL şirket ortağına kar payı ödemiş olacak. Kar payı alan şirket ortağı ise şahsi olarak bildireceği gelir vergisi beyannamesinde kar payının tamamı olan 1.500.000 TL’yi beyan edecek, beyan edilen tutarın yarısı olan 750.000 TL istisnaya konu edildikten sonra, kalan 750.000 TL üzerinden 171.500 TL vergi tahakkuk etmiş olacak. Bu noktada, şirket tarafından ödenen tevkifat çok önemli. Çünkü, şirketin ödediği, 225.000 TL tevkifat tutarının mahsup edilmesi sonucunda, kar payını gelir vergisi beyannamesinde beyan eden ortağa ayrıca gelir vergisi çıkmayacak. Kısaca, 1.500.000 TL huzur hakkı için 225.000 TL vergisel yükle karşılaşılacak, oransal açıdan %15 vergi yükü oluşacaktır. Huzur hakkında ise süreç biraz farklı. Çünkü huzur hakları ücret mahiyetinde olduğu için giderleştirilebiliyor. Bilindiği üzere, huzur hakkı aylık olarak ödenebilmektedir. Yıllık olarak 1.500.000 TL brüt huzur hakkı alma kararı verildiğini baz alırsak, ortağı olunan şirket tarafından yıllık bazda 274.098,77 TL, asgari ücret istisnası da düşüldükten sonra, tevkifat ödemesi gerçekleştirilecektir. Ayrıca, huzur hakkı ödemeleri damga vergisine tabi olduğu için 11.385 TL damga vergisi ödenecek olup, toplamda 285.483,77 TL vergi ödemesi yapılırken, buna karşılık ödenen huzur hakları giderleştirilebildiği için 1.500.000*0,25=375.000 TL kurumlar vergisi avantajı söz konusu olacaktır. Şirket ortağına ise, ödenen vergiler düştükten sonra, 991.884,79 TL ödeme yapılmış olacak. Ödenen vergi 285.483,77 TL’yi giderleştirilen 375.000 TL’den mahsup ettiğimiz takdirde vergisel açıdan yük şirket adına, oluşmuyor. Sonuç olarak, vergi yükü oranlamasına baktığımızda, huzur haklarında giderleştirme yapılabiliyor olmasının etkisiyle tercihin huzur hakkından yana olmasının daha avantajlı olduğu sonucuna ulaşıyoruz. Ancak; yukarıda belirttiğim gibi yüksek kar eden şirketler için kar dağıtımı tercihi daha uygun olarak görünüyor. Huzur hakkını gider yazmak karlılığı ve ödenecek vergiyi azaltacaktır ama karlılığın azaltılması şirketin kredibilitesine ve prestijine olumsuz etki yaratacaktır. Kredi kullanan şirketler için karlılığı artırmak suretiyle kar dağıtımı yapmak avantajlı olacaktır. Genel kurulların Mart ayında yapılacağını göz önüne alan şirketlerin bu hususlara dikkat ederek bir karar vermeleri gerekecektir.
Ekleme Tarihi: 17 Şubat 2025 - Pazartesi

HALKA AÇIK OLMAYAN ŞİRKETLERDE KAR DAĞITIMI

6102 sayılı TTK m. 409(1) uyarınca, olağan genel kurul toplantıları “her faaliyet
dönemi sonundan itibaren üç ay içinde” yapılır. Aynı düzenleme 28.11.2012 tarih ve
28481 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının
Usul ve Esasları ile bu Toplantılarda Bulunacak Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında
Yönetmeliğin 7. maddesinde de yer alır. Anılan hükme göre “Olağan genel kurul
toplantısı, her hesap dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Buna göre hesap
dönemi takvim yılı olan şirketlerde toplantılar yılın ilk üç ayı içinde, özel hesap dönemi
olan şirketlerde ise, hesap döneminin bittiği günü izleyen ilk üç ay içinde yapılır”.
Şirketlerde kar dağıtımı, genel kurul kararının alınmasını takiben kâr, kâr payına dönüşür
ve bundan sonra kâr payı dağıtımı yapılabilir. Genel kurulun kâr dağıtma kararı
verebilmesi için kanuni ve isteğe bağlı yedek akçelerin ayrılması gereklidir (TTK m.
523/1).
Şirketlerde kâr payı alma hakkı pay sahiplerinin en önemli mali haklarından biridir
ve çok özel durumlar dışında kısıtlanamaz. Kâr payı; kârın, pay sahibine şirket tarafından
ödenebilen ve miktarı belli edilmiş, dağıtılmasına genel kurul tarafından karar verilen
kısmıdır.
Kar payı dağıtımı; ayrılması gerekli yedek akçeler ayrılmasından sonra, yasada ve
esas sözleşmede belirlenen ya da genel kurulda kararlaştırılan oran üzerinden dağıtılır.
Kâr payı kavramı ve kâr dağıtımı; vergi, muhasebe, finans ve ticaret hukuku (TTK) ile
yakından ilgilidir. Dağıtılacak kâr oranın belirlenmesinde, şirketin finansal tablolarına
bakılır. Örneğin, şirket faaliyet dönemi sonunda kâr elde edememişse, serbest yedek
akçesi kâr payı dağıtmak için yeterli değilse veya şirket genel kurulu o yıl için kâr
dağıtmama kararı almışsa, kâr dağıtılmaz. Anlaşılacağı üzere, kâr dağıtımının mali
kaynakları; net dönem kârı ve yedek akçelerdir. Bunlara bakılmadan kar dağıtımı
yapılmaz. İşletme sermayesi ihtiyacı, yatırım ve finansman politikaları, karlılık oranları,
nakit akışları, piyasa koşulları, şirket sermayesinin korunması ve yürürlükteki yasal
düzenlemeler dikkate alınır. Şirketin borçlarını ödeme gücüne sahip olması gerekir.
Örneğin; şirketin alacaklılarının alacaklarını zora sokmak için kötü niyetli olarak fazladan
yapılan kar dağıtımı; kar dağıtımı alan ortaklarca şirkete iade edilir (TTK Md. 512 ve Md.
513). Yıllardır ortaklarına kar dağıtmayan bir şirketin kar dağıtması keyfi ve kötü niyetli
sayılamaz.
Şirketin dağıtılabilir karı; ilgili dönemin ticari bilanço karıdır. Bir başka deyişle bu
tutar gelir tablosundaki vergi ve yasal yükümlülüklerden önceki kardır. Ticari kar; dönem
sonundaki öz sermaye ile dönem başındaki öz sermaye arasındaki olumlu fark olarak
hesaplanır. Kar dağıtımı; %15 vergi kesintisine tabidir. Vergi kesintisi; genel kurul
kararında kar dağıtım tarihi belirlenmişse o tarihte, belirlenmemişse, genel kurul karar
tescil tarihinde yapılır.

Kar payı alan ortak, aldığı kar payının yarısını GV beyannamesi ile beyan eder ve kar
dağıtımı sırasında kendisinden yapılmış vergi kesintisini hesaplanan gelir vergisinden
düşer.
TTK Md. 408/2-d uyarınca; genel kurul kar dağıtımı kararı alma konusunda tek
yetkili şirket organıdır ve bu yetki devredilemez. Genel Kurul olağan genel kurul
toplantısında karın kullanımı, dağıtılacak kar ve kazanç paylarının oranlarının
belirlenmesine dair kararlar alır. Bu kararlar, ana sözleşmede özel bir toplantı ve karar
nisabı öngörülmemişse, genel kurul toplantısına katılan ortakların oy çokluğu ile karar
alınır.
Genel Kurul’un kar payı dağıtabilmesi için; yasal yedek akçelerin (esas
sözleşmede öngörülen oranlarda yasal ve serbest yedek akçelerin) ayrılması gerekir
(TTK Md. 523/1).
Genel kurul ilk olarak, yıllık net karın %5’inin, şirketin ödenmiş sermayesinin
%20’sine ulaşıncaya kadar, 1. Tertip Yasal Yedek akçe olarak ayrılmasına karar verir
(TTK Md. 519/1).
Pay sahiplerine %5 oranında kar payı dağıtılmasına karar verildikten sonra, kalan
tutarın %10’unun 2. Tertip Yedek Akçe (TTK 519/2) genel amaçlı yedek akçe olarak
ayrılmasına karar verilir. Ayrıca, şirket genel kurulu tarafından Genel Yedek Akçe, İsteğe
Bağlı Yedek Akçe, Olağanüstü Yedek Akçe gibi isimlerle isteğe bağlı olarak yedek
akçeler ayrılmasına karar verebilir (TTK Md. 521, 522 ve 523).
Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığının ortak tebliğine göre VUK.’na göre tutulan
yasal defterler ve kayıtlar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre de geçerlidir. Buna
göre; 1 Seri No’lu Muhasebe Uygulama Genel Tebliği’ne göre; yasal defterlere ve
kayıtlara göre kâr dağıtım tablosu ve kâr dağıtım şekli aşağıdaki gibidir:
Kâr dağıtım tablosunda; ödenecek vergiler ve yasal yükümlülükler, ortaklara
ödenecek 1. ve 2. temettüler, ayrılan 1. tertip ve 2. tertip yasal yedeklerle statü yedekleri,
olağanüstü yedekler ve kârdan ayrılan özel fonlar açıkça gösterilir.
Yasal Kayıtlara Göre Kar Dağıtımı (Temettü) Hesaplaması Örneği
Dönem Karı TTK Md. 508 3.000.000
1. Tertip Genel (%5) Yedek Akçe (-) TTK Md. 519/1 150.000
Kurumlar Vergisi (-) KVK Md. 32 750.000
Bakiye Net Kar TTK Md. 511 2.100.000
1. Temettü (2.100.000 x%5) (-) TTK Md. 511 105.000
Bakiye Net Kar TTK Md. 511 1.995.000
2. Tertip Genel (%10) Yedek Akçe (-)
(1.995.000 x %10)

TTK Md. 519/2 199.500
Bakiye Kar Dağıtımı (2. Temettü) TTK Md. 519 1.795.500
Toplam Temettü (105.000+1.795.500)   1.900.500
Kar Payı Vergi Kesintisi (1.900.500x%15 GVK Md.75, 94/6-b-i,
KVK Md. 30/3

285.075

Ortaklara Ödenen Net Temettü
(Ortakların hisse oranlarına göre ödeme yapılır)

TTK Md. 507 1.615.425

 Ortakların Kar Payı Beyanı 1.615.425 x%50)
(Her ortak kendi hisse oranına göre beyan eder)

GVK Md. 22, 86-1-c 807.713

Ortakların Vergi Kesintisi İndirimi
(Her ortak kendi hissesi oranında indirebilir)

  285.075

Örnek olarak: Şirketin 31.12.2024 Öz kaynaklar Toplamı= Sermaye 2.900.000.-TL +
Sermaye Yedekleri 2.500.000.-TL +Yasal Yedekler 140.000 + Olağanüstü Yedekler
5.000 + Geçmiş Yıl Karları 2.700.000 + 2019 Karı 3.000.000 = 11.245.000.-TL – Geçmiş
Yıl Zararları 5.000.000 =6.245.000.-TL olsun. 2024 yılı karını (3 milyon TL) dağıtmasında
ticaret kanunu ve mali hukuk bakımdan engel yoktur. Bu tutardaki karın dağıtımı; şirketin
sermayesinde veya öz kaynaklarında sorun yaratacak bir bozulma yaratmaz. Dönem
karına ilave olarak geçmiş yıl karları da dağıtılabilir.
Şirketlerin ortaklara kar dağıtımında %10 olarak uygulanan stopoj vergi oranı
01.01.2025 tarihinden geçerli olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Kararı ile %15 olarak
değiştirildi. Değişiklikten önce kar dağıtımı yapmak avantajlı iken değişiklikten sonra
yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı vermek cazip hale gelmiş bulunmaktadır. Ancak bu
şekilde bir uygulama yapmak kar tutarı daha düşük olan küçük ölçekli şirketlerde
uygulanabilir. Çünkü yüksek kar eden şirketlerde uygulanması avantajlı değildir. Şöyle ki;
yönetim kurulu üyelerine verilecek huzur haklarının da piyasa emsallerine uygun olması
gerektiğinden çok uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Biz yine de kar dağıtımı mı? Huzur
hakkı vermek mi? Avantajlı sorununu aşağıdaki şekilde izah edelim.
HUZUR HAKKI MI KAR PAYI MI?
İşletmelerin dönem karları genel hatlarıyla netleşti. Şirket sahipleri, şirketlerinde
oluşan karlılığın kendi hayatlarına etkisini ‘hissetmek’ istiyor. Bu noktada, öteden beri, sık
kullanılan yöntemlerden olan huzur hakkı ve kar payı uygulamaları karşımıza çıkıyor.
Ancak, bu kararı verirken vergisel açıdan yükle karşılaşmamak adına sağlıklı bir vergisel
analizi son derece önemli.
Kar payında stopajın %15’e yükselmesi, özellikle son dönemde, hangi yöntemin
tercih edilebilmesinin daha doğru olacağına dair kafa karışıklığı yarattı. Örneklerden yola
çıkarak, bahsettiğimiz iki uygulamanın vergisel açıdan hangisinin daha avantajlı olduğunu
tespit etmeye çalışacağız.
Huzur Hakkı ve Kar Payı Nedir ?
Şirket ortakları, şirket müdürleri ve yönetim kurulu üyelerinin belli sorumluluk ve
yükümlülükleri var. Huzur hakkını, bu kişilerin sorumluluk ve yükümlülükleri nedeni ile
karşılaşabilecekleri riskleri azaltmak amacıyla belirlenen maddi karşılık olarak
tanımlayabiliriz. Kâr payı ise basit tanımıyla, şirket ortaklarına yıllık net dönem kârından
ve serbest yedek akçelerden dağıtılan ‘pay’ anlamına geliyor.
Huzur Hakkı ve Kar Payı’nda Farklılıklar Neler?
Vergi kanunları açısından kar payı ile huzur hakkı arasındaki en temel fark, huzur
hakkı ücret olarak değerlendirilirken, kar payının ise menkul sermaye iradı olması.
İkinci temel fark ise kar payı dağıtabilmek için şirketin kar etmiş olması gerekirken, huzur
hakkı verilebilmesi için şirketin kar elde etmesine gerek yok.
Huzur hakkı ödemeleri ücret mahiyetinde olduğundan gelir vergisine tabi olduğu için gelir
vergisi tarifesi uygulanacak olup, vergi oranı Gelir Vergisi Kanunu’nun 103 üncü
maddesinde yer alan tarifeye göre artan oranlı bir şekilde belirlenecektir.
Ayrıca, dağıtılan kar payı gider yazılamazken, huzur hakkı giderleştirilebiliyor. Bu
durum, huzur hakkının vergisel açıdan en önemli avantajı!

Diğer bir önemli farklılık ise, huzur hakkı ödemelerinin asgari ücrete isabet eden
kısmı, gelir vergisinden istisna, üstü gelir vergisine tabi iken, elde edilen kar paylarının ise
yarısı vergiden istisna!
Stopaj oranındaki ve istisna durumundaki farklılıklardan dolayı huzur hakkı
ödemelerinde işletmeden daha fazla nakit çıkışı gerçekleşebilmesi en önemli farklardan
bir diğeri.
Örneğin, şirket ortağı yıllık net 1.500.000 TL elde edecekse, bu ödemenin brüt tutarı
ücret ödemelerinde farklı, menkul sermaye iradı ödemelerinde daha farklı.
Öte yandan, elde edilen huzur hakkı tek şirketten elde ediliyor ve 2025 yılı için 4.300.000-
TL’yi aşıyorsa gelir vergisi beyannamesine dahil edilmesi gerekiyor.
Kar payında ise vergiye tabi olan kısım için 2025 yılında beyan sınırı, 330.000 TL olarak
belirlendi.
Peki, Vergisel Açıdan Hangisi Avantajlı?
Şirket ortakları tarafından, huzur hakkı mı yoksa kar payı mı alınacağına dair karar
verilirken, en büyük etken elbette, vergi analizi.
Sürecin net olarak anlaşılabilmesi için brüt karı 1.500.000.-TL olan bir şirketi inceleyelim.
1.500.000,00 TL kar payı üzerinden ilerlersek, kar dağıtımına konu olan şirket, 225.000
TL stopaj ödemesi gerçekleştirecek ve 1.275.000 TL şirket ortağına kar payı ödemiş
olacak.
Kar payı alan şirket ortağı ise şahsi olarak bildireceği gelir vergisi beyannamesinde
kar payının tamamı olan 1.500.000 TL’yi beyan edecek, beyan edilen tutarın yarısı
olan 750.000 TL istisnaya konu edildikten sonra, kalan 750.000 TL üzerinden 171.500
TL vergi tahakkuk etmiş olacak.
Bu noktada, şirket tarafından ödenen tevkifat çok önemli. Çünkü, şirketin
ödediği, 225.000 TL tevkifat tutarının mahsup edilmesi sonucunda, kar payını gelir vergisi
beyannamesinde beyan eden ortağa ayrıca gelir vergisi çıkmayacak.
Kısaca, 1.500.000 TL huzur hakkı için 225.000 TL vergisel yükle karşılaşılacak, oransal
açıdan %15 vergi yükü oluşacaktır.
Huzur hakkında ise süreç biraz farklı. Çünkü huzur hakları ücret mahiyetinde
olduğu için giderleştirilebiliyor.
Bilindiği üzere, huzur hakkı aylık olarak ödenebilmektedir.
Yıllık olarak 1.500.000 TL brüt huzur hakkı alma kararı verildiğini baz alırsak,
ortağı olunan şirket tarafından yıllık bazda 274.098,77 TL, asgari ücret istisnası da
düşüldükten sonra, tevkifat ödemesi gerçekleştirilecektir.
Ayrıca, huzur hakkı ödemeleri damga vergisine tabi olduğu için 11.385 TL damga
vergisi ödenecek olup, toplamda 285.483,77 TL vergi ödemesi yapılırken, buna karşılık
ödenen huzur hakları giderleştirilebildiği için 1.500.000*0,25=375.000 TL kurumlar vergisi
avantajı söz konusu olacaktır. Şirket ortağına ise, ödenen vergiler düştükten
sonra, 991.884,79 TL ödeme yapılmış olacak.

Ödenen vergi 285.483,77 TL’yi giderleştirilen 375.000 TL’den mahsup ettiğimiz takdirde
vergisel açıdan yük şirket adına, oluşmuyor.
Sonuç olarak, vergi yükü oranlamasına baktığımızda, huzur haklarında
giderleştirme yapılabiliyor olmasının etkisiyle tercihin huzur hakkından yana olmasının
daha avantajlı olduğu sonucuna ulaşıyoruz. Ancak; yukarıda belirttiğim gibi yüksek kar
eden şirketler için kar dağıtımı tercihi daha uygun olarak görünüyor. Huzur hakkını gider
yazmak karlılığı ve ödenecek vergiyi azaltacaktır ama karlılığın azaltılması şirketin
kredibilitesine ve prestijine olumsuz etki yaratacaktır. Kredi kullanan şirketler için karlılığı
artırmak suretiyle kar dağıtımı yapmak avantajlı olacaktır.
Genel kurulların Mart ayında yapılacağını göz önüne alan şirketlerin bu hususlara
dikkat ederek bir karar vermeleri gerekecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.