Kamuoyu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda ürünlerinde taklit, tağşiş ve sağlığa zararlı ürünleri ifşa etmesini konuşurken, Türkiye Kasaplar Federasyonu Genel Başkanı Osman Yardımcı’nın açıklamaları da öyle göz ardı edilecek cinsten değil. Öyle ya, Bakanlığın ifşa listesinden öğrendiğimize göre insanımız bugüne kadar tek tırnaklı hayvan eti yemiş. Yardımcı’nın açıklamaları da işte bu doğrultuda kırmızı ette yeni hileleri gözler önüne seriyor.  Yardımcı, her ilde kamyonet kasalarında denetimsiz et satanların ‘aracı’ olarak tanımlandığını ve bu kişilerden kesinlikle et alınmaması uyarısını yapıyor. Öyle ya… Bir kilogram kıymanın 500-600 lira olduğu günümüzde, kamyonet kasalarında ucuza satılan etten şüphelenmeyeceğiz de neyden şüphe duyacağız. Eskiler boşuna “ucuz etin yahnisi olmaz” dememişler. Tesadüfen karşınıza çıksa bile aman ucuz diye, kamyonet kasasında satılan eti almayın. İnanın ki, mahallenizdeki küçük işletmesi bulunan kasap, bunlardan da; işini düzgün yapanları tenzih ediyoruz, ünlü marketlerden de güvenilirdir. ……… Kadına şiddet, ’tanım’ değiştirdi Dünyada ve ülkemizde kadınlar çok yönlü olarak şiddete uğruyor. Soroptomist kulüplerinin ana faaliyet konusunu kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor. Son günlerde ülkemizde de artan kadına yönelik şiddetle ilgili Seyhan Soroptomist Kulübü Başkanı Ebru Bacaksızlar, çok doğru saptamalarda bulunmuş. “Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğan ve kadınların toplumdaki ikincil konumlarına dayanarak, kadınlara uygulanan her türlü şiddet eylemi ya da tehdididir” diyen Bacaksızlar, ülkemizde son günlerde yaşanan olayların artık kadına şiddet tanımından çıkarak, adeta bir cinnet haline dönüştüğünü vurguluyor. Çok doğru bir yaklaşım. Sanki toplumsal bir cinnet halindeyiz. Bunu aşmanın yolu iyi bir eğitimden geçiyor. Kadınlarımızı, kız çocuklarımızı üretimin içine çekmemizden geçiyor. Şiddete de cinnet haline de hayır. …………….. İnsanlar çıkış yolu arıyor Türkiye’de artık siyaset de, toplumun tüm kesimleri de adına normalleşme, yumuşama, ne denilirse denilsin, fabrika ayarlarına dönmeli. Hem de hiç zaman kaybetmeden. Yaklaşık 2 ay önce Diyarbakır’da daha 8 yaşındayken katledilen Narin kızımıza ağlarken, Tekirdağ’da 2 yaşındaki Sıla bebeğimize dikkatlerimiz çevrildi. Sonra… Sonrası ne olacak İstanbul’da her ikisi de 19 yaşında olan iki genç kızımız yine kendileri gibi 19 yaşında olan biri tarafından katledildi. İstanbul’da bir polis memuru sabit görevi sırasında psikolojik tedavi gördüğü belirtilen biri tarafından ensesinden bıçaklandı. Bilmem, kaç ay önce bu güzelim ülkemizin herhangi bir köşesinde 8 yaşındaki bir kızımız, güya kendini asarak intihar etti! Bir önceki yazıda, Seyhan Soroptomist Kulübü Başkanı Ebru Bacaksızlar’ın kadına yönelik şiddetin artık cinnet haline dönüştüğünü konu edinmiştik. Ülkemiz, milletimiz bu halde iken, şu ya da bu partinin oylarımı ne kadar artırırım kaygısı, insanları hiç ilgilendirmiyor. Normalleşin, yumuşayın; ülke olarak geldiğimiz bu noktadan çıkışa ihtiyacımız var. İnsanlar nefes almak istiyor. ……. Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar’ın, hemşehrilerini Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını konu alan “Atatürk-2” filmiyle buluşturduğunu biliyor musunuz? CHP Adana İl Gençlik Kolları’nın, kadın cinayetlerini protesto etmek için bugün saat 21.00’de Adana Adliyesi önünde “adalet arıyoruz” ana temasıyla eylem yapacaklarını biliyor musunuz? MHP Adana İl Başkanı Yusuf Kanlı’nın, Yüreğir ile Seyhan’ı birbirine bağlayan Yavuzlar Köprüsü’nün, yüzde 75’inin MHP döneminde tamamlandığını açıkladığını biliyor musunuz?