Ne yazık ki ülkemizde gıda enflasyonun önüne bir türlü geçilemiyor. Sendikaların, çeşitli kuruluşların araştırmalarına, raporlarına göre açlık ve yoksulluk sınırı her ay artıyor. Ortalama hatta daha yoksul kesimlerin oturduğu mahallelerdeki semt pazarlarında dahi meyve-sebze fiyatlarının yanına yaklaşılamıyor. Ülkemizin en büyük işçi sendikası Türk-İş’in açıkladığı kasım ayı açlık ve yoksulluk sınırı tutarına göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 20 bin lirayı aşmış durumda. Günümüzde asgari ücret 17 bin lira. Asgari ücretle çalışan bir kişi 17 bin lirayı nereye, hangi ihtiyacına harcasın, hangi ihtiyacını karşılayabilsin. Bırakın markete gitmeyi pazara mı gitsin, çocuğunun eğitim masrafını mı karşılaşın, evi kiraysa kira ücretini mi ödesin? Yaşam maliyeti artıyor da artıyor. Bugün üniversite öğrencileri, birçok belediyenin ya çok düşük ücret karşılığı ya da ücretsiz yemeklerinden faydalanmak durumunda kaldılar. Yine belediyeler dar gelirli insanlar, aileler için uygun fiyata lokanta açıyor, gezisi seyyar mutfaklar oluşturuyor. Adana’da da Seyhan Belediyesi böyle bir uygulama başlattı. Lokantanın yanı sıra gezici mutfaklar da oluşturan Seyhan Belediyesi sağlıklı, besleyici ve hijyenik ortamda hazırlanan yemekleri uygun fiyatla vatandaşların hizmetine sunuyor. Gezici mutfaklara oldukça da büyük ilgi gösteriliyor. Elbette yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı. Her yıl 123 milyon ton gıdanın, 12 milyon adet ekmeğin israf edildiği ülkemizde, keşke bu gıdalar bir şekilde ihtiyacı olan insanlarımıza ulaştırılabilse.