Göçük altında kalan insanlıktır

GÜNDEM 13.05.2019 - 17:31, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1774+ kez okundu.
 

Göçük altında kalan insanlıktır

Soma faciasının beşinci yıl dönümünde madencilerin ölümünden sorumlu olanların serbest kalmasına dikkat çekildi.
  3 Mayıs 2014’te Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin hayatını kaybettiği iş cinayetinin üzerinden tam 5 yıl geçti. BERAAT EDEN EDENE Alınmayan önlemler yüzünden 301 ailenin yüreğini yakan katliamda yaşamını yitirenler başta Soma Madenci Şehitliği olmak üzere ülkenin bir çok yerinde anıldılar. Katliamdan 11 ay sonra, 13 Nisan 2015’te Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan iş kazası davasında 5'i tutuklu 51 sanık yargılandı.1 1 Nisan 2018'de sonuçlanan davada 37 kişi beraat etti. 9 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı. PATRON TAHLİYE EDİLDİ  İtiraz yoluyla İstinaf Mahkemesi'ne giden dosyada tutuklu 5 sanıktan biri olan Can Gürkan'ın tahliyesine karar verildi. Ailelerin yüreği soğumamışken dava sonucunda patrona ve diğer sorumlulara ödül gibi cezalar verildi. Soma Katliamının 5’nci yıl dönümü nedeniyle TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu, Adana Barosu, Adana Tabip Odası, DİSK ve KESK ortak basın açıklaması yaptı. ADALET GÖÇÜK ALTINDA TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Salman, katliamdan 5 yıl sonra açılan davaların sonucuna bakıldığında büyük bir utanç gördüklerini söyledi. Salman, “Davaların sonucuna baktığımızda adaletin de işçilerle birlikte göçük altında kaldığını görüyoruz” dedi. Basn açıklamasına katılan Adana Barosu, Adana Tabip Odası, DİSK ve KESK adına açıklama yapan Salman, şöyle konuştu: AHLAKİ GÖÇÜK “Bu facianın acıları hala çok taze…Acılarımızın hafiflemesi bir yana, yaralarımızı daha da kanatan gelişmeler yaşandı. Madenin sahibi yaşamını yitiren her işçi için 5 gün hapis yattı ve tahliye edildi. Paton Can Gürkan ölümünden sorumlu olduğu her işçi için yaklaşık 5 gün hapis yattı ve geçtiğimiz ay tahliye edildi. Böylece 301 maden işçisi arkadaşımızın ardından adalet de göçük altında kaldı. İşçinin emeğinin olduğu kadar yaşamının da ucuz olduğu bu düzende, insanlık bir kez daha göçük altında kalmış oldu. Bu göçük ülkeyi yönetenlerin eseri olan hukuki bir göçüktür, politik bir göçüktür, ekonomik bir göçüktür, ahlaki bir göçüktür." Gerekli önlemleri bilerek ve isteyerek almamanın hata değil, kasıt olduğunu kaydeden Salman, "Eğer bir kriz ya da ekonomik göçüş, çöküş varsa buradaki göçükten çıkış için betonu ve yıkımı güvence altına almak olmamalıdır. insanı, emeği, doğayı ve yaşamı güvence altına alacaksınız. Bu korkunç tercih, 301 işçinin canına maloldu. Patrona ise yeniden maden işletme yetkisi verilmesi ise gerçekten rezalet. Demokrasi isteyenlerin, basın özgürlüğüne sahip çıkanların, yaşamı savunanların, barış talep edenlerin, iktidarı eleştirenlerin hapishanelere doldurulduğu bir ülkede, 301 kişiyi göz göre göre ölüme yollayanların serbest olması, dibi görünmeyen derinlikte bir ahlaki göçüktür. Yıllık üretim planının neredeyse üç katı üretim yapmak için işçileri zorlamak hata değil, kasıttır. Madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarmak hata değil, kasıttır. 301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş; hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır. Soma katliamını unutmamak unutturmamak hepimizin görevidir. Soma'nın hesabını er ya da geç soracağız. Bu ülkede çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız güzel günleri elbet göreceğiz. Bu ülkede hukukun çöküşünü Soma davasıyla bir kez daha gördük.  Davayı Soma'dan kaçıran, katliamda sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan, maden patronu ve yöneticilerini 'olası kasıt' üzerinden değil; 'bilinçli taksir' ile "cezalandırarak adeta ödüllendiren yargı sistemi, bir işçi için 5 gün hapis yatmayı yeterli görmüş; ülkemizde hukukun geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Başından beri madenlerde gerekli denetimi yapmayanlar, Soma'daki öldüren çalışma düzenine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini egemen hale getirenler, sendikalaşmanın önüne engeller koyanlar hiçbir biçimde hesap vermemiştir. Aksine bu boyuttaki katliamların 'fıtrat' olduğunu ifade ederek, katliamın politik savunusuna devletin tepesinin imzasını atmışlardır. Bu düzen, daha fazla kar için daha fazla kan dökülmesini meşru gören bir düzendir. Soma katliamının ardından 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' diyenler, hiçbir şeyi değiştirmemiş ve her şey eskisi gibi devam etmiştir . Soma katliamından bugüne en az 28 Soma katliamı kadar daha işçinin yaşamını yitirmesi kaza değil, tesadüf değil, hata değil, ülkeyi yönetenlerin kasıtlı bir tercihidir. İşçi Sağlığı İş Güvenliği yasasının, İş Sağlığı ve Güvenliği olarak değiştirilmesi, iktidar için işin ve patronların güvenliğinin işçinin yaşamından daha öncelikli olduğunu göstermektedir. Sadece kavramlardaki değişimde bile kendi gösteren bu zihniyetinin sonucu olarak, Türkiye iş cinayetlerinin en fazla olduğu ülkelerden biri olmuştur." Açıklamaya CHP Adana Milletvekilleri Ayhan Barut, Orhan Sümer, Müzeyyen Şevkin, CHP İl Başkanı Mehmet Çelebi, ve bazı sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Soma faciasının beşinci yıl dönümünde madencilerin ölümünden sorumlu olanların serbest kalmasına dikkat çekildi.

 

3 Mayıs 2014’te Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin hayatını kaybettiği iş cinayetinin üzerinden tam 5 yıl geçti.

BERAAT EDEN EDENE

Alınmayan önlemler yüzünden 301 ailenin yüreğini yakan katliamda yaşamını yitirenler başta Soma Madenci Şehitliği olmak üzere ülkenin bir çok yerinde anıldılar. Katliamdan 11 ay sonra, 13 Nisan 2015’te Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan iş kazası davasında 5'i tutuklu 51 sanık yargılandı.1 1 Nisan 2018'de sonuçlanan davada 37 kişi beraat etti. 9 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı.

PATRON TAHLİYE EDİLDİ

 İtiraz yoluyla İstinaf Mahkemesi'ne giden dosyada tutuklu 5 sanıktan biri olan Can Gürkan'ın tahliyesine karar verildi. Ailelerin yüreği soğumamışken dava sonucunda patrona ve diğer sorumlulara ödül gibi cezalar verildi. Soma Katliamının 5’nci yıl dönümü nedeniyle TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu, Adana Barosu, Adana Tabip Odası, DİSK ve KESK ortak basın açıklaması yaptı.

ADALET GÖÇÜK ALTINDA

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Salman, katliamdan 5 yıl sonra açılan davaların sonucuna bakıldığında büyük bir utanç gördüklerini söyledi. Salman, “Davaların sonucuna baktığımızda adaletin de işçilerle birlikte göçük altında kaldığını görüyoruz” dedi. Basn açıklamasına katılan Adana Barosu, Adana Tabip Odası, DİSK ve KESK adına açıklama yapan Salman, şöyle konuştu:

AHLAKİ GÖÇÜK

“Bu facianın acıları hala çok taze…Acılarımızın hafiflemesi bir yana, yaralarımızı daha da kanatan gelişmeler yaşandı. Madenin sahibi yaşamını yitiren her işçi için 5 gün hapis yattı ve tahliye edildi. Paton Can Gürkan ölümünden sorumlu olduğu her işçi için yaklaşık 5 gün hapis yattı ve geçtiğimiz ay tahliye edildi. Böylece 301 maden işçisi arkadaşımızın ardından adalet de göçük altında kaldı. İşçinin emeğinin olduğu kadar yaşamının da ucuz olduğu bu düzende, insanlık bir kez daha göçük altında kalmış oldu.

Bu göçük ülkeyi yönetenlerin eseri olan hukuki bir göçüktür, politik bir göçüktür, ekonomik bir göçüktür, ahlaki bir göçüktür." Gerekli önlemleri bilerek ve isteyerek almamanın hata değil, kasıt olduğunu kaydeden Salman, "Eğer bir kriz ya da ekonomik göçüş, çöküş varsa buradaki göçükten çıkış için betonu ve yıkımı güvence altına almak olmamalıdır. insanı, emeği, doğayı ve yaşamı güvence altına alacaksınız. Bu korkunç tercih, 301 işçinin canına maloldu. Patrona ise yeniden maden işletme yetkisi verilmesi ise gerçekten rezalet. Demokrasi isteyenlerin, basın özgürlüğüne sahip çıkanların, yaşamı savunanların, barış talep edenlerin, iktidarı eleştirenlerin hapishanelere doldurulduğu bir ülkede, 301 kişiyi göz göre göre ölüme yollayanların serbest olması, dibi görünmeyen derinlikte bir ahlaki göçüktür. Yıllık üretim planının neredeyse üç katı üretim yapmak için işçileri zorlamak hata değil, kasıttır.

Madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarmak hata değil, kasıttır. 301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş; hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır. Soma katliamını unutmamak unutturmamak hepimizin görevidir. Soma'nın hesabını er ya da geç soracağız. Bu ülkede çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız güzel günleri elbet göreceğiz. Bu ülkede hukukun çöküşünü Soma davasıyla bir kez daha gördük.

 Davayı Soma'dan kaçıran, katliamda sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan, maden patronu ve yöneticilerini 'olası kasıt' üzerinden değil; 'bilinçli taksir' ile "cezalandırarak adeta ödüllendiren yargı sistemi, bir işçi için 5 gün hapis yatmayı yeterli görmüş; ülkemizde hukukun geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Başından beri madenlerde gerekli denetimi yapmayanlar, Soma'daki öldüren çalışma düzenine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini egemen hale getirenler, sendikalaşmanın önüne engeller koyanlar hiçbir biçimde hesap vermemiştir.

Aksine bu boyuttaki katliamların 'fıtrat' olduğunu ifade ederek, katliamın politik savunusuna devletin tepesinin imzasını atmışlardır. Bu düzen, daha fazla kar için daha fazla kan dökülmesini meşru gören bir düzendir. Soma katliamının ardından 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' diyenler, hiçbir şeyi değiştirmemiş ve her şey eskisi gibi devam etmiştir

. Soma katliamından bugüne en az 28 Soma katliamı kadar daha işçinin yaşamını yitirmesi kaza değil, tesadüf değil, hata değil, ülkeyi yönetenlerin kasıtlı bir tercihidir. İşçi Sağlığı İş Güvenliği yasasının, İş Sağlığı ve Güvenliği olarak değiştirilmesi, iktidar için işin ve patronların güvenliğinin işçinin yaşamından daha öncelikli olduğunu göstermektedir. Sadece kavramlardaki değişimde bile kendi gösteren bu zihniyetinin sonucu olarak, Türkiye iş cinayetlerinin en fazla olduğu ülkelerden biri olmuştur." Açıklamaya CHP Adana Milletvekilleri Ayhan Barut, Orhan Sümer, Müzeyyen Şevkin, CHP İl Başkanı Mehmet Çelebi, ve bazı sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.