Zorunlu eğitimden vazgeçmek, uzun vadeli kalkınmadan vazgeçmektir

GÜNDEM 17.07.2025 - 11:14, Güncelleme: 17.07.2025 - 11:14 926 kez okundu.
 

Zorunlu eğitimden vazgeçmek, uzun vadeli kalkınmadan vazgeçmektir

Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), dört yıllık zorunlu lise eğitimi süresinin kısaltılmasına yönelik tartışmalara ilişkin basın açıklaması yaptı
 Bu yaklaşımın Türkiye’nin uzun vadeli kalkınma hedefleriyle çeliştiğinin vurgulandığı açıklamada, eğitimin süresini kısaltmak yerine, niteliğini ve kapsayıcılığını artırmaya yönelik reformlara ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: Türkiye genelinde 100 bini aşkın şirketi temsil eden, ülkemizin en büyük bağımsız iş dünyası kuruluşu olarak, zorunlu lise eğitiminin iş gücü ihtiyacına bağlı olarak kısaltılması yönündeki talepleri ve bu konudaki tartışmaları yakından takip ediyoruz. Ülkemizdeki nitelikli iş gücü açığı her geçen yıl daha belirgin hale geliyor. Üretimden yönetime, hizmetlerden teknolojiye kadar birçok alanda yalnızca mesleki yeterlilik değil, aynı zamanda iletişim, adaptasyon ve çözüm geliştirme becerileriyle donanmış bireylere ihtiyaç duyuluyor. İş dünyası da bu çerçevede teknik yetkinliğin yanında sosyal değerlere duyarlı, güncel bilgiye sahip ve toplumsal sorumluluk bilinci gelişmiş çalışanları önceliklendiriyor. Bu profili yetiştirecek güçlü ve kapsayıcı bir eğitim sistemi, Türkiye’nin kalkınma hedefleri açısından stratejik önem taşıyor. Çünkü eğitim, bireyleri iş hayatına hazırlamakla sınırlı bir süreç değildir. Aynı zamanda sosyal hareketliliği mümkün kılan, bireylerin yaşam fırsatlarını artıran ve eşitliği destekleyen temel bir araçtır. Bu nedenle eğitimin süresi ve niteliği birlikte değerlendirilmelidir. Özellikle imkânları sınırlı kesimlerden gelen çocukların hayata eşit koşullarda katılabilmesi ancak uzun soluklu ve nitelikli bir eğitim süreciyle mümkündür. Zorunlu eğitimi kısaltmak, bu eşitlik zeminini zayıflatır. Gündemde yer alan, zorunlu eğitimin süresini kısaltma yönündeki öneriler, kısa vadeli iş gücü ihtiyaçlarını önceleyen bir yaklaşıma dayanmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki kısaltılacak her eğitim yılı, uzun vadede ülkemizin katma değerli üretiminden, inovasyon kapasitesinden, toplumsal refahından kayıp anlamına gelir ve nihayetinde nitelikli insan kaynağı yapımızı zayıflatır. Bu risk, demografik verilerle daha da belirginleşmektedir. Türkiye’de nüfus artış hızı son on yılda yüzde 1’lik dramatik düşüş ile birlikte yüzde 0,34’e gerilemiştir. Nüfus artış hızı düştükçe demografik fırsat penceresi kapanmakta, iyi eğitilmiş iş gücünün önemi daha da artmaktadır. Bu nedenle eğitim sisteminde ihtiyaç duyulan reform, sürenin kısaltılması değil; eğitimin içeriğinin çağın gerekliliklerine uygun şekilde yeniden yapılandırılmasıdır. Müfredatın beceri temelli hale getirilmesi, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmesi ve mesleki eğitimin niteliğinin artırılması hem bireysel gelişimi hem de ekonomik verimliliği destekleyecek temel adımlardır. Eğitim, toplumsal yapının bütününü doğrudan etkileyen bir konudur. Bu nedenle alınacak her karar, toplumsal faydayı ve uzun vadeli kalkınma hedeflerini gözetmelidir. Biz TÜRKONFED olarak, zorunlu eğitimden de mesleki eğitimden de vazgeçilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Konuya ilişkin görüş ve önerilerimizi paylaşmak üzere Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’den resmi bir randevu talebinde bulunduğumuzu da kamuoyuna duyururuz.
Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), dört yıllık zorunlu lise eğitimi süresinin kısaltılmasına yönelik tartışmalara ilişkin basın açıklaması yaptı

 Bu yaklaşımın Türkiye’nin uzun vadeli kalkınma hedefleriyle çeliştiğinin vurgulandığı açıklamada, eğitimin süresini kısaltmak yerine, niteliğini ve kapsayıcılığını artırmaya yönelik reformlara ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

Türkiye genelinde 100 bini aşkın şirketi temsil eden, ülkemizin en büyük bağımsız iş dünyası kuruluşu olarak, zorunlu lise eğitiminin iş gücü ihtiyacına bağlı olarak kısaltılması yönündeki talepleri ve bu konudaki tartışmaları yakından takip ediyoruz. Ülkemizdeki nitelikli iş gücü açığı her geçen yıl daha belirgin hale geliyor. Üretimden yönetime, hizmetlerden teknolojiye kadar birçok alanda yalnızca mesleki yeterlilik değil, aynı zamanda iletişim, adaptasyon ve çözüm geliştirme becerileriyle donanmış bireylere ihtiyaç duyuluyor. İş dünyası da bu çerçevede teknik yetkinliğin yanında sosyal değerlere duyarlı, güncel bilgiye sahip ve toplumsal sorumluluk bilinci gelişmiş çalışanları önceliklendiriyor.
Bu profili yetiştirecek güçlü ve kapsayıcı bir eğitim sistemi, Türkiye’nin kalkınma hedefleri açısından stratejik önem taşıyor. Çünkü eğitim, bireyleri iş hayatına hazırlamakla sınırlı bir süreç değildir. Aynı zamanda sosyal hareketliliği mümkün kılan, bireylerin yaşam fırsatlarını artıran ve
eşitliği destekleyen temel bir araçtır. Bu nedenle eğitimin süresi ve niteliği birlikte değerlendirilmelidir. Özellikle imkânları sınırlı kesimlerden gelen çocukların hayata eşit koşullarda katılabilmesi ancak uzun soluklu ve nitelikli bir eğitim süreciyle mümkündür. Zorunlu eğitimi kısaltmak, bu eşitlik zeminini zayıflatır. Gündemde yer alan, zorunlu eğitimin süresini kısaltma yönündeki öneriler, kısa vadeli iş gücü ihtiyaçlarını önceleyen bir yaklaşıma dayanmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki kısaltılacak her eğitim yılı, uzun vadede ülkemizin katma değerli üretiminden, inovasyon kapasitesinden, toplumsal refahından kayıp anlamına gelir ve nihayetinde nitelikli insan kaynağı yapımızı zayıflatır. Bu risk, demografik verilerle daha da belirginleşmektedir. Türkiye’de nüfus artış hızı son on yılda yüzde 1’lik dramatik düşüş ile birlikte yüzde 0,34’e gerilemiştir. Nüfus artış hızı düştükçe demografik fırsat penceresi kapanmakta, iyi eğitilmiş iş gücünün önemi daha da artmaktadır. Bu nedenle eğitim sisteminde ihtiyaç duyulan reform, sürenin kısaltılması değil; eğitimin içeriğinin çağın gerekliliklerine uygun şekilde yeniden yapılandırılmasıdır. Müfredatın beceri temelli hale getirilmesi, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmesi ve mesleki eğitimin niteliğinin artırılması hem bireysel gelişimi hem de ekonomik verimliliği destekleyecek temel adımlardır. Eğitim, toplumsal yapının bütününü doğrudan etkileyen bir konudur. Bu nedenle alınacak her

karar, toplumsal faydayı ve uzun vadeli kalkınma hedeflerini gözetmelidir. Biz TÜRKONFED olarak, zorunlu eğitimden de mesleki eğitimden de vazgeçilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Konuya ilişkin görüş ve önerilerimizi paylaşmak üzere Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’den resmi bir randevu talebinde bulunduğumuzu da kamuoyuna duyururuz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.