Diyetisyen Merve Gürsel’den çarpıcı tespit
Diyetisyen Merve Gürsel’den çarpıcı tespit
Kebabın yanında mutlaka soğan&sumak tüketin
Adanalıların özellikle kırmızı eti çok sevdiğini belirten Diyetisyen Merve Gürsel, “Adanalı, etin yanında ekmeği de çok seviyor. Bir döner yapılacaksa dahi ekmeği lavaşa sarılır ama burada pide ekmeği gşibi kalın ekmekler görüyoruz. Dolayısıyla ekmeği severek yiyen bir toplum etin yağını da seviyor demektir” diyerek, özellikle mangalda pişen etin yanında soğan ve sumak tüketilmesinin önemine vurgu yaptı.
Kebabı ve şalgamıyla dünyaca bir üne sahip, Adana’da yaşayan damak zevkine düşkünlere Diyetisyen Merve Gürsel’den sağlıklı tavsiyeler geldi.
Adana Kebabı ile birlikte yağ ve ekmeğin bir arada alındığına dikkat çeken Diyetisyen Gürsel, “Kırmızı eti özellikle erkekler çok seviyor. Ekmeğe sarılarak normalin çok çok üzerinde tüketimlerin arttığını da görebiliyoruz. Kırmızı eti yalnız bir şekilde yani ekmeksiz olarak ne kadar yiyebiliriz? Ben size söyleyeyim. Mide hacmi aşırı büyük değilse taş çatlasın 300 gram. Yani eti ekmeksiz yemek daha zordur. Adana kebabının içine yağ konuyor. Sorun da tam da o. Adana Kıyma yerine kuşbaşı ya da steak tarzı parça etleri, yağsız etleri tercih edilmeli. Ekmeği azaltalım. Adana Kebabı’nın güzel tarafı, yanında soğanlı, sumaklı bir salata var. O soğanlı, sumaklı salata muazzam güzel antioksidandır. Yani kuru ısıda pişirilmiş bir etin hafif yanmış siyah parçalarında heterosiklik aminler birikir. Bu maddeler vücutta birikerek kanser hücrelerinin ya da istenmeyen bir takım hastalıkların oluşmasına sebebiyet verir. Bu noktada bizim antioksidan almamız lazım. Sumak çok ciddi yüksek bir antioksidana sahip. Enflamasyonu engelleyen, antiinflamasyon özelliği olan güzel bir besidir” diyerek, özellikle de pandemi döneminde de soğan ve sarımsak tüketiminin artırılmasının istendiğine dikkat çekti.
“KEBABIN YANINDA ŞALGAM TÜKETİN”
Toplum olarak öğlen, akşam, haftada iki veya üç kez mangal yakıldığına vurgu yapan Diyetisyen Merve Gürsel, “Bu vücuda fazla bir yüktür. Antioksidanını karşılamadığımızda vücutta birikip atamadığımız o serbest radikal hücreler arttıkça vücudumuz mutasyona uğramaya hazır hale gelir. Kebabın yanında soğanlı, sumağı eksik etmeyin, daha da fazla artırın. Şalgam da gayet güzel ama çok tuzlu olabiliyor. Kebabın yanında kesinlikle soğan, sumak, salata mutlaka olsun. Diğer salatalar da olabilir. En önemli nokta çeşitli çiğ sebze tüketimlerinin arttırılmasıdır. ” şeklinde konuşarak, kola yerine şalgam tüketilmesini önerdi.
Aslen Hatay, Antakya doğumlu olan Diyetisyen Merve Gürsel, üniversite eğitimini Kayseri Erciyes Üniversitesi Beslenme Diyetetik Bölümü mezunu. 2016 yılında İtalya’da Erasmus programı yaz stajları sporcu beslenmesi üzerine eğitim aldı. Daha sonra Macaristan’da “Huzurevlerinde beslenme- Okul ve kreşlerde mutfak yönetimi’ konusunda eğitimlerine devam eden Gürsel, “Mesleğimi Adana’da yapmaya karar verdim. İki yıl bir diyetisyenlik kliniğinde görev aldım. Bir yıl da Dr. Sabri Yurdakul ofisinde ‘psikoloji’ üzerinde, anneroksia nervoza, blumia nervoza gibi psikolojik bağımlılığa bağlı olarak gelişen yeme bozuklukları üzerinde çalışmalarım oldu. Ardından 1,5 yıl kadar kendi ofisimde bireysel danışanlarıma hizmet verdim” daha geniş ve ferah şimdiki yeni ofisinde ise danışanlarını kabul ettiğini söyledi.
“İNSÜLİN DİRENCİ ÇOK SIK GÖRÜLÜYOR”
Hastalıklarda diyet tedavi, yani hastalığı olan insanların kendisi için onlara daha çok fayda sağlayabileceği hedef kitle olduğuna vurgu yapan Diyetisyen Merve Gürsel, günümüzde en çok görülen hastalığın diyabet olduğunu iddia etti. “Ya da insülin direnci” diyerek sözlerini sürdüren Diyetisyen Gürsel, “İnsülin direnci şu anda toplumumuzda sıkça görülebiliyor. Bu yüzden başvuran çok oluyor. Tabii insülin direncine bağlı gelişen yüksek tansiyon ya da sedef, egzama gibi cilt rahatsızlıkları ya da kadınlardaki gebelik sürecini etkileyen polikistik over gibi sağlık durumlarını tehdit eden sonuçları da olabiliyor. Bu insanlar da yardım almak için başvurabiliyorlar” diyerek, danışanlarına sağlıklı beslenme önerilerinde bulunduğunu ifade etti.
“MEYVELERİN PORSİYONLAMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Doğanın insanların beslenmesine çok güzel bir uyum içerisinde besinler sunduğunun altını çizen Diyetisyen Merve Gürsel, “Dikkat ederseniz, yaz meyveleri daha çoktur. Kış meyveleri biraz daha nazaran azdır. Kışın sebzeleri daha yoğundur. O yüzden yazın meyveleri ön planda olmasının doğanın bize söylediği bir şeyin olduğunu gösterir. Çeşitli meyvelere bakacak olursak, onların da su miktarı çokça fazladır. Burada, aklımıza hemen karpuz geliyor. Dolayısıyla bu zaman dilimlerinde meyve tüketimleri çok etkili ve önemli. Tabii ki var olan sağlık durumlarımıza göre meyvenin porsiyonlaması da çok kıymetli. Eğer insülin direncimiz veya bir şeker hastalığınız varsa kilolarca meyve yemek çok iyi gelmeyecektir. Mevzu sıvı alımı olunca bu sadece su değil. Yani sıcaklığa bağlı sıvı alımı dediğimiz tanım sadece su içmek değildir. Sıvı alımında vitamin, mineral, elektrolit dengesi de çok kıymetli. Bu sebeple öncelikle tabii ki en başında su içeceğiz. Fakat mevsimin getirdiği meyve ve sebzeleri dde buna destek olrak yeterince tüketmeliyiz. Bir insanın günlük su ihtiyacını kilosunun 0.33 ile çarpımının sonucu kadardır. Yani kilosunun 0.33 ml katıdır. Bu sadece bedenin ihtiyacı. Eğer bir kişi çok sıcak bir ortamda çalışıyor, çok hareketliyse yani bir fırın işletiyorsa, ya da sanayi işindeyse bu sefer günlük atılan ter miktarı kadar ya da idrara çıkılan miktar kadar yerine ek olarak eklenmesi gerekiyor. O da ekstralara giriyor ki bu ihmal edilmemeli.” diyerek, sıvı alımının özellikle yaz aylarında çok daha önemli olduğunu ifade etti.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.