“Üçlü yapının iradesi masaya yansıtılmalı”

GÜNDEM 26.10.2025 - 14:01, Güncelleme: 26.10.2025 - 14:01 821 kez okundu.
 

“Üçlü yapının iradesi masaya yansıtılmalı”

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, mevcut Asgari Ücret Tespit Komisyonu sisteminin ülkenin gerçekleriyle bağdaşmadığını söyledi. Arslan, “Türkiye’de çalışanların çok büyük bir bölümü asgari ücret düzeyinde yaşıyor, böylesine hayati bir konuda temsilde adalet ve şeffaf pazarlık şart. Kısa vadede Aralık sürecinde üçlü yapının yani işçi, işveren ve hükümet iradesi gerçekten masaya yansıtılmalı. Orta-uzun vadede ise hükümetin düzenleyici rol üstlendiği bağımsız ve kurumsal bir modele geçmeliyiz. Ücret, pazarlık gücü olmayan milyonların kaderi olamaz” dedi.
HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, hafta sonu Hizmet-İş Sendikası’nınAntalya'da düzenlenen ikinci dönem üçüncü grup "Büyük Temsilci Buluşması"na katıldı. Programa Arslan'ın yanı sıra, Hizmet-İş Sendikası’nın Yönetim Kurulu Üyeleri, HAK-İŞ İl Başkanları, Genel Başkan Danışmanları, Hizmet-İş Sendikası’nın şube başkanları ve yardımcıları, işyeri sendika temsilcileri, komite başkanları ile uzmanlar katıldı. Toplantı Kuran-ı Kerim tilaveti sonrası, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Genel Başkan Mahmut Arslan, eğitim seminerinde Hizmet-İş sendikasının tarihi yürüyüşünü, çalışma hayatı, ülke ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “HAK-İŞ’in Farkı; Yerli-Millî Köklerle Evrensel İlkeleri Birleştirmesindedir” Genel Başkan Mahmut Arslan, HAK-İŞ’in 1970’li yılların zorlu koşullarında kurulduğunu anımsattı. Arslan, HAK-İŞ ve Hizmet-İş Sendikası’nın kuruluşunda ve bu günlere gelmesinde kuruculara ve emekçilere teşekkür etti. Arslan, 50’inci yılında HAK-İŞ’in farkının yerli ve millî köklere dayanıp evrensel sendikal ilkeleri benimsemesinde yattığını belirterek, “Köklerimiz bu toprakların medeniyetinde, ancak dünyaya kapalı değiliz. Yerli-millî değerlerimizi sendikacılığımızın merkezine alırken, uluslararası sendikal hareketin evrensel ilkelerini de savunuyoruz” dedi. “1980 Darbesi’nde Ağır Bedeller Ödedik” Genel Başkan Mahmut Arslan, 12 Eylül 1980 darbesinin Türkiye işçi hareketine ve HAK-İŞ’e ağır bedeller ödettiğine işaret etti. Darbe döneminde HAK-İŞ'in kapatıldığını, faaliyetlerinin durdurulduğu, mal varlıklarına el konulduğunu ve sendikalaşmanın fiilen yasaklandığını belirten Arslan, işçilerin belirli sendikalara zorla yönlendirildiğini söyledi. Arslan, darbe sonrası getirilen noter şartı ve yüzde 10 barajı gibi düzenlemelerin örgütlenmeyi zorlaştırdığını; kıdem tazminatı tavanının en yüksek devlet memuru ücretine bağlanması ve ikramiyelerin sınırlandırılması gibi adımların da işçi aleyhine sonuçlar doğurduğunu ifade etti. “HAK-İŞ İlkesel Duruşunu Her Zaman Korudu” Arslan, 28 Şubat sürecinde dönemin askerî ve sivil aktörleriyle yürütülen girişimlerle Refahyol Hükümeti’nin düşürülmesi için bazı işçi, işveren ve esnaf örgütlerinin devreye sokulduğunu belirterek, HAK-İŞ’in bu sürece dâhil edilmek istendiğini ifade etti. Arslan, dönemin HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu’nun liderliğinde HAK-İŞ’in demokrasi, millet iradesi ve Meclis’in itibarını esas alan bir tutum aldığını belirterek, “Bedeli ne olursa olsun bu tavrı sürdürdük. 12 Eylül’de olduğu gibi 28 Şubat’ta da HAK-İŞ darbe süreçlerine karşı konumlandı ve bunun sonuçlarına rağmen ilkesel duruşunu her zaman korudu” dedi. “Asgari Ücret Tespit Sistemi 1970’lerin Mantığıyla İşliyor” Mevcut Asgari Ücret Tespit Komisyonu sisteminin ülkenin gerçekleriyle bağdaşmadığına vurgu yapan Arslan, “Asgari ücret tespit sistemi 1970’lerin mantığıyla işliyor. Türkiye’de çalışanların çok büyük bir bölümü asgari ücret düzeyinde yaşıyor, böylesine hayati bir konuda temsilde adalet ve şeffaf pazarlık şart. Kısa vadede Aralık sürecinde üçlü yapının yani işçi, işveren ve hükümet iradesi gerçekten masaya yansıtılmalı. Orta-uzun vadede ise hükümetin düzenleyici rol üstlendiği bağımsız ve kurumsal bir modele geçmeliyiz. Ücret, pazarlık gücü olmayan milyonların kaderi olamaz; biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.  “Gazze ve Filistin Bizim Vicdanımızın Ve Medeniyetimizin Davasıdır” Arslan, HAK-İŞ’in kurduğu Kudüs ve Filistin Komitesi aracılığıyla iki yılı aşkın süredir yürütülen kampanyaya değinerek, yapılan ilaç, gıda ve nakdi desteklerin toplamda 1,2 milyon dolar seviyesine ulaştığını hatırlatarak, “Gazze ve Filistin bizim vicdanımızın ve medeniyetimizin davasıdır. Sınır kapıların kapalı olduğu dönemlerde dahi kaynaklarımızı hazır tuttuk, ateşkes ve insani koridor açıldığında yardımlarımızı hızla ulaştıracağız. Başkenti Kudüs olan özgür ve bağımsız bir Filistin için sendikal hareketin dayanışması devam edecek” diye konuştu.
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, mevcut Asgari Ücret Tespit Komisyonu sisteminin ülkenin gerçekleriyle bağdaşmadığını söyledi. Arslan, “Türkiye’de çalışanların çok büyük bir bölümü asgari ücret düzeyinde yaşıyor, böylesine hayati bir konuda temsilde adalet ve şeffaf pazarlık şart. Kısa vadede Aralık sürecinde üçlü yapının yani işçi, işveren ve hükümet iradesi gerçekten masaya yansıtılmalı. Orta-uzun vadede ise hükümetin düzenleyici rol üstlendiği bağımsız ve kurumsal bir modele geçmeliyiz. Ücret, pazarlık gücü olmayan milyonların kaderi olamaz” dedi.

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, hafta sonu Hizmet-İş Sendikası’nınAntalya'da düzenlenen ikinci dönem üçüncü grup "Büyük Temsilci Buluşması"na katıldı. Programa Arslan'ın yanı sıra, Hizmet-İş Sendikası’nın Yönetim Kurulu Üyeleri, HAK-İŞ İl Başkanları, Genel Başkan Danışmanları, Hizmet-İş Sendikası’nın şube başkanları ve yardımcıları, işyeri sendika temsilcileri, komite başkanları ile uzmanlar katıldı. Toplantı Kuran-ı Kerim tilaveti sonrası, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Genel Başkan Mahmut Arslan, eğitim seminerinde Hizmet-İş sendikasının tarihi yürüyüşünü, çalışma hayatı, ülke ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“HAK-İŞ’in Farkı; Yerli-Millî Köklerle Evrensel İlkeleri Birleştirmesindedir”
Genel Başkan Mahmut Arslan, HAK-İŞ’in 1970’li yılların zorlu koşullarında kurulduğunu anımsattı. Arslan, HAK-İŞ ve Hizmet-İş Sendikası’nın kuruluşunda ve bu günlere gelmesinde kuruculara ve emekçilere teşekkür etti. Arslan, 50’inci yılında HAK-İŞ’in farkının yerli ve millî köklere dayanıp evrensel sendikal ilkeleri benimsemesinde yattığını belirterek, “Köklerimiz bu toprakların medeniyetinde, ancak dünyaya kapalı değiliz. Yerli-millî değerlerimizi sendikacılığımızın merkezine alırken, uluslararası sendikal hareketin evrensel ilkelerini de savunuyoruz” dedi.
“1980 Darbesi’nde Ağır Bedeller Ödedik”
Genel Başkan Mahmut Arslan, 12 Eylül 1980 darbesinin Türkiye işçi hareketine ve HAK-İŞ’e ağır bedeller ödettiğine işaret etti. Darbe döneminde HAK-İŞ'in kapatıldığını, faaliyetlerinin durdurulduğu, mal varlıklarına el konulduğunu ve sendikalaşmanın fiilen yasaklandığını belirten Arslan, işçilerin belirli sendikalara zorla yönlendirildiğini söyledi. Arslan, darbe sonrası getirilen noter şartı ve yüzde 10 barajı gibi düzenlemelerin örgütlenmeyi zorlaştırdığını; kıdem tazminatı tavanının en yüksek devlet memuru ücretine bağlanması ve ikramiyelerin sınırlandırılması gibi adımların da işçi aleyhine sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
“HAK-İŞ İlkesel Duruşunu Her Zaman Korudu”
Arslan, 28 Şubat sürecinde dönemin askerî ve sivil aktörleriyle yürütülen girişimlerle Refahyol Hükümeti’nin düşürülmesi için bazı işçi, işveren ve esnaf örgütlerinin devreye sokulduğunu belirterek, HAK-İŞ’in bu sürece dâhil edilmek istendiğini ifade etti. Arslan, dönemin HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu’nun liderliğinde HAK-İŞ’in demokrasi, millet iradesi ve Meclis’in itibarını esas alan bir tutum aldığını belirterek, “Bedeli ne olursa olsun bu tavrı sürdürdük. 12 Eylül’de olduğu gibi 28 Şubat’ta da HAK-İŞ darbe süreçlerine karşı konumlandı ve bunun sonuçlarına rağmen ilkesel duruşunu her zaman korudu” dedi.
“Asgari Ücret Tespit Sistemi 1970’lerin Mantığıyla İşliyor”
Mevcut Asgari Ücret Tespit Komisyonu sisteminin ülkenin gerçekleriyle bağdaşmadığına vurgu yapan Arslan, “Asgari ücret tespit sistemi 1970’lerin mantığıyla işliyor. Türkiye’de çalışanların çok büyük bir bölümü asgari ücret düzeyinde yaşıyor, böylesine hayati bir konuda temsilde adalet ve şeffaf pazarlık şart. Kısa vadede Aralık sürecinde üçlü yapının yani işçi, işveren ve hükümet iradesi gerçekten masaya yansıtılmalı. Orta-uzun vadede ise hükümetin düzenleyici rol üstlendiği bağımsız ve kurumsal bir modele geçmeliyiz. Ücret, pazarlık gücü olmayan milyonların kaderi olamaz; biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi. 
“Gazze ve Filistin Bizim Vicdanımızın Ve Medeniyetimizin Davasıdır”
Arslan, HAK-İŞ’in kurduğu Kudüs ve Filistin Komitesi aracılığıyla iki yılı aşkın süredir yürütülen kampanyaya değinerek, yapılan ilaç, gıda ve nakdi desteklerin toplamda 1,2 milyon dolar seviyesine ulaştığını hatırlatarak, “Gazze ve Filistin bizim vicdanımızın ve medeniyetimizin davasıdır. Sınır kapıların kapalı olduğu dönemlerde dahi kaynaklarımızı hazır tuttuk, ateşkes ve insani koridor açıldığında yardımlarımızı hızla ulaştıracağız. Başkenti Kudüs olan özgür ve bağımsız bir Filistin için sendikal hareketin dayanışması devam edecek” diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.