DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
Köşe Yazarı
DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
 

EKONOMİK GÖRÜNÜM

Ticaretin önündeki en büyük sıkıntı belirsizlik ortamı, belirsizliğin nedeni de enflasyonun yüksekliğidir. Sanayi ve ticaret ile iştigal eden firmalar sattıkları bir ürünü, aynı fiyattan geri alamamak durumuyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Tasarruf sahipleri tasarruflarını öyle bir şekilde değerlendirmeli ki tasarruf ettiğine değsin. Biriktirilen para enflasyondan daha az bir getiri ile enflasyonun altında bir miktarda artarsa tasarruf etmenin bir anlamı kalmamaktadır. Bunun için de tasarrufların gayrimenkul, altın, döviz ve mevduat olarak en fazla getiriyi sağlayan yatırım araçlarında değerlendirilmesi gerekmektedir. Gayrimenkul sektöründe son yıllarda hızla artan fiyatlara rağmen konuta olan talep yükselerek devam ediyor. Merkez Bankası’nın politika faizini düşürmesiyle birlikte talep daha da yükselecektir. Gerek satın alma gerekse kiralama tarafından konuta olan ilgi artarken konut üretimi aynı oranda yükselmiyor. Bu durum gelecekte oluşacak olan talebe arzın yanıt veremeyecek olması nedeniyle şimdiden satışların artmasına etken oluyor. Önümüzdeki aylarda politika faizinin düşmesiyle birlikte parasını mevduatta tutanların da bundan sonraki süreçte elde ettikleri faiz gelirleriyle konuta yatırım yapacak olması olasılığı göz ardı edilmemeli. Altın, Türk halkının olmazsa olmazıdır. Altın almayı bozdurmayı çok seviyoruz. Çoğunlukla da belge düzenine uyulmaması cazip geliyor. Altını bir güvence gibi gördüğümüz için yastık altında tutmak istiyoruz. Altın işinin ticarette her zaman önemli bir yeri olmuştur. Altın önemli bir yatırım ve tasarruf aracıdır. Yüksek enflasyon ve mali risklerin yarattığı endişenin parayı altına doğru yönlendirdiğini görüyoruz. Altın için yukarı yönlü görünüm devam edecektir. Merkez Bankaları faiz indirdikçe altın yükselişini sürdürecektir. Maliye ve para politikalarında sürdürülebilirlik olmadan istikrarlı ve adil bir ekonomik büyüme olmaz. Ülkelerin ekonomik başarıları kurumlara, ekonominin işleyişini belirleyen kurallara, bireyleri motive eden teşviklere göre değişir. Para politikaları rasyonel bir anlayışla uygulanırken maliye politikalarındaki disiplinsizlik enflasyon dengesizliğine neden olur. Yapılması gereken hukukun üstünlüğüne dayalı şeffaf ve hesap verilebilir bir yönetim anlayışıdır. En önemli sorunlarımızdan birisi teknolojiye dayalı ürün üreterek ihraç edemememizdir. Zaman geç değildir. Eğitimden başlayarak planlı bir çalışmayla bu açığı kapatabiliriz. Türkiye ekonomisinde üçüncü çeyrekte stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) yaşanacağını öngörmüştük. Enflasyon artış hızı düşerken ekonomide küçülme oldu. Bundan sonraki dönemde ise dezenflasyon (fiyatların yükseliş hızının azalması) olasılığı daha yüksek. Yani büyüme bir süre daha zayıf seyredecek fakat enflasyon eğiliminin iyileşeceği tahmin ediliyor. Dikkat çekilmesi gereken nokta sanayi %2,2 küçülürken inşaat sektörünün %9,2 büyümesi. Tüketim ve inşaat yoluyla büyüme kalitesiz büyümedir. Önemli olanı ise katma değeri yüksek teknolojik sanayi dalında büyümedir. Artan üretim maliyetleri sanayi üretimine ve ihracat hacmine olumsuz yansımaktadır. Enflasyonla mücadele kapsamında en önemli tedbir kamu harcamalarının kısıtlanmasıdır. Müsrif kamu idaresi dizginlenemediği sürece fiyat artışlarını durdurmak zor görünmektedir. Ekonomi yönetimi tüm sektörlerde mevcut istihdam desteklerini korumalı ve kayıt dışı ekonominin belini kırmalıdır. Bu kadar yüksek fiyatlara rağmen tüketimin artmasının ana nedenlerinden birisi kayıt dışı ekonomidir. Bunu yaratan aktörlerin elinde büyük miktarda para bulunmaktadır. Kayıt dışı ekonomiyi değerlendirirken esas mücadele edilmesi gereken konunun suç ekonomisinden elde edilen paranın yani kara paranın tespitinin olduğu temel anlayış olmalıdır. Enflasyonla mücadele şakaya gelmez. Mücadele ediyor gibi görünmek telafisi olanaksız sonuçlar doğurabilir. “Enflasyon tüm kötülüklerin anasıdır” tespitini yaptıktan sonra savurganlığa devam ederek kamu harcamalarında sınır tanımamak olmaz. Ekonomi yönetiminin politikalarına en çok destek veren reel sektörün “enflasyon beklentisi gerçekçi değil” açıklamasına kızmak yerine, hatayı nerede yaptıklarına yoğunlaşması rasyonel olacaktır. İktidarın tüm unsurlarıyla enflasyonla mücadeleye katılmaması başarıyı engelleyecektir. Ekonomi sadece vergi toplayarak ya da borç olarak para harcamak değildir.
Ekleme Tarihi: 16 Aralık 2024 - Pazartesi

EKONOMİK GÖRÜNÜM

Ticaretin önündeki en büyük sıkıntı belirsizlik ortamı, belirsizliğin nedeni de enflasyonun
yüksekliğidir. Sanayi ve ticaret ile iştigal eden firmalar sattıkları bir ürünü, aynı fiyattan
geri alamamak durumuyla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Tasarruf sahipleri tasarruflarını öyle bir şekilde değerlendirmeli ki tasarruf ettiğine
değsin. Biriktirilen para enflasyondan daha az bir getiri ile enflasyonun altında bir
miktarda artarsa tasarruf etmenin bir anlamı kalmamaktadır. Bunun için de tasarrufların
gayrimenkul, altın, döviz ve mevduat olarak en fazla getiriyi sağlayan yatırım
araçlarında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Gayrimenkul sektöründe son yıllarda hızla artan fiyatlara rağmen konuta olan talep
yükselerek devam ediyor. Merkez Bankası’nın politika faizini düşürmesiyle birlikte talep
daha da yükselecektir. Gerek satın alma gerekse kiralama tarafından konuta olan ilgi
artarken konut üretimi aynı oranda yükselmiyor. Bu durum gelecekte oluşacak olan
talebe arzın yanıt veremeyecek olması nedeniyle şimdiden satışların artmasına etken
oluyor.
Önümüzdeki aylarda politika faizinin düşmesiyle birlikte parasını mevduatta tutanların
da bundan sonraki süreçte elde ettikleri faiz gelirleriyle konuta yatırım yapacak olması
olasılığı göz ardı edilmemeli.
Altın, Türk halkının olmazsa olmazıdır. Altın almayı bozdurmayı çok seviyoruz.
Çoğunlukla da belge düzenine uyulmaması cazip geliyor. Altını bir güvence gibi
gördüğümüz için yastık altında tutmak istiyoruz. Altın işinin ticarette her zaman önemli
bir yeri olmuştur.
Altın önemli bir yatırım ve tasarruf aracıdır. Yüksek enflasyon ve mali risklerin yarattığı
endişenin parayı altına doğru yönlendirdiğini görüyoruz. Altın için yukarı yönlü görünüm
devam edecektir. Merkez Bankaları faiz indirdikçe altın yükselişini sürdürecektir.
Maliye ve para politikalarında sürdürülebilirlik olmadan istikrarlı ve adil bir ekonomik
büyüme olmaz. Ülkelerin ekonomik başarıları kurumlara, ekonominin işleyişini belirleyen
kurallara, bireyleri motive eden teşviklere göre değişir. Para politikaları rasyonel bir
anlayışla uygulanırken maliye politikalarındaki disiplinsizlik enflasyon dengesizliğine
neden olur.
Yapılması gereken hukukun üstünlüğüne dayalı şeffaf ve hesap verilebilir bir yönetim
anlayışıdır. En önemli sorunlarımızdan birisi teknolojiye dayalı ürün üreterek ihraç
edemememizdir. Zaman geç değildir. Eğitimden başlayarak planlı bir çalışmayla bu
açığı kapatabiliriz.

Türkiye ekonomisinde üçüncü çeyrekte stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon)
yaşanacağını öngörmüştük. Enflasyon artış hızı düşerken ekonomide küçülme oldu.
Bundan sonraki dönemde ise dezenflasyon (fiyatların yükseliş hızının azalması) olasılığı
daha yüksek. Yani büyüme bir süre daha zayıf seyredecek fakat enflasyon eğiliminin
iyileşeceği tahmin ediliyor.
Dikkat çekilmesi gereken nokta sanayi %2,2 küçülürken inşaat sektörünün %9,2
büyümesi. Tüketim ve inşaat yoluyla büyüme kalitesiz büyümedir. Önemli olanı ise
katma değeri yüksek teknolojik sanayi dalında büyümedir.
Artan üretim maliyetleri sanayi üretimine ve ihracat hacmine olumsuz yansımaktadır.
Enflasyonla mücadele kapsamında en önemli tedbir kamu harcamalarının
kısıtlanmasıdır. Müsrif kamu idaresi dizginlenemediği sürece fiyat artışlarını durdurmak
zor görünmektedir. Ekonomi yönetimi tüm sektörlerde mevcut istihdam desteklerini
korumalı ve kayıt dışı ekonominin belini kırmalıdır.
Bu kadar yüksek fiyatlara rağmen tüketimin artmasının ana nedenlerinden birisi kayıt
dışı ekonomidir. Bunu yaratan aktörlerin elinde büyük miktarda para bulunmaktadır.
Kayıt dışı ekonomiyi değerlendirirken esas mücadele edilmesi gereken konunun suç
ekonomisinden elde edilen paranın yani kara paranın tespitinin olduğu temel anlayış
olmalıdır.
Enflasyonla mücadele şakaya gelmez. Mücadele ediyor gibi görünmek telafisi olanaksız
sonuçlar doğurabilir. “Enflasyon tüm kötülüklerin anasıdır” tespitini yaptıktan sonra
savurganlığa devam ederek kamu harcamalarında sınır tanımamak olmaz.
Ekonomi yönetiminin politikalarına en çok destek veren reel sektörün “enflasyon
beklentisi gerçekçi değil” açıklamasına kızmak yerine, hatayı nerede yaptıklarına
yoğunlaşması rasyonel olacaktır. İktidarın tüm unsurlarıyla enflasyonla mücadeleye
katılmaması başarıyı engelleyecektir. Ekonomi sadece vergi toplayarak ya da borç
olarak para harcamak değildir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.