Başımıza gelen toplumsal olayları derinlemesine analiz edecek, düşünce ortaya koyacak ve çare yolları arayacak ehil, bilge, saygın ve inançlı bir "bilge adamlar heyetine" ihtiyacımız var. Eğer böyle bir grup böyle bir çalışma yoksa hemen oluşturulmalı, varsa da ortaya çıkmalı! Ahmed'in, Mehmed'in, Fatma'nın ve Zeynep'in düşünceleri elbette muhteremdir. Ancak bu kimseler diledikleri kadar boğaz patlatsınlar, diledikleri kadar sosyal medyada yazılar yazsınlar toplumda söz sahibi olan "bilge adamlar heyeti" kadar etkili olamayacaklardır. Peygamberimizin "Şüphesiz, ben sorumluyum; siz de sorumlusunuz" hadisine binaen eliyle, diliyle, kalemiyle, gücüyle hatta ve hatta gölgesiyle dahi bir şeyler yapabilecek durumda olan herkes, toplumsal olaylarda sorumludurlar. Fakat yukarıda bahsi geçen "bilge adamlar heyeti", bu sorumluların en başında gelen kimselerdir. Başka bir deyişle, eğer sıralamaya koyacak olursak bu sınıf, kuşkusuz sıralamanın en başında gelen sınıftır.  O halde bu zümreye bir şeyler hatırlatmak lazım. Bir şeyler söylemek lazım. Baskı uygulamak ve onları harekete geçirmek lazım. Allah aşkına üzerinize serpilmiş rehavet toprağından bir silkinin, bir kurtulun! Yaslandığınız koltuklarınızdan bir kalkın, bir doğrulun! Feleğin tokadını yemiş, çarkı çökmüş, beli bükülmüş ve ayağa kalkamaz durumda olan gençliği kendi başına bırakarak duyarsızlıklarınıza bir yenisini daha eklemeyin! İmam Ali Nehcü'l-Belaga'da şöyle buyurur: Kulları ve beldeleri hakkında Allah'tan korkun! Sizler, karış karış topraklardan ve dört ayaklı hayvanlardan dahi sorguya çekileceksiniz!..  Acaba tarlaların ve koyunların hesabını soracak olan Allah, birlikte yaşadığımız bu insanlardan, yani toplumumuzdan, yani mahallemizden bizi sorguya çekmeyecek mi?  Bu konuda en fazla sorumluluk sahibi kim veya kimler olacak? Toplumun küçük bireyi olan aile hakkında bakınız İmam Ali ne buyuruyor: Her erkek, elinin altındaki herkesten ve ailesinden sorguya çekilecek!  Aile içi durumları konusunda dedeyi, babayı veya büyük ağabeyiyi sorguya çekecek olan Allah, toplumsal meselelerde söz sahibi durumunda olan kimseleri sorguya çekmeyecek de kimi çekecek? Bizim sorumluluğumuz sadece bunlarla da sınırlı değil. Duyarlılık açısından bir de İmam Sadık'ın  buyruğunu gözden geçirelim: Şöyle buyurur İmam "Kulak duyduğundan sorguya çekilecek, göz gördüğünden sorguya çekilecek ve kalp neye gönül bağlamışsa ondan sorguya çekilecek!"  Yeni kan donduran vahşetler  yaşanmadan gelin Aklı selim ile düşünüp yol alalım.. Evlerimize, işyerlerimize sokağımıza , okullarımıza kalplerimize  merhameti yerleştirerek... Devam Edecek..