Ne yazık ki tepeden tırnağa, baştan ayağa bir üslup sorunumuz var. A dan Z ye hemen hemen herkeste bu sorunumuz maalesef mevcut halde. Ayrıca yapılmaması gereken şeyleri yapıyor, söylenmemesi gereken şeyleri söylüyoruz. Karşılaştığımız olaylarda tahammül anlayış diye bir ahlaka bir üsluba sahip değiliz.Çabuk öfkeleniyor, aynı öfkeyle insaftan ve adaletten anlayıştan hemen uzaklaşıyor kırıyoruz kırılıyoruz.İnsanlar pozisyonlarını ve özellikle karşıdaki muhatabını daima göz önünde bulundurmalıdırlar. Yaptıkları yanlışlıkların yanlış üsluplarının neticesini ve nelere mal olabileceğini düşünmelidirler.
Bir baba yanlış yaparsa ailesini etkiler.
Bir eğitimci yanlış yaparsa öğrencilerini etkiler.
Bir Vali yanlış yaparsa şehir halkını etkiler.
* * *
Bazen susmak en güzel yoldur. Susmak ve sabırla anlayışla öfkeden kaçmak...
Bizim bir öğretmenimiz vardı. Sınıf arkadaşlarımızla onu bazen çok kızdırırdık. Henüz çocuktuk, yaramazdık, anlamıyorduk. Hatırlıyorum; bir gün onu öylesine soru yağmuruna tuttuk ki zil çalıncaya kadar masasından kalkamadı. Her sorduğumuz soru ders dışı ve alakasızdı. Ama o hiçbirini boş geçirmiyor, sabırla cevap veriyordu. Biz iyiden iyiye yaramazlık yapıp sorularımızı artırınca en sonunda bize şöyle dedi:-Çocuklar, ben 52 yaşındayım ve hâlâ bazı sorularınızı anlayamıyorum. İnşallah biraz daha büyürsem sanırım daha güzel anlayacağım. O yüzden bazı sorularınızı daha sonraya saklayın!..
Bir mahallede sabrı, ile tanınan orta yaşlı bir bilge biri vardı. Bazı gençler, bir gün kendi tabirleriyle bu bilge adamı kafaya almaya karar vermişlerdi. Bir grup genç, hepsi de sahipsiz... Sahipsiz derken, anne babaları var, ama lgilenmiyorlar. Gece yarısı saat 2'de evde olmayan çocuklarının nerede, ne yaptığını takip etmiyor, oralı bile olmuyorlar. Sorgulama kültürleri yok!..Bu gençler gece yarısı saat 2'de zavallı bilge adamın zilini çalıyorlar... Bu saatte herkes meraklı olur. "Acaba önemli bir olay mı oldu?" diye endişe eder.Zavallı adam da telaşla kapıya koşuyor. Karşısında üç-beş genci görünce şaşırıyor. Ama hiçbir rahatsızlık belirtisi göstermeden, gayet yumuşak bir edayla: -Hayrola gençler, bir durum mu var? diye soruyor.Gençlerden yaşça daha büyük olanı öne atılıyor:-Hayır, amca, diyor; gece vakti kapınızı çalmak zorunda kaldığımız için üzgünüz. Ama çok önemli bir konu var. Arkadaşlarla aramızda bir ihtilaf çıktı.Bunu çözse çözse hocamız çözer diye düşündük. O yüzden hemen size geldik! Bile adam, sanki günün herhangi bir saatinde gençleri dinliyormuşçasına güler yüzle tekrar soruyor: -Hiç sorun değil, eğer yardımcı olabilirsem ne mutlu bana.Gençler hemen konuya giriyorlar. Aynı genç tekrar soruyor:-Amca, konumuz dışkı!..
Hemen öteden, bir grup gencin kahkaha sesleri yükseliyor. Soruyu soranlar da gülüyorlar. Ama bilge adam,metanetini bozmadan araya giriyor.
-Peki, dışkının neyini merak ediyorsunuz?Genç, cevap alınca bu kez biraz sıkılarak sorusuna devam ediyor:-Hocam... Şey... Arkadaşlarla aramızda tartıştık da... Acaba dışkının tadı nedir? Yine kahkaha sesleri yükseliyor... Hepsi adamın sinirlenip kapıyı kapatacağını veya eline sopa alıp peşlerine düşeceğini ve bu yüzden doyunca eğleneceklerini düşünürken hoca gülümseyerek cevap veriyor:-Aslına bakarsanız dışkının üç aşamalı tadı vardır. Önce tatlıdır, sonra ekşir, sonra da acımtırak olur!Herkes bu cevaba şaşırmıştır. Ama genç, çok kurnaz ve de seviyesizdir. Biraz da arkadaşlarını güldürmek için:-Amca, diyor; sanırım siz daha önce tadına bakmışsınız! Bunu nereden biliyorsunuz?Adam, yine kahkaha sesleri arasında cevap veriyor: -Hayır evladım, dışkı yenmez; ama ben onun ne tattığını hayvanların hallerinden anladım. Önce üzerine sinek konar, sonra sivrisinek, sonra da kurtçuklar... Buradan yola çıkarak ne tattığını anlamak mümkün.Gençler bilge adamdan biraz bilimsel, biraz gözlemsel,biraz ilginç ve biraz mantıklı bir açıklama duyunca gülmek yerine bu kez kulak asmayı tercih ediyorlar. Sonunda da "Teşekkür ederiz amca, kusura bakmayın, rahatsız ettik" deyip oradan ayrılıyorlar.Sabır ,anlayış, dinlemek, tahammül ve güzel bir üslup ne de güzel ilaçtır.Dilerseniz üslubunuzla pozitif enerjiniz ile en sert kaleleri fethedebilirsiniz, yeter ki sabır ve tahammül güzel üslup yaşamınızın bir parçası olsun.