DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
Köşe Yazarı
DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
 

KIBRIS BARIŞ HAREKATI YIL DÖNÜMÜ

Bu yıl da 20 Temmuz günü Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51 inci yılını tören ve anmalarla kutladık. Aradan geçen bunca zamana rağmen her iki tarafı da mutlu edecek kesin bir sonuç elde edememenin burukluğunu yaşıyoruz. Kıbrıs Rum toplumunun kendi iç yapısındaki anlaşmazlıklar neticesinde ortaya çıkan darbe ortamı,Türkiye'yi garantör devlet olmanın verdiği uluslararası yasal dayanakla, ülkenin stratejik öncelikleri ve Kıbrıs Türk halkının güvenliği endişesiyle Kıbrıs'a askerî çıkarma yapmayı kaçınılmaz kılmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı; Rumların baskı, zulüm ve katliamlarına maruz kalan Kıbrıs Türklerini içinde bulundukları zor durumdan kurtarmak ve adaya barış ve huzur getirmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından gerçekleştirildi.     Adada tek bir yönetimi öngören Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan ile Kıbrıs'taki Türk ve Rum toplumları arasında 1959'da imzalanan Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla kuruldu. Anlaşmada imzası bulunan bu 3 ülke Kıbrıs Cumhuriyeti'nin garantörü oldu. Uluslararası antlaşmalar uyarınca 1960'da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasında Kıbrıs Türklerine ve Rumlara eşit siyasi hak ve statü verildi. Cumhuriyetin kurulmasının ardından Kıbrıs Rum tarafı, Türkleri devlet kurumlarından uzaklaştırma, Türklerin adadaki varlıklarını bitirme ve Yunanistan ile birleşmeye (Enosis) giden yolu açmaya yönelik girişimlerde bulunmaya devam etti. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rumların tek taraflı girişimleriyle anayasayı feshetmelerinden sonra 1963'te fiilen son buldu. Enosis hedeflerini gerçekleştirmek için silahlanan Rumlar, Yunanistan'ın da desteğiyle 1963-1974 yılları arasındaki 11 yıllık süreçte Kıbrıslı Türklere uyguladıkları baskı, zulüm ve ambargoyu ara vermeden sürdürdü.    Kıbrıs Türkleri İçin 1963-1974 Yılları Kan, Gözyaşı ve Göçten İbarettir. Kıbrıs'ta 1960-1963 yıllarında Kıbrıs Cumhuriyeti hukuken var olsa da hiçbir kangren olan soruna çözüm olmadı ve adadaki sıkıntılar devam etti. Rumlar en başından beri, Türk ve Rum ortaklığında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'ne sadık kalmadı, kurulan düzeni Enosis (Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması) için bir basamak olarak gördü. Takip eden süreçte Rumların Enosis (Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması) emelleri doğrultusunda; Türkler, baskı ve silah zoruyla cumhuriyetten dışlandı. Rumlar, adadaki Türkleri, Enosis’in önünde büyük bir engel olarak görüyordu. Bu hedef doğrultusunda 21 Aralık 1963'te; adını 9. yüzyıldaki bir Yunan destanından alan ve bütün Kıbrıs Türklerini topyekûn ortadan kaldırarak Kıbrıs’ı bir Yunan adası hâline getirmeyi hedefleyen Akritas Planı, Rum çeteleri tarafından uygulanmaya başlandı. İlk olarak; Lefkoşa'nın Tahtakale semtinde 20 Aralık 1963 gecesi otomobillerine açılan ateş sonucu Kıbrıs Türkü Zeki Halil ve Cemaliye Emirali hayatını kaybetti. Rumların başlattıkları ilk saldırılarda sadece Lefkoşa'da 92 Türk can verdi, 146 kişi ise yaralandı. Rum terör örgütü EOKA mensubu militanlar ilk büyük katliamı, 23 Aralık 1963'te Lefkoşa'nın Ayvasıl köyünde yaşayan Kıbrıs Türklerine karşı düzenledi. Bu köyde esir alınan 21 Kıbrıs Türkü, elleri bağlandıktan sonra acımasızca katledildi ve toplu mezarlara gömüldü. Rum çeteleri, bir yandan 24 Aralık 1963'te Lefkoşa'nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına devam ederken, diğer yandan da Kıbrıs'taki Türk Alayı'nda doktor olarak görev yapan Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi Mürüvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan’ı evlerinin banyo küvetinde vahşice katletti. Bu olay tarihe "Kumsal Katliamı" ya da "Banyo Katliamı" olarak geçerken, baskının yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açıldı.  Olaylarda Rumların saldırısına uğrayan 103 Türk köyü boşaltılırken, Kıbrıs'ta 1963'te başlayıp 1964'te de devam eden olaylarda 364 Türk şehit oldu. 6 Ağustos 1964 ise EOKA lideri Yeoryos Grivas komutasındaki Rumlar; üniversite öğrencileri ile Erenköylü mücahitlerin savunduğu Erenköy'e saldırı başlattı.    Yüzbaşı Cengiz Topel’in Şehit Edilmesi: Erenköy'ü korumak için gizlice bölgeye gelen öğrenci, veteriner ve öğretmenden oluşan 500'e yakın Türk mücahidi, Kıbrıs Türk halkıyla birlikte omuz omuza savaştı. Rumların düzenledikleri ağır saldırılar Erenköy'deki direnişi kıramadı. Türk Hava Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği uyarı uçuşları Rumların Erenköy çevresindeki kuşatmasını sona erdiren nihai hamle oldu. Bu uyarı uçuşları sırasında Yüzbaşı Cengiz Topel'in kullandığı F100F jeti, yerden isabet alarak düşürüldü.  Paraşütle atlayarak kurtulmayı başaran Topel, indiği Rum köyü yakınlarında esir alındı. Rumlar tarafından işkenceyle öldürülen Yüzbaşı Topel, cumhuriyet döneminin ilk hava harp şehidi unvanını almış oldu. Türk Hava Kuvvetleri'nin devreye girmesinden sonra Türkleri hedef alan saldırılar azaldı ancak Türkler bulundukları bölgelerden tecrit edildi ve her türlü haklarından mahrum bırakılarak yok edilmeye çalışıldı. Bu baskı ve asimilasyon süreci 15 Kasım 1967 tarihine kadar devam etti. 15 Kasım 1967 tarihinde Grivas komutasındaki Rum ve Yunan birlikleri Geçitkale'ye saldırdı ve 20'den fazla Türk katledildi. Türkleri silahla yok edemeyeceğini anlayan Kıbrıs Ortodoks Kilisesi başpiskoposu ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Makarios, 1967-1974 döneminde Türklere ekonomik ve sosyal yaptırım uygulayarak ve Türkleri göçe zorlayarak asimilasyon politikasını uygulamaya başladı. Kıbrıs'ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezar ve göç demekti. Kıbrıs Türkleri 11 yıl süren bu sancılı dönemde adanın yüzde 3'lük bir kısmına hapsedildi. Kıbrıslı Rumların anayasayı feshetmesinin ardından 1963'te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin fiilen son bulmasıyla beraber Kıbrıs Türkleri devlet yönetiminden uzaklaştırıldı ve sürecin devamında Rumlar içerisinde fikir ayrılıkları başladı. EOKA mensupları arasındaki fikir ayrılıkları, Türkiye'nin adaya müdahalesinden çekinen ve Kıbrıs Türklerini ekonomik açıdan bitirmeyi planlayan Makarios ve daha çabuk somut netice almak isteyen eski cuntacılardan oluşan EOKA-B mensuplarının karşı karşıya gelmesine sebep olacaktı. Yunan cuntasının desteğini arkasına alan EOKA lideri Nikos Sampson 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak amacıyla başlatılan Enosis hareketinin önderlerinden Makarios'a karşı darbe yaptı ve iktidarı ele geçirdi. 15 Temmuz 1974’de yaşanan darbe sonrası, Türkiye süreci yakından izlemeye başlamıştı. Dozu gittikçe artan insanlık dışı katliamlar karşısında askeri harekâta karar verildi.   Türkiye’den Harekât Öncesi Diplomasi Denemeleri: Türkiye, darbe sonrası 1960 Garanti Antlaşması gereği ilk aşamada diplomatik girişimleri önceledi. Bu aşamada 17-18 Temmuz 1974'te Türkiye ile İngiltere arasında darbenin ardından atılabilecek adımlara yönelik Londra'da görüşmeler de yapıldı. İstişare sürecine garantör devlet olarak Yunanistan da dâhil edilmek istendi ancak Yunanistan'daki cunta yönetimi görüşmelere katılmadı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan arasında yapılan görüşmelerde Ada’daki krize ilişkin İngiltere’ye ortak müdahale teklifinde bulunuldu. Dönemin Başbakanı Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, İngiltere'den olumsuz yanıt gelmesinin ardından, garantörlük hakkını kullanarak ve adadaki Türklerin varlığının tehdit altında olduğunu da dikkate alarak 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başlaması kararını aldı. Kıbrıs Barış Harekatı, uluslararası alanda karmaşık tepkilere yol açtı. Birleşmiş Milletler ve çeşitli ülkeler, harekatın ardından Kıbrıs'ta barış görüşmeleri başlattı. Türkiye'nin askeri müdahalesi, Yunanistan ile ilişkilerde uzun süreli bir gerginlik yarattı ve iki NATO üyesi ülke arasında diplomatik krizlere neden oldu. 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı sonucunda Türk toplumunun hakları ve güvenliği teminat altına alınmış ve adaya bir süre barış ve huzur hâkim olmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varoluş mücadelesinde büyük emekleri olan; Kıbrıs Türk Halkının önderi Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirerek bu günün Barış ve Özgürlük Bayramı olarak kutlanmasını sağlayan, Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerine ve başta Cengiz Topel olmak üzere Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile KKTC Güvenlik Güçlerine bir kez daha şükranlarımızı sunuyor ve bu kutlu mücadelede hayatını kaybeden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Ekleme Tarihi: 21 Temmuz 2025 -Pazartesi

KIBRIS BARIŞ HAREKATI YIL DÖNÜMÜ

Bu yıl da 20 Temmuz günü Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51 inci yılını tören ve anmalarla
kutladık. Aradan geçen bunca zamana rağmen her iki tarafı da mutlu edecek kesin bir
sonuç elde edememenin burukluğunu yaşıyoruz.
Kıbrıs Rum toplumunun kendi iç yapısındaki anlaşmazlıklar neticesinde ortaya çıkan
darbe ortamı,Türkiye'yi garantör devlet olmanın verdiği uluslararası yasal dayanakla,
ülkenin stratejik öncelikleri ve Kıbrıs Türk halkının güvenliği endişesiyle Kıbrıs'a askerî
çıkarma yapmayı kaçınılmaz kılmıştır.
Kıbrıs Barış Harekâtı; Rumların baskı, zulüm ve katliamlarına maruz kalan Kıbrıs
Türklerini içinde bulundukları zor durumdan kurtarmak ve adaya barış ve huzur getirmek
amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından gerçekleştirildi.
   
Adada tek bir yönetimi öngören Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan ile
Kıbrıs'taki Türk ve Rum toplumları arasında 1959'da imzalanan Zürih ve Londra
Anlaşmalarıyla kuruldu. Anlaşmada imzası bulunan bu 3 ülke Kıbrıs Cumhuriyeti'nin
garantörü oldu. Uluslararası antlaşmalar uyarınca 1960'da kurulan Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin anayasasında Kıbrıs Türklerine ve Rumlara eşit siyasi hak ve statü
verildi.
Cumhuriyetin kurulmasının ardından Kıbrıs Rum tarafı, Türkleri devlet kurumlarından
uzaklaştırma, Türklerin adadaki varlıklarını bitirme ve Yunanistan ile birleşmeye
(Enosis) giden yolu açmaya yönelik girişimlerde bulunmaya devam etti. Kıbrıs
Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rumların tek taraflı girişimleriyle anayasayı feshetmelerinden
sonra 1963'te fiilen son buldu.
Enosis hedeflerini gerçekleştirmek için silahlanan Rumlar, Yunanistan'ın da desteğiyle
1963-1974 yılları arasındaki 11 yıllık süreçte Kıbrıslı Türklere uyguladıkları baskı, zulüm
ve ambargoyu ara vermeden sürdürdü. 
 
Kıbrıs Türkleri İçin 1963-1974 Yılları Kan, Gözyaşı ve Göçten İbarettir.
Kıbrıs'ta 1960-1963 yıllarında Kıbrıs Cumhuriyeti hukuken var olsa da hiçbir kangren
olan soruna çözüm olmadı ve adadaki sıkıntılar devam etti. Rumlar en başından beri,
Türk ve Rum ortaklığında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'ne sadık kalmadı, kurulan düzeni
Enosis (Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması) için bir basamak olarak gördü.
Takip eden süreçte Rumların Enosis (Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması) emelleri
doğrultusunda; Türkler, baskı ve silah zoruyla cumhuriyetten dışlandı. Rumlar, adadaki
Türkleri, Enosis’in önünde büyük bir engel olarak görüyordu.

Bu hedef doğrultusunda 21 Aralık 1963'te; adını 9. yüzyıldaki bir Yunan destanından
alan ve bütün Kıbrıs Türklerini topyekûn ortadan kaldırarak Kıbrıs’ı bir Yunan adası
hâline getirmeyi hedefleyen Akritas Planı, Rum çeteleri tarafından uygulanmaya
başlandı.
İlk olarak; Lefkoşa'nın Tahtakale semtinde 20 Aralık 1963 gecesi otomobillerine açılan
ateş sonucu Kıbrıs Türkü Zeki Halil ve Cemaliye Emirali hayatını kaybetti. Rumların
başlattıkları ilk saldırılarda sadece Lefkoşa'da 92 Türk can verdi, 146 kişi ise yaralandı.
Rum terör örgütü EOKA mensubu militanlar ilk büyük katliamı, 23 Aralık 1963'te
Lefkoşa'nın Ayvasıl köyünde yaşayan Kıbrıs Türklerine karşı düzenledi. Bu köyde esir
alınan 21 Kıbrıs Türkü, elleri bağlandıktan sonra acımasızca katledildi ve toplu
mezarlara gömüldü.
Rum çeteleri, bir yandan 24 Aralık 1963'te Lefkoşa'nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına
devam ederken, diğer yandan da Kıbrıs'taki Türk Alayı'nda doktor olarak görev yapan
Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi Mürüvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan’ı evlerinin
banyo küvetinde vahşice katletti.
Bu olay tarihe "Kumsal Katliamı" ya da "Banyo Katliamı" olarak geçerken, baskının
yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açıldı. 
Olaylarda Rumların saldırısına uğrayan 103 Türk köyü boşaltılırken, Kıbrıs'ta 1963'te
başlayıp 1964'te de devam eden olaylarda 364 Türk şehit oldu.
6 Ağustos 1964 ise EOKA lideri Yeoryos Grivas komutasındaki Rumlar; üniversite
öğrencileri ile Erenköylü mücahitlerin savunduğu Erenköy'e saldırı başlattı. 
 
Yüzbaşı Cengiz Topel’in Şehit Edilmesi:
Erenköy'ü korumak için gizlice bölgeye gelen öğrenci, veteriner ve öğretmenden oluşan
500'e yakın Türk mücahidi, Kıbrıs Türk halkıyla birlikte omuz omuza savaştı. Rumların
düzenledikleri ağır saldırılar Erenköy'deki direnişi kıramadı.
Türk Hava Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği uyarı uçuşları Rumların Erenköy çevresindeki
kuşatmasını sona erdiren nihai hamle oldu.
Bu uyarı uçuşları sırasında Yüzbaşı Cengiz Topel'in kullandığı F100F jeti, yerden isabet
alarak düşürüldü. 
Paraşütle atlayarak kurtulmayı başaran Topel, indiği Rum köyü yakınlarında esir alındı.
Rumlar tarafından işkenceyle öldürülen Yüzbaşı Topel, cumhuriyet döneminin ilk hava
harp şehidi unvanını almış oldu.
Türk Hava Kuvvetleri'nin devreye girmesinden sonra Türkleri hedef alan saldırılar azaldı
ancak Türkler bulundukları bölgelerden tecrit edildi ve her türlü haklarından mahrum
bırakılarak yok edilmeye çalışıldı.
Bu baskı ve asimilasyon süreci 15 Kasım 1967 tarihine kadar devam etti. 15 Kasım
1967 tarihinde Grivas komutasındaki Rum ve Yunan birlikleri Geçitkale'ye saldırdı ve
20'den fazla Türk katledildi.

Türkleri silahla yok edemeyeceğini anlayan Kıbrıs Ortodoks Kilisesi başpiskoposu ve
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Makarios, 1967-1974 döneminde Türklere
ekonomik ve sosyal yaptırım uygulayarak ve Türkleri göçe zorlayarak asimilasyon
politikasını uygulamaya başladı.
Kıbrıs'ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezar ve
göç demekti. Kıbrıs Türkleri 11 yıl süren bu sancılı dönemde adanın yüzde 3'lük bir
kısmına hapsedildi.
Kıbrıslı Rumların anayasayı feshetmesinin ardından 1963'te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin fiilen
son bulmasıyla beraber Kıbrıs Türkleri devlet yönetiminden uzaklaştırıldı ve sürecin
devamında Rumlar içerisinde fikir ayrılıkları başladı.
EOKA mensupları arasındaki fikir ayrılıkları, Türkiye'nin adaya müdahalesinden çekinen
ve Kıbrıs Türklerini ekonomik açıdan bitirmeyi planlayan Makarios ve daha çabuk somut
netice almak isteyen eski cuntacılardan oluşan EOKA-B mensuplarının karşı karşıya
gelmesine sebep olacaktı.
Yunan cuntasının desteğini arkasına alan EOKA lideri Nikos Sampson 15 Temmuz
1974'te Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak amacıyla başlatılan Enosis hareketinin
önderlerinden Makarios'a karşı darbe yaptı ve iktidarı ele geçirdi.
15 Temmuz 1974’de yaşanan darbe sonrası, Türkiye süreci yakından izlemeye
başlamıştı. Dozu gittikçe artan insanlık dışı katliamlar karşısında askeri harekâta karar
verildi.
 
Türkiye’den Harekât Öncesi Diplomasi Denemeleri:
Türkiye, darbe sonrası 1960 Garanti Antlaşması gereği ilk aşamada diplomatik
girişimleri önceledi. Bu aşamada 17-18 Temmuz 1974'te Türkiye ile İngiltere arasında
darbenin ardından atılabilecek adımlara yönelik Londra'da görüşmeler de yapıldı.
İstişare sürecine garantör devlet olarak Yunanistan da dâhil edilmek istendi ancak
Yunanistan'daki cunta yönetimi görüşmelere katılmadı.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile İngiltere Dışişleri Bakanı James
Callaghan arasında yapılan görüşmelerde Ada’daki krize ilişkin İngiltere’ye ortak
müdahale teklifinde bulunuldu.
Dönemin Başbakanı Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, İngiltere'den
olumsuz yanıt gelmesinin ardından, garantörlük hakkını kullanarak ve adadaki Türklerin
varlığının tehdit altında olduğunu da dikkate alarak 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış
Harekâtı’nın başlaması kararını aldı.
Kıbrıs Barış Harekatı, uluslararası alanda karmaşık tepkilere yol açtı. Birleşmiş Milletler
ve çeşitli ülkeler, harekatın ardından Kıbrıs'ta barış görüşmeleri başlattı. Türkiye'nin
askeri müdahalesi, Yunanistan ile ilişkilerde uzun süreli bir gerginlik yarattı ve iki NATO
üyesi ülke arasında diplomatik krizlere neden oldu.
20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı
sonucunda Türk toplumunun hakları ve güvenliği teminat altına alınmış ve adaya bir
süre barış ve huzur hâkim olmuştur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varoluş mücadelesinde büyük emekleri olan; Kıbrıs
Türk Halkının önderi Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, Kıbrıs
Barış Harekatını gerçekleştirerek bu günün Barış ve Özgürlük Bayramı olarak
kutlanmasını sağlayan, Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerine ve başta Cengiz Topel olmak
üzere Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile KKTC Güvenlik Güçlerine bir kez
daha şükranlarımızı sunuyor ve bu kutlu mücadelede hayatını kaybeden şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anıyoruz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.