Erkeklerin reklamı olsa ‘kek’ ile bağdaştırırdım. Bu ne demek! Kadınların ‘Süpürgesiz Cadı’ rolü olduğu sürece; nihayetinde siz erkeklerin ‘kek’ olma çaresizliğinizdir. Konuya sosyal açıdan baktığımızda, Türkiye’de kız ve erkek çocuklarının farklı yetiştirilmiş olması sonucunu görmekteyiz. Kız çocukları, herşeyi gizli yapmaya, gizem programı yüklenmiş gibi davranmaya meyilli iken erkek çocukların ise herşeyini ortada, saklamadan yaşamaya yönlendirilmiş olmalarıdır. Kadınlar ‘ne fırtınalar atlatır’ ama ‘anlayamazsınız.’ Çünkü Program sürümü çok iyidir. Erkeklerin Fırtınası ise bütün mahsulü yok eder. Efsanelere konu olmuş, nice savaşların başlama nedeni, kardeşi birbirine düşüren biz kadınlar; elma ısırığıyla uzun bir serüven başlatmışızdır. Kadının peşinde savaşçı, kek kalmayı kabul eden, elmacıktan ibaret olan siz erkekler; kaburga kemiğinizi kadınla paylaşmasıyla başlayan uzun bir serüven başlangıcıdır sizinkisi… Artık bu ikili, tartışılmamalı!
Mağara döneminden günümüze devam etmekte olan, eve yemek getirmekle mükellef yani günümüzdeki gelir sağlayan reis(erkek) ; bu yuvanın tasarruf ve yatırımını yapmakla görevli reisi cumhuriye (kadın)…(Teknoloji alanında çalışanların sadece 10’u kadındır). ‘Erkek ve Kadın’ ikilinin hayata yazılmışlığının özeti; fizik, biyoloji, kimya, duygu gibi birçok konuda ve görüntümüzde de yaradılışımızın farklı olduğudur. Bizler bütünleşince var olma nedenimizi anlarız. Varolma dediğimde aklıma ilk gelen ‘Varoluşçu Akımın savunucusu Simone de Beauvoir’dir. Bireyselliğin ön plana çıktığı ve insan varlığının tüm yönleriyle inceleyerek, özgürlüğü Etik bir anlam olarak insanın davranışlarını haklı çıkarabilecek tek hedef olarak görmüştür.
Günümüz dünyasında acı bir gerçek vardır. Erkekler penceresinden Taliban Yönetimi karar alıyor; Nedeni? Binlerce kadının üç ay önce üniversite sınavlarına girmesinden sonra kadınların üniversite okumaktan pencerelerinden men etmiştir. Neden kadından korkuyorsunuz? Akıllı bireyler yetiştirecekleri için mi? Irakta bulunduğum dönemde kadına değer vermeleri beni çok şaşırtmıştı. Nedenini sorduğumda; savaş döneminde kadınlar, erkeklerin yokluğunu aratmayarak ev, çocuk ve iş hayatlarında başarılı olduklarını söylemişlerdi. Jeopolitik konumumuzdan dolayı halkın çoğu Türkçe bilmekteydi. Kadınların çoğu araba kullanmaktaydı. Savaş hayatlarını çok etkilemişti...Libya’da bulunduğum dönemde ise; kadını değersizleştirerek araba kullanmamalarına ‘izin vermediklerini’ ve söz haklarının verilmediklerine tanık oldum. Erkek egemen toplumda izin vermemek’ cümlesi ; kadının değersizliği ve köleleştirilmesinin tam karşılığıdır. Bu cümle bana John Stuart Mill’in ‘Kadınların Köleleştirilmesi’ kitabıyla ‘bir cinsiyetin diğerine olan bağımlılığı’ üzerine, eşi Harriet Taylor Mill ile birlikte geliştirdiği düşüncelerini anımsatır.
Türkiye’de kadınlara yönelik önemli gelişmelere de tanık olmaktayız. Mesela CHP İstanbul milletvekili Mahmut TANAL,kadın işçi ve memurlara regl izni verilmesi amacıyla kanun teklifi hazırlayarak TBMM Başkanlığı’na sunmuştur. Adana’da ise kadınların ekonomiye katkıları için düzenlenen alışveriş pazarları gelişmeler arasındadır. Geçtiğimiz haftalarda @ papernparty düzenlediği Adana Atlı Spor Kulübünde gerçekleşen yeni yıl pazarı müzik, eğlence, etkinliklerle kadınların bir arada keyifli bir gün geçirmelerini sağlamıştır. Yeni Yıl Pazarı etkinliğinde Adana da mağazaları bulunan markaların stantlarında ürünler sergilenmiştir. Yeni Yıl Pazarında ağaç süsü, sıcak şarap,sushi atölyeleri, gıngerbread house ve cookıe workshop başlıca etkinlikleri bulunmaktaydı. Kadınlar yıllandıkça güzelleşen şarap gibidir cümleleriyle @winwdinig_tr düzenlediği Sıcak Şarap Atölyesine keyifli saatler geçirmemize vesile olan herkese teşekkür ediyorum.