“Kimsesizlerin kimsesi” Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101. yıldönümünü şanla, şerefle, ama biraz da içimiz ‘buruk’ bir şekilde kutluyoruz. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün askeri dehası sonucu zaferle çıktığımız Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti, sadece bir yönetim şekli ile değil, yaşam biçimiyle de bir ulusun yeniden doğmasına yol açtı ve kısa süre zarfında, içselleştirildi.
Bir asır öncesinden, bu topraklarda kefensiz yatan şehitlerimizin kanlarıyla, canlarıyla bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ne kurulduğu ilk günden itibaren karşı duranlar oldu, yerle yeksan etmek isteyenler çıktı. Kimi ayaklanmalar, isyan girişimlerine tanıklık etti, genç Türkiye Cumhuriyeti.
Kimi zaman, içerdeki yerli işbirlikçilerini de kullanan dış güçler devreye girdi. Silahla elde edemediklerini, ekonomik güçleriyle sağlamaya çalıştılar.
Hepsi bertaraf edildi…
Bugün de benzer senaryolar oynanıyor, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde. Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk 4 maddesi tartışmaya açılıyor.
Unutulmamalıdır ki…
Ulusumuz, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni iliklerine kadar benimsemiştir. Büyük Atatürk’ün sağlam temeller üzerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu emeli besleyenler, buna kalkışanlar karşılarında halkımızı göreceklerdir.