Bir şarkının tınısı duygulardan kopup gelen hislere karışınca zaman durur, duygular ise karmakarışık olurdu.
Hangi zamanın, hangi mekânın bir önemi yoktur.
Gördüğüm bir bakıştan daha engin ve dokunduğum ise apayrı bir şeydi.
Duygulardan sıyrılıp ayrılmam gerekiyordu.
Ya geçmişe takılıp gitmek yahut şu anı yaşamaktı.
Karar vermem gerekiyordu.
Gözlerim mor çakmağa bakarken bedenim bağımsız bir şekilde duygularımın rehavetine kapılmış, geçmiş ile şimdiki zamanı harmanlıyordu.
Biliyorum iki zaman arasında kalmak sakıncalı idi.
Ya geri dönüp geçmişe bağımlı kalmak veyahut ebediyete kadar şimdiki zamanı geçmişe bağlamam gerektirdi.
Tozlanmış bir eşya gözümün önündekini görmeyecek kadar etkiler mi?
Yaşanmış bir enkaz serap gibidir.
Gözler bakarken derinlere götürür. Hani güneşin ışıltılı renkleri gözlere düşmeyen renkler gibidir.
Hatırımda olan her şey hatıralarımı canlı tutar. Bazen bir renk bazen de sestir. Korkulara, sevinçlere, hüzünlere götürür durur.
Her şeyin birbiri ile bağlantısı vardır. Gecenin gündüzü gibi. O gece inanılmaz sessiz saatlerdi. Dinmeyen bir yağmur; sokak köpekleri bile yoktu!..