Bazen öyle koşuşturuyoruz ki hayatın içindeki küçücük güzellikleri gözden kaçırıyoruz. Sabah işe giderken otobüste denk geldiğimiz bir çocuğun gülüşü, bakkalın “hayırlı sabahlar” deyişi ya da evin önünde açan bir çiçek… Bunlar aslında günün yükünü hafifleten şeyler.
Ama biz, büyük mutlulukların peşinde koştururken küçük mutlulukları görmezden geliyoruz. Oysa insanı ayakta tutan, işte bu küçücük şeylerdir. Belki de biraz yavaşlamamız, başımızı kaldırıp etrafa bakmamız gerek. Çünkü hayat, sadece yarına yetişmek değil; bugünü fark edebilmek.