İLK VE SON DOKUNUŞ
Bazen hayat, en büyük mutlulukların içinde en derin acıları saklar. Ceyhan'da yaşanan bu hikâye, herkesin yüreğini dağladı. Yıllarca bebek özlemiyle yanıp tutuşan Çiğdem anne, tam 16 yıl sonra bir mucizeyle ikiz bebeklere hamile kaldığını öğrendi. Büyük bir sevinçle bu müjdeyi sevenlerine verdi. Yılların özlemi, hasreti ve umutları, bu iki küçücük canla taçlanacaktı.
Çiğdem anne, bu mucizeye her gün şükrediyor, bebeklerini kucağına alacağı günü hayal ederek yaşıyordu. İkiz yavrularını düşlüyor, onlarla geçireceği günleri planlıyordu. Nihayet, beklenen gün geldi. Doğum için hastaneye yatan Çiğdem anne, büyük bir heyecanla yavrularını bekliyordu.
Doğum gerçekleşti ve Çiğdem anne, mucizesine kavuştu. İkizlerini bir kez gördü, onlara dokundu. Ancak kader, mutluluğu kursağında bıraktı. Doğum sonrası gelişen komplikasyonlar nedeniyle kanaması artan Çiğdem anne, Adana Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi; fakat vücudu artık tepki vermiyordu. Mucize, yerini tarifsiz bir acıya bırakmıştı.
Çiğdem annenin ardından geriye iki küçük yavru ve gözü yaşlı bir aile kaldı. Henüz hayatlarının başında olan bu bebekler, annelerinin şefkatine doyamadan bir başlarına kaldılar. Çiğdem annenin sevdikleri, tarifsiz bir acıyla baş etmeye çalışırken, bir yandan da yavrulara sahip çıkmaya hazırlanıyor.
Çiğdem annenin hikâyesi, hem annelik duygusunun gücünü hem de hayatın ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu hikâye, bizlere her anın kıymetini bilmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
Bu acının yaralarını sarmak için sevdiklerimize daha çok sarılmalı, yardımlaşmalı ve dayanışma içinde olmalıyız. Çiğdem annenin mucizesi, onun geride bıraktığı sevgide ve umutla büyüyecek.