Zaman, insanın en büyük öğretmenidir. Ne kadar kızsak da, ne kadar acele etsek de o kendi hızında ilerler. Yara aldığımızda acının hiç geçmeyeceğini sanırız. Oysa zaman, sabırla işler. Derin yaralar kabuk bağlar, kabuklar düşer, geriye sadece izler kalır.
İşte o izlerdir bizi biz yapan. Çünkü zaman sadece iyileştirmez; aynı zamanda ders verir. Her iz, bize bir şey hatırlatır: Düştüğümüzü, kalktığımızı, yeniden başladığımızı…
Bu yüzden zamana kızmak yerine, onu dinlemek gerekir. Çünkü zaman, aynadır. Bize kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi gösterir. Ve en önemlisi, hiçbir şeyin kalıcı olmadığını fısıldar kulağımıza: “Geçer…”