ÇİLEM ŞENESEN
Köşe Yazarı
ÇİLEM ŞENESEN
 

Doğmamış güneşin açısını yosuna sormak!..

Kuşların göç ettiği yerlerden, binlerce kilometre uzak mesafelerin ayaz'la temasından uzak olması insanın içinden geldiği gibi davranmasına gerekçe değildir. Karasına, denizine, havasına ve toprağına sadık kalması ve her mevsimde türlü türlü davranmasından, oluşan eylemlere maruz kalmayan yalancı Bahar gibidir.  Güneşin doğuş açısı, yağmurun düşme hızı, rüzgarın esiş yönü ne ise insan da tabiatın yani karasına, denizine, havasına ve yaşadığı toprağa hasdır aslında.  Bunu şu şekilde anlatabiliriz:  Hani doğmamış güneşin açısını  Kuzeyde yer alan yosuna sormak, Yağmurdan dökülen taneleri ayaz'a sarmaktır. Kar tanesinin macerası saklıdır  O dağların dorukları, O yükseklerin bakış açısı  Ovalara yayılan atmosferin iklimleri, mevsimlerin önemi saklıdır. Hani o dağların nergisi  Hani ovaların başağı, Yüksekten alçağa yayılan atmosfer  Sıcağında kendini bulan, soğuk havada yaşamasını bilen  Yeşeren ve yaşayan  İnsana Has değildir ya… Her şeyin insanın varlığında olsa da  Çokta büyütmeye ve ilahlaştırmaya da gerek yoktur. Hani her mevsime farklı farklı tende  Her coğrafyada kendine hastır Toprak  İçinde binlerce canın taşıdığı yerde  Atmosferi de tanıyor ve tanıtıyor  İdrak muhakemesi bilinçlidir,  Bunun da farkındadır insanoğlu.  İşine gelme noktası denilince…  Herkesten hızlıdır kıvraklığı,  Gördüğüne kılıf uydurmak,  İşittiğine işine geldiği yerde duyması gibidir.  Ben bu atmosferin içinde varlığımı farklı sunmalıyım ki;  Aklın gücüne karşılık veren canlı olmama rağmen işime geldiği gibi davranıyorum.
Ekleme Tarihi: 26 Şubat 2025 - Çarşamba

Doğmamış güneşin açısını yosuna sormak!..

Kuşların göç ettiği yerlerden, binlerce kilometre uzak mesafelerin ayaz'la temasından uzak olması insanın içinden geldiği gibi davranmasına gerekçe değildir. Karasına, denizine, havasına ve toprağına sadık kalması ve her mevsimde türlü türlü davranmasından, oluşan eylemlere maruz kalmayan yalancı Bahar gibidir. 

Güneşin doğuş açısı, yağmurun düşme hızı, rüzgarın esiş yönü ne ise insan da tabiatın yani karasına, denizine, havasına ve yaşadığı toprağa hasdır aslında. 
Bunu şu şekilde anlatabiliriz: 
Hani doğmamış güneşin açısını 
Kuzeyde yer alan yosuna sormak,
Yağmurdan dökülen taneleri ayaz'a sarmaktır.
Kar tanesinin macerası saklıdır 
O dağların dorukları,
O yükseklerin bakış açısı 
Ovalara yayılan atmosferin iklimleri, mevsimlerin önemi saklıdır.
Hani o dağların nergisi 
Hani ovaların başağı,
Yüksekten alçağa yayılan atmosfer 
Sıcağında kendini bulan, soğuk havada yaşamasını bilen 
Yeşeren ve yaşayan 
İnsana Has değildir ya…
Her şeyin insanın varlığında olsa da 
Çokta büyütmeye ve ilahlaştırmaya da gerek yoktur.
Hani her mevsime farklı farklı tende 
Her coğrafyada kendine hastır Toprak 
İçinde binlerce canın taşıdığı yerde 
Atmosferi de tanıyor ve tanıtıyor 
İdrak muhakemesi bilinçlidir, 
Bunun da farkındadır insanoğlu. 
İşine gelme noktası denilince… 
Herkesten hızlıdır kıvraklığı, 
Gördüğüne kılıf uydurmak, 
İşittiğine işine geldiği yerde duyması gibidir. 
Ben bu atmosferin içinde varlığımı farklı sunmalıyım ki; 
Aklın gücüne karşılık veren canlı olmama rağmen işime geldiği gibi davranıyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.