Varlı: Köklerimiz asırlardır kesilmiş bir vaziyette

19.07.2019 - 14:10, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 3205+ kez okundu.
 

Varlı: Köklerimiz asırlardır kesilmiş bir vaziyette

Şair ve Yazar Cevat Varlı, “Nereden üflenirse öbür tarafa geçen boş bir boşlukta, bir o tarafta bir bu tarafta, bu toplumdan gelecek adına bir eylem ve söylem beklenemez. Zira dümen başkalarının elinde rüzgar başkalarının ağzında” dedi.   Varlı, “Geçmiş nesli kaybettik, bir önceki nesli kaybettiğimiz gibi,  şimdi karşımızda bir nesil var, bunu da kaybettik ama önümüzde bir nesil daha var onu kazanmak zorundayız. Kaybetmek kelimesini orada kullanamayız” dedi.   Varlı, “Biz olması gelen lazım gelen şeyler hakkına fikir beyan etmez, hüküm bina ederiz. Buna mecburuz” dedi. Şair ve Yazar Cevat Varlı,  “Köklerimiz asırlardır kesilmiş bir vaziyette. Nerden üflenirse öbür tarafa geçen boş bir boşlukta, bir o tarafta bir bu tarafta, bu toplumdan gelecek adına bir eylem ve söylem beklenemez. Zira dümen başkalarının elinde rüzgar başkalarının ağzında” dedi. Rüzgari mahlaslı Cevat Varlı, Adana’da Dörtler Kültür ve Sanat Merkezi’niz tiyatro salonunda verdiği  “Kök Kuşağı” konulu konferansında edebiyat, tarih, coğrafya düz eyleminde değişim dalgalarının millet, devlet ve inanç üzerine sohbet yaptı. Varlı, “Biz olması gelen lazım gelen şeyler hakkına fikir beyan etmez, hüküm bina ederiz. Buna mecburuz. Geçmiş nesli kaybettik, bir önceki nesli kaybettiğimiz gibi şimdi karşımızda bir nesil var, bunu da kaybettik ama önümüzde bir nesil daha var onu kazanmak zorundayız. Kaybetmek kelimesini orada kullanamayız. Onun için herkesi bir ortamda herkesi her şey için fikir beyan ettiği ortamda bütün fikirlerin karman çorman olduğu, milletin kafasının bulandığı bir ortamdan artık çıkmak zorundayız. Onun için hüküm bina edeceğiz ki gelecek nesiller bizim kurmuş olduğumuz hüküm çerçevesinde doğru fikirler, doğru karar verebilsinler. Durumu özetlemek için kahin olmaya gerek yoktur. Zira kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gitmemiz lazım geldiğini, kendi verilerimizle öğrenemezsek birileri gelir kafamıza çaka çaka bunu belletir” dedi. Varlı şöyle devam etti: “Zira durduğumuz yeri kendimiz tayin edemezsek, bakacağımız noktayı da kendimiz tayin edemeyiz. Dolayısıyla baktığımız noktada gördüğümüz resmi, objeyi tahlil edipte gelecek kuşaklara doğru bir şekilde izah edip gönderemeyiz. Ne zaman kendi olduğumuz yeri kendimiz tayin edeceğiz o zaman önümüze ne konursa konsun onu görmek mecburiyetinde kalacağız. O gördüğümüz şeyi de doğru bir şekilde tahlil edip gelecek kuşaklarımıza doğru bırakacağız. Zira şu bize bıraktıkları, önümüze gelen şu toplumu, sizi tenzih etmeyeyim, meclisten içeri olsun sözüm, biz de dahil olmak üzere yüzer-gezer bir toplum olduk. Köklerimiz asırlardı kesilmiş bir vaziyette. Nerden üflenirse öbür tarafa geçen boş bir boşlukta bir o tarafta bir bu tarafta, bu toplumdan gelecek beklemez, bu toplumdan gelecek adına bir eylem ve söylem beklenemez. Zira dümen başkalarının elinde rüzgar başkalarının ağzında. Bizim bu hale gelmemizde en büyük etken, matbuattır. Bizim eserlerimiz onların elinde. Onların da eserleri de bizim elimizde bulunduğu müddetçe b iz bu sancıyı çekmek zorundayız.” Devlet büyüklerine seslenen Cevat Varlı,  “S 400’leri alırken oraya bir madde düşseydiniz, Bitlise Meri Şerafettin’in Şerafnamesi’ni bize verin, zira bu bizim öz malımız. Onu bize verdiğiniz zaman biz kendi toplumumuzu daha rahat tanıma, sosyal çıkarımlar yapma şansını elde edebilirdik. Zira Şerefname şuanda sorunlu bulunduğumuz bölgenin tahlilini yapar. Hangi aşiret nereden kalktı nereye geldi, hangi aşiretin geçmişi nedir, geleceği nedir, hatta kim kime kız verdi kim kimle akraba olacak kadar o dönemin sosyal çözümlemelerini yapmış eser. Bu eserin Petersburg’da ne işi var? Bas bas bağırıyoruz, getirin bunu buraya. Bu eser onların eseri değil, biz bağırdıkça onlar tedbir alıyorlar, ilk tedbiri 1896’da aldılar, Farsça olan bu eseri Rusça’ya çevirdiler. Çevirirken tek bir cümlesini değiştiler, bir kavramını değiştiler, bu bize yetti. Ekırat kelimesini çıkarıp oraya Kürtler kelimesini koyuverdiler 1896’da. Sonra bu uluslar arası geçerlilik kazansın diye Rusça’dan Fransızca’ya çevrildi. Daha sonra da bizimkiler merak ettiler bunda yazıyor diyerekten Türkçe’ye çevirdiler. Ama kavram aynı kavram, cümle aynı cümle. Sen bundan sonra gel anlat kim kimdir, kim nerden geldi, uğraş dur bundan sonra. İmam Maturidi’nin el yazması tek nüsha olan Tevhit isimli kitabı Harvard’a hapistir. Büyüklerimizden hep rica ettik bir şey alırken orda Patriot mi ne alacaksınız alırken onu da kenara yazın. Bir şeyler için dosyalar hazırlarken bir dosya da Tevhit kitabı için yazı, isteyin o kitabı. Malum adamı alırken başınıza bela oluyor ama bu kitabı aldığınız zaman geleceğiniz kurtulur” şeklinde konuştu.    

Şair ve Yazar Cevat Varlı, “Nereden üflenirse öbür tarafa geçen boş bir boşlukta, bir o tarafta bir bu tarafta, bu toplumdan gelecek adına bir eylem ve söylem beklenemez. Zira dümen başkalarının elinde rüzgar başkalarının ağzında” dedi.

 

Varlı, “Geçmiş nesli kaybettik, bir önceki nesli kaybettiğimiz gibi,  şimdi karşımızda bir nesil var, bunu da kaybettik ama önümüzde bir nesil daha var onu kazanmak zorundayız. Kaybetmek kelimesini orada kullanamayız” dedi.

 

Varlı, “Biz olması gelen lazım gelen şeyler hakkına fikir beyan etmez, hüküm bina ederiz. Buna mecburuz” dedi.

Şair ve Yazar Cevat Varlı,  “Köklerimiz asırlardır kesilmiş bir vaziyette. Nerden üflenirse öbür tarafa geçen boş bir boşlukta, bir o tarafta bir bu tarafta, bu toplumdan gelecek adına bir eylem ve söylem beklenemez. Zira dümen başkalarının elinde rüzgar başkalarının ağzında” dedi.

Rüzgari mahlaslı Cevat Varlı, Adana’da Dörtler Kültür ve Sanat Merkezi’niz tiyatro salonunda verdiği  “Kök Kuşağı” konulu konferansında edebiyat, tarih, coğrafya düz eyleminde değişim dalgalarının millet, devlet ve inanç üzerine sohbet yaptı. Varlı, “Biz olması gelen lazım gelen şeyler hakkına fikir beyan etmez, hüküm bina ederiz. Buna mecburuz. Geçmiş nesli kaybettik, bir önceki nesli kaybettiğimiz gibi şimdi karşımızda bir nesil var, bunu da kaybettik ama önümüzde bir nesil daha var onu kazanmak zorundayız. Kaybetmek kelimesini orada kullanamayız. Onun için herkesi bir ortamda herkesi her şey için fikir beyan ettiği ortamda bütün fikirlerin karman çorman olduğu, milletin kafasının bulandığı bir ortamdan artık çıkmak zorundayız. Onun için hüküm bina edeceğiz ki gelecek nesiller bizim kurmuş olduğumuz hüküm çerçevesinde doğru fikirler, doğru karar verebilsinler. Durumu özetlemek için kahin olmaya gerek yoktur. Zira kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gitmemiz lazım geldiğini, kendi verilerimizle öğrenemezsek birileri gelir kafamıza çaka çaka bunu belletir” dedi.

Varlı şöyle devam etti:

“Zira durduğumuz yeri kendimiz tayin edemezsek, bakacağımız noktayı da kendimiz tayin edemeyiz. Dolayısıyla baktığımız noktada gördüğümüz resmi, objeyi tahlil edipte gelecek kuşaklara doğru bir şekilde izah edip gönderemeyiz. Ne zaman kendi olduğumuz yeri kendimiz tayin edeceğiz o zaman önümüze ne konursa konsun onu görmek mecburiyetinde kalacağız. O gördüğümüz şeyi de doğru bir şekilde tahlil edip gelecek kuşaklarımıza doğru bırakacağız. Zira şu bize bıraktıkları, önümüze gelen şu toplumu, sizi tenzih etmeyeyim, meclisten içeri olsun sözüm, biz de dahil olmak üzere yüzer-gezer bir toplum olduk. Köklerimiz asırlardı kesilmiş bir vaziyette. Nerden üflenirse öbür tarafa geçen boş bir boşlukta bir o tarafta bir bu tarafta, bu toplumdan gelecek beklemez, bu toplumdan gelecek adına bir eylem ve söylem beklenemez. Zira dümen başkalarının elinde rüzgar başkalarının ağzında. Bizim bu hale gelmemizde en büyük etken, matbuattır. Bizim eserlerimiz onların elinde. Onların da eserleri de bizim elimizde bulunduğu müddetçe b iz bu sancıyı çekmek zorundayız.”

Devlet büyüklerine seslenen Cevat Varlı,  “S 400’leri alırken oraya bir madde düşseydiniz, Bitlise Meri Şerafettin’in Şerafnamesi’ni bize verin, zira bu bizim öz malımız. Onu bize verdiğiniz zaman biz kendi toplumumuzu daha rahat tanıma, sosyal çıkarımlar yapma şansını elde edebilirdik. Zira Şerefname şuanda sorunlu bulunduğumuz bölgenin tahlilini yapar. Hangi aşiret nereden kalktı nereye geldi, hangi aşiretin geçmişi nedir, geleceği nedir, hatta kim kime kız verdi kim kimle akraba olacak kadar o dönemin sosyal çözümlemelerini yapmış eser. Bu eserin Petersburg’da ne işi var? Bas bas bağırıyoruz, getirin bunu buraya. Bu eser onların eseri değil, biz bağırdıkça onlar tedbir alıyorlar, ilk tedbiri 1896’da aldılar, Farsça olan bu eseri Rusça’ya çevirdiler. Çevirirken tek bir cümlesini değiştiler, bir kavramını değiştiler, bu bize yetti. Ekırat kelimesini çıkarıp oraya Kürtler kelimesini koyuverdiler 1896’da. Sonra bu uluslar arası geçerlilik kazansın diye Rusça’dan Fransızca’ya çevrildi. Daha sonra da bizimkiler merak ettiler bunda yazıyor diyerekten Türkçe’ye çevirdiler. Ama kavram aynı kavram, cümle aynı cümle. Sen bundan sonra gel anlat kim kimdir, kim nerden geldi, uğraş dur bundan sonra. İmam Maturidi’nin el yazması tek nüsha olan Tevhit isimli kitabı Harvard’a hapistir. Büyüklerimizden hep rica ettik bir şey alırken orda Patriot mi ne alacaksınız alırken onu da kenara yazın. Bir şeyler için dosyalar hazırlarken bir dosya da Tevhit kitabı için yazı, isteyin o kitabı. Malum adamı alırken başınıza bela oluyor ama bu kitabı aldığınız zaman geleceğiniz kurtulur” şeklinde konuştu.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.