5 ARALIK: TÜRKİYE’DE KADININ SEÇME VE SEÇİLME HAKKI KAZANMASI

GÜNDEM 05.12.2020 - 14:08, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1450+ kez okundu.
 

5 ARALIK: TÜRKİYE’DE KADININ SEÇME VE SEÇİLME HAKKI KAZANMASI

Kadınların belediye ve muhtarlık seçimlerine katılma hakkı ülkemizde 1930’larda tanındı, milletvekili seçilme hakkı ise 5 Aralık 1934’te resmiyet kazandı. TBMM’ye ilk defa 1935’te 17 kadın girdi. Sonraki yıl ara seçimlerde bu sayı 18’e yükseldi. Ulusal düzeyde kadın temsiliyetini o yıllarda tanıyıp uygulamak, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni dünya ulusları içerisinde oldukça ilerici bir konuma yerleştirmişti. TBMM’de ilk olarak 18 kadın ile yakalanan % 4.5 kadın temsili oranı, dünya çapında giderek yükselen kadın hakları hareketine rağmen, 2007’ye dek aşılamadı.  Bugün ülkemizde bu oran ancak %17’ye dek yükselebildi. 86 yılda %50’den halen bu kadar uzak olmak, günümüz için aslında bir geriye düşüştür. Bakanlıklar, belediye başkanlıkları, muhtarlıklar; partiler, özel ve sivil sektörde hep benzer tablolarla karşı karşıyayız.       Kadınları 25 Kasım, 8 Mart ve Anneler gününde hatırlamanın ötesine geçilmelidir. Her genel seçimin kaderini belirleyen ancak emekleri ısrarla görünmez kılınan kadınlar, halen neredeyse tüm partilerde kadın kollarında – komisyonlarında sınırlandırılıyor.  Yerel yönetim, meslek örgütleri ve tüm meclislere dek eşit sayıda yer bulmak, hayatın yarısı olan kadınların en temel hakkıdır. Bu eşit temsiliyet, kadın-erkek eşitliğinin yer aldığı Anayasa’nın 10.maddesi ile de zorunlu tutulmuştur. Devlet, kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. İnsan haklarından en temeli, yaşam hakkının dahi kadınlar için korunmadığı ve cins kıyımıyla mücadele ettiğimiz bu zamanda; kadını güçlendirmek ve toplumu onarmak için kadının siyasete tam ve aktif katılımı sağlanmalıdır.    Çoğu zaman dile getirilen “Kadınlar yönetici, siyasetçi olmak  istemiyorlar. Kadın aday yok ki” söylemi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini görmezden gelmek demektir. Cinsiyete dayalı ev içi yeniden üretim ve bakım yükümlülükleri, kayıt dışı/esnek çalıştırma ile ücret eşitsizlikleri tamamen giderilmelidir. Katılımı teşvik edici politikalar geliştirilip uygulandıkça,  kadınlar hayata eşit katılacaktır. Siyasi partiler kanununda ve her kademede kadın kotasının yaşama geçirilmesi bunun sadece bir adımıdır.        Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı kazanılmasının 86. yıldönümünde,  her yönetim kademesinde % 50 kadın temsilinin gerçekleşmesi talebimizdir. Hayatın her alanında; söz, yetki, karar ve politika üretim mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanıncaya kadar bu taleplerimizin takipçisi olacağız.

Kadınların belediye ve muhtarlık seçimlerine katılma hakkı ülkemizde 1930’larda tanındı, milletvekili seçilme hakkı ise 5 Aralık 1934’te resmiyet kazandı. TBMM’ye ilk defa 1935’te 17 kadın girdi. Sonraki yıl ara seçimlerde bu sayı 18’e yükseldi. Ulusal düzeyde kadın temsiliyetini o yıllarda tanıyıp uygulamak, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni dünya ulusları içerisinde oldukça ilerici bir konuma yerleştirmişti.

TBMM’de ilk olarak 18 kadın ile yakalanan % 4.5 kadın temsili oranı, dünya çapında giderek yükselen kadın hakları hareketine rağmen, 2007’ye dek aşılamadı.  Bugün ülkemizde bu oran ancak %17’ye dek yükselebildi.

86 yılda %50’den halen bu kadar uzak olmak, günümüz için aslında bir geriye düşüştür. Bakanlıklar, belediye başkanlıkları, muhtarlıklar; partiler, özel ve sivil sektörde hep benzer tablolarla karşı karşıyayız.

      Kadınları 25 Kasım, 8 Mart ve Anneler gününde hatırlamanın ötesine geçilmelidir. Her genel seçimin kaderini belirleyen ancak emekleri ısrarla görünmez kılınan kadınlar, halen neredeyse tüm partilerde kadın kollarında – komisyonlarında sınırlandırılıyor.  Yerel yönetim, meslek örgütleri ve tüm meclislere dek eşit sayıda yer bulmak, hayatın yarısı olan kadınların en temel hakkıdır. Bu eşit temsiliyet, kadın-erkek eşitliğinin yer aldığı Anayasa’nın 10.maddesi ile de zorunlu tutulmuştur.

Devlet, kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. İnsan haklarından en temeli, yaşam hakkının dahi kadınlar için korunmadığı ve cins kıyımıyla mücadele ettiğimiz bu zamanda; kadını güçlendirmek ve toplumu onarmak için kadının siyasete tam ve aktif katılımı sağlanmalıdır.

   Çoğu zaman dile getirilen “Kadınlar yönetici, siyasetçi olmak  istemiyorlar. Kadın aday yok ki” söylemi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini görmezden gelmek demektir. Cinsiyete dayalı ev içi yeniden üretim ve bakım yükümlülükleri, kayıt dışı/esnek çalıştırma ile ücret eşitsizlikleri tamamen giderilmelidir. Katılımı teşvik edici politikalar geliştirilip uygulandıkça,  kadınlar hayata eşit katılacaktır. Siyasi partiler kanununda ve her kademede kadın kotasının yaşama geçirilmesi bunun sadece bir adımıdır.

       Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı kazanılmasının 86. yıldönümünde,  her yönetim kademesinde % 50 kadın temsilinin gerçekleşmesi talebimizdir. Hayatın her alanında; söz, yetki, karar ve politika üretim mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanıncaya kadar bu taleplerimizin takipçisi olacağız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.