Demans riskini artıran 14 sağlık sorunu

SAĞLIK-YAŞAM 03.08.2024 - 12:35, Güncelleme: 03.08.2024 - 12:35 4262+ kez okundu.
 

Demans riskini artıran 14 sağlık sorunu

Yeni yayımlanan bir rapora göre, demans (bunama) riskini azaltmanın iki yeni yolu tespit edildi.
 Uzmanlara göre görme bozukluğu ve yüksek kolesterolün tedavi edilmesi bu riski azaltıyor. Bilim insanları, demans riskini artıran 14 sağlık sorunu belirledi. BBC Türkçe’nin haberine göre, bu sorunların azaltılması ya da ortadan kaldırılması halinde teorik olarak dünyadaki demans vakalarının neredeyse yarısının önlenebileceği belirtiliyor. Hakemli Lancet tıp dergisinin Demans Komisyonu'nun konuyla ilgili son raporuna göre, bu risk faktörlerinin hedef alınmasından en çok orta yaşlı insanlar ve yoksul ülkeler kazançlı çıkacak. Demansla yaşayan insan sayısının 2050 yılına kadar neredeyse üç katına çıkarak 153 milyona ulaşabileceği öngörülüyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada toplam 55 milyon insan demansla yaşıyor ve vakaların yüzde 60'ı düşük ve orta gelirli ülkelerde yoğunlaşıyor. Demans, Alzheimer gibi bir hastalık beyindeki sinir hücrelerine zarar verip kafa karışıklığına ve hafıza kaybına yol açtığında ortaya çıkar; ancak yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu değildir. Demansın nedenlerinin çoğu, aileden miras aldığımız genetik faktörler gibi kontrol edemediğimiz şeylere bağlıdır. Ancak uzmanlara göre riskimizin yüzde 45'i değiştirilebilir ve dolayısıyla azaltılabilir. University College London'dan raporun başyazarı Profesör Gill Livingston'a göre "Harekete geçmek için hiçbir zaman çok erken ya da çok geç değil". "Hükümetler, sağlıklı yaşam tarzlarını herkes için mümkün olduğunca ulaşılabilir hale getirerek risk eşitsizliklerini azaltmalı." Araştırmacılar, bu konuda odaklanılması gereken bir öneri listesi hazırladılar: İşitme kaybı olanlar için işitme cihazlarının erişilebilir olması, Herkes için kaliteli eğitim sağlanması, Sigarayı bırakmak için destek sunulması, Egzersiz ve sporun teşvik edilmesi, Yüksek tansiyonun 40 yaşından itibaren düşürülmesi, Orta yaştan itibaren yüksek kolesterol tedavisi, Obezitenin erken yaşlarda tedavi edilmesi, Sorunlu alkol alımının azaltılması, İnsanların sosyal olarak izole veya yalnız olmadıklarından emin olunması, Görme problemlerinin taranması ve ihtiyacı olanlara gözlük verilmesi, İnsanların hava kirliliğine maruz kalmasının azaltılması. Rapora göre bazı faktörler diğerlerine göre daha fazla risk oluşturuyor. Örneğin, işitme kaybı ve yüksek kolesterolün giderilmesi halinde her biri demans vakalarının yüzde 7'sini önleyebilir. Yaşamın erken dönemlerinde eğitimsizlik, yaşamın ilerleyen dönemlerinde sosyal izolasyon ve görme yetisinin azalması demansta büyük risk oluşturuyor. Bazı uzmanlar verilere daha temkinli yaklaşıyor. Edinburgh Üniversitesi Beyin Bilimleri Keşif Merkezi Direktörü Profesör Tara Spires-Jones'a göre, bu tür bir araştırma bu faktörlerden herhangi birini doğrudan demansla kesin olarak ilişkilendiremez. Bununla birlikte, sağlıklı bir yaşam tarzının "beyin direncini artırabileceği ve bunamayı önleyebileceği" yönündeki kanıtların artmasına katkıda bulunacaktır. Londra Queen Mary Üniversitesi'nden Profesör Charles Marshall, "Demans hastalarının farklı yaşam tarzı tercihleri yapmaları halinde demansı önleyebileceklerini ima etmeme konusunda dikkatli olmak gerektiğini" söylüyor. Bir bireyin demansa yakalanma riskinin büyük bir kısmı kendi kontrolü dışındadır. İngiltere'deki Alzheimer's Research'ten Samantha Benham-Hermetz ise raporun bulgularını "çığır açıcı" olarak nitelendirdi. "Pek çok insan demansı yaşamın ilerleyen dönemlerinde insanların başına gelen bir şey olarak düşünür, ancak demans yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası değildir." Peki görme kaybı bunama ile nasıl bağlantılı olabilir? Bilim insanları bunu tam olarak bilmemekle birlikte, yaşamın ilerleyen dönemlerinde görmenin belirli yönlerini işlemeye ihtiyaç duymaması nedeniyle beynin küçülmesinden kaynaklanabileceğini söylüyor. Profesör Livingston, görme kaybının aynı zamanda "insanların hayatlarını kısıtlayabileceğini, daha az dışarı çıkmalarına, daha fazla izole olmalarına ve daha az yeni deneyime sahip olmalarına neden olabileceğini" söylüyor. Bu nedenle görme bozukluklarının tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Bazı pozitif veriler de var. İnsanların daha uzun yaşamasına rağmen, yüksek gelirli ülkelerde demansta bir azalma olduğu görülüyor ve bunun sigara içenlerin sayısının azalması gibi yaşam tarzı değişikliklerinden kaynaklandığı düşünülüyor. Ancak ortalama yaşam süresinin uzaması, düşük gelirli ülkelerde demans vakalarının artmasına neden oluyor. Prof. Livingston, "12 yıl önce demans konusunda yapabileceğiniz hiçbir şey olmadığını söyleyebilirdiniz, ama durum gerçekten böyle değil" diyor.
Yeni yayımlanan bir rapora göre, demans (bunama) riskini azaltmanın iki yeni yolu tespit edildi.

 Uzmanlara göre görme bozukluğu ve yüksek kolesterolün tedavi edilmesi bu riski azaltıyor. Bilim insanları, demans riskini artıran 14 sağlık sorunu belirledi. BBC Türkçe’nin haberine göre, bu sorunların azaltılması ya da ortadan kaldırılması halinde teorik olarak dünyadaki demans vakalarının neredeyse yarısının önlenebileceği belirtiliyor. Hakemli Lancet tıp dergisinin Demans Komisyonu'nun konuyla ilgili son raporuna göre, bu risk faktörlerinin hedef alınmasından en çok orta yaşlı insanlar ve yoksul ülkeler kazançlı çıkacak. Demansla yaşayan insan sayısının 2050 yılına kadar neredeyse üç katına çıkarak 153 milyona ulaşabileceği öngörülüyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada toplam 55 milyon insan demansla yaşıyor ve vakaların yüzde 60'ı düşük ve orta gelirli ülkelerde yoğunlaşıyor. Demans, Alzheimer gibi bir hastalık beyindeki sinir hücrelerine zarar verip kafa karışıklığına ve hafıza kaybına yol açtığında ortaya çıkar; ancak yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu değildir. Demansın nedenlerinin çoğu, aileden miras aldığımız genetik faktörler gibi kontrol edemediğimiz şeylere bağlıdır. Ancak uzmanlara göre riskimizin yüzde 45'i değiştirilebilir ve dolayısıyla azaltılabilir. University College London'dan raporun başyazarı Profesör Gill Livingston'a göre "Harekete geçmek için hiçbir zaman çok erken ya da çok geç değil". "Hükümetler, sağlıklı yaşam tarzlarını herkes için mümkün olduğunca ulaşılabilir hale getirerek risk eşitsizliklerini azaltmalı."
Araştırmacılar, bu konuda odaklanılması gereken bir öneri listesi hazırladılar:
İşitme kaybı olanlar için işitme cihazlarının erişilebilir olması,
Herkes için kaliteli eğitim sağlanması,
Sigarayı bırakmak için destek sunulması,
Egzersiz ve sporun teşvik edilmesi,
Yüksek tansiyonun 40 yaşından itibaren düşürülmesi,
Orta yaştan itibaren yüksek kolesterol tedavisi,
Obezitenin erken yaşlarda tedavi edilmesi,
Sorunlu alkol alımının azaltılması,
İnsanların sosyal olarak izole veya yalnız olmadıklarından emin olunması,
Görme problemlerinin taranması ve ihtiyacı olanlara gözlük verilmesi,
İnsanların hava kirliliğine maruz kalmasının azaltılması.
Rapora göre bazı faktörler diğerlerine göre daha fazla risk oluşturuyor. Örneğin, işitme kaybı ve yüksek kolesterolün giderilmesi halinde her biri demans vakalarının yüzde 7'sini önleyebilir. Yaşamın erken dönemlerinde eğitimsizlik, yaşamın ilerleyen dönemlerinde sosyal izolasyon ve görme yetisinin azalması demansta büyük risk oluşturuyor.
Bazı uzmanlar verilere daha temkinli yaklaşıyor. Edinburgh Üniversitesi Beyin Bilimleri Keşif Merkezi Direktörü Profesör Tara Spires-Jones'a göre, bu tür bir araştırma bu faktörlerden herhangi birini doğrudan demansla kesin olarak ilişkilendiremez. Bununla birlikte, sağlıklı bir yaşam tarzının "beyin direncini artırabileceği ve bunamayı önleyebileceği" yönündeki kanıtların artmasına katkıda bulunacaktır. Londra Queen Mary Üniversitesi'nden Profesör Charles Marshall, "Demans hastalarının farklı yaşam tarzı tercihleri yapmaları halinde demansı önleyebileceklerini ima etmeme konusunda dikkatli olmak gerektiğini" söylüyor. Bir bireyin demansa yakalanma riskinin büyük bir kısmı kendi kontrolü dışındadır. İngiltere'deki Alzheimer's Research'ten Samantha Benham-Hermetz ise raporun bulgularını "çığır açıcı" olarak nitelendirdi. "Pek çok insan demansı yaşamın ilerleyen dönemlerinde insanların başına gelen bir şey olarak düşünür, ancak demans yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası değildir."
Peki görme kaybı bunama ile nasıl bağlantılı olabilir? Bilim insanları bunu tam olarak bilmemekle birlikte, yaşamın ilerleyen dönemlerinde görmenin belirli yönlerini işlemeye ihtiyaç duymaması nedeniyle beynin küçülmesinden kaynaklanabileceğini söylüyor. Profesör Livingston, görme kaybının aynı zamanda "insanların hayatlarını kısıtlayabileceğini, daha az dışarı çıkmalarına, daha fazla izole olmalarına ve daha az yeni deneyime sahip olmalarına neden olabileceğini" söylüyor. Bu nedenle görme bozukluklarının tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Bazı pozitif veriler de var. İnsanların daha uzun yaşamasına rağmen, yüksek gelirli ülkelerde demansta bir azalma olduğu görülüyor ve bunun sigara içenlerin sayısının azalması gibi yaşam tarzı değişikliklerinden kaynaklandığı düşünülüyor. Ancak ortalama yaşam süresinin uzaması, düşük gelirli ülkelerde demans vakalarının artmasına neden oluyor. Prof. Livingston, "12 yıl önce demans konusunda yapabileceğiniz hiçbir şey olmadığını söyleyebilirdiniz, ama durum gerçekten böyle değil" diyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.