Hatice  KARAATMACA
Köşe Yazarı
Hatice KARAATMACA
 

Son Sümer Kraliçesi’ne Veda

  Bir çınar devrildi. Sadece Türk bilim dünyasının değil, Cumhuriyet’in aydınlanma yolculuğunun en güçlü simalarından biri olan Muazzez İlmiye Çığ, 110 yıllık bir ömrün ardından sonsuzluğa uğurlandı. Onun ardından bir milletin hafızasında derin bir boşluk kaldı. Bu boşluk, sadece bir bilim insanını kaybetmenin hüznü değil; tarihin, bilimin ve kadın haklarının yorulmaz bir savunucusuna duyulan özlemle dolu. 1914’te bir Kırım Tatarı ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Çığ, Cumhuriyet’in ilk kuşak aydınlarından biriydi. Atatürk’ün açtığı yolda yürüyen, bu yolda yorulmadan çalışan bir bilim kadını... Sümer tabletlerinden insanlık tarihine ışık tutan, tufan hikayelerini aydınlatarak mitoloji ve dinler tarihi arasındaki köprüyü kuran bir deha. Fakat o yalnızca bir bilim insanı değil, aynı zamanda bir toplum vicdanıydı. Bilimle Özgürlüğe Giden Yol Muazzez İlmiye Çığ, bilimin yalnızca akademik bir uğraş olmadığını, toplumu aydınlatmanın en güçlü yolu olduğunu gösterdi. Sümer tabletlerini çevirirken bulduğu bilgiler, insanlık tarihinin kökenlerine ışık tuttu. Onun çalışmalarıyla Sümerlerin toplumsal yapısından mitolojik hikayelerine kadar birçok bilinmeyen açığa çıktı. “Sümerlilerde Tufan” kitabı ise sadece bilim dünyasında değil, toplumsal farkındalık yaratma konusunda da çığır açtı. Ancak Çığ’ın mücadelesi yalnızca bilimin sınırları içinde kalmadı. Laikliğin ve kadın haklarının yılmaz bir savunucusu olarak, Cumhuriyet değerlerini savunmayı bir görev bildi. Kadınların eğitimine verdiği önem, laiklik karşıtı hareketlere karşı verdiği kararlı mücadele, onu yalnızca bilim dünyasının değil, toplumun geniş kesimlerinin gönlünde bir simge haline getirdi. Kadın Olmanın Anlamını Yeniden Tanımlamak Muazzez İlmiye Çığ’ın hayatı, kadınların toplumsal rollerini dönüştüren bir örnek olarak da değerlidir. Cumhuriyet’in kazandırdığı hakların sadece birer yasal düzenleme olmadığını, bu hakların içselleştirilmesi gerektiğini savundu. Kadınların özgürleşmesi, eğitimi ve toplumsal hayatta eşit şekilde yer alması onun temel hedeflerinden biriydi. Çığ, bir Cumhuriyet kadını olarak, bilimi ve toplumu aynı tutkuyla kucakladı. Bir Eserden Daha Fazlası: Yaşayan Bir Miras Muazzez İlmiye Çığ’ın ardında bıraktığı eserler, insanlık tarihine ışık tutmaya devam edecek. Fakat ondan geriye kalan sadece yazdığı kitaplar, çevirdiği tabletler ya da akademik başarıları değil; onun cesareti, önderliği ve toplumun aydınlanması için gösterdiği kararlılık olacak. O, Cumhuriyet’in yetiştirdiği ve yücelttiği bir figürdü. Bugün onun ardından yas tutarken, bu kaybın yalnızca bir insanın değil, bir dönemin ve bir ideolojinin kaybı olduğunu hissediyoruz. Ancak Çığ’ın bize öğrettiği bir şey varsa, o da miras bırakmanın sadece bir dönemle sınırlı olmadığıdır. Onun bıraktığı ışık, gelecek nesilleri aydınlatmaya devam edecek. Son Söz Muazzez İlmiye Çığ’ın ardından, ona baktığımızda sadece bir bilim insanını değil, bir ışık kaynağını görüyoruz. Atatürk’ün izinde, bilimin ve aklın rehberliğinde geçen bir ömür… Ve o ömrün ardında bıraktığı, insanlık tarihine açılan kapılar... Son Sümer Kraliçesi’ni kaybettik, ama onun açtığı yollar, yaktığı ışıklar hiç sönmeyecek. Türkiye, büyük bir çınarını kaybetti. Başımız sağ olsun.
Ekleme Tarihi: 19 Kasım 2024 - Salı

Son Sümer Kraliçesi’ne Veda

 

Bir çınar devrildi. Sadece Türk bilim dünyasının değil, Cumhuriyet’in aydınlanma yolculuğunun en güçlü simalarından biri olan Muazzez İlmiye Çığ, 110 yıllık bir ömrün ardından sonsuzluğa uğurlandı. Onun ardından bir milletin hafızasında derin bir boşluk kaldı. Bu boşluk, sadece bir bilim insanını kaybetmenin hüznü değil; tarihin, bilimin ve kadın haklarının yorulmaz bir savunucusuna duyulan özlemle dolu.

1914’te bir Kırım Tatarı ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Çığ, Cumhuriyet’in ilk kuşak aydınlarından biriydi. Atatürk’ün açtığı yolda yürüyen, bu yolda yorulmadan çalışan bir bilim kadını... Sümer tabletlerinden insanlık tarihine ışık tutan, tufan hikayelerini aydınlatarak mitoloji ve dinler tarihi arasındaki köprüyü kuran bir deha. Fakat o yalnızca bir bilim insanı değil, aynı zamanda bir toplum vicdanıydı.

Bilimle Özgürlüğe Giden Yol

Muazzez İlmiye Çığ, bilimin yalnızca akademik bir uğraş olmadığını, toplumu aydınlatmanın en güçlü yolu olduğunu gösterdi. Sümer tabletlerini çevirirken bulduğu bilgiler, insanlık tarihinin kökenlerine ışık tuttu. Onun çalışmalarıyla Sümerlerin toplumsal yapısından mitolojik hikayelerine kadar birçok bilinmeyen açığa çıktı. “Sümerlilerde Tufan” kitabı ise sadece bilim dünyasında değil, toplumsal farkındalık yaratma konusunda da çığır açtı.

Ancak Çığ’ın mücadelesi yalnızca bilimin sınırları içinde kalmadı. Laikliğin ve kadın haklarının yılmaz bir savunucusu olarak, Cumhuriyet değerlerini savunmayı bir görev bildi. Kadınların eğitimine verdiği önem, laiklik karşıtı hareketlere karşı verdiği kararlı mücadele, onu yalnızca bilim dünyasının değil, toplumun geniş kesimlerinin gönlünde bir simge haline getirdi.

Kadın Olmanın Anlamını Yeniden Tanımlamak

Muazzez İlmiye Çığ’ın hayatı, kadınların toplumsal rollerini dönüştüren bir örnek olarak da değerlidir. Cumhuriyet’in kazandırdığı hakların sadece birer yasal düzenleme olmadığını, bu hakların içselleştirilmesi gerektiğini savundu. Kadınların özgürleşmesi, eğitimi ve toplumsal hayatta eşit şekilde yer alması onun temel hedeflerinden biriydi. Çığ, bir Cumhuriyet kadını olarak, bilimi ve toplumu aynı tutkuyla kucakladı.

Bir Eserden Daha Fazlası: Yaşayan Bir Miras

Muazzez İlmiye Çığ’ın ardında bıraktığı eserler, insanlık tarihine ışık tutmaya devam edecek. Fakat ondan geriye kalan sadece yazdığı kitaplar, çevirdiği tabletler ya da akademik başarıları değil; onun cesareti, önderliği ve toplumun aydınlanması için gösterdiği kararlılık olacak.

O, Cumhuriyet’in yetiştirdiği ve yücelttiği bir figürdü. Bugün onun ardından yas tutarken, bu kaybın yalnızca bir insanın değil, bir dönemin ve bir ideolojinin kaybı olduğunu hissediyoruz. Ancak Çığ’ın bize öğrettiği bir şey varsa, o da miras bırakmanın sadece bir dönemle sınırlı olmadığıdır. Onun bıraktığı ışık, gelecek nesilleri aydınlatmaya devam edecek.

Son Söz

Muazzez İlmiye Çığ’ın ardından, ona baktığımızda sadece bir bilim insanını değil, bir ışık kaynağını görüyoruz. Atatürk’ün izinde, bilimin ve aklın rehberliğinde geçen bir ömür… Ve o ömrün ardında bıraktığı, insanlık tarihine açılan kapılar...

Son Sümer Kraliçesi’ni kaybettik, ama onun açtığı yollar, yaktığı ışıklar hiç sönmeyecek. Türkiye, büyük bir çınarını kaybetti. Başımız sağ olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.