Sorsan sen de ben de maviydik aslında!
Sen buluttun, ben su.
Ben güneşte kavrulup buhar oldum uğrunda.
Sen kurtulmak istercesine akıttın beni sırtında.
Geceler günleri, günler geceleri kovalarken aslında ben sana kavuşağım günü beklerdim her baharda.
Kışın senden ayrılıp yazın daha da yanıp daha da yanında olmak istedim defalarca. Ama artık bıktım sana kavuşmak için acı çekmektense bana muhtaç olan bir tohum buldum kendime.
Canımdan can verdim ona.
Kanımdan kan
Havamdan hava.
Benliğimden, ömrümden verdim ona. Büyüdü, yeşerdi, çiçek açtı. Güzel kokular verdi etrafına. Narince salınıyordu. rüzgarda. O an biri kopardı sevdiğinin saçına takmaya. Sonunda artık bir gülüşte gördüm kendimi. Bir sarılışta buldum huzuru, canımı verdiğim, yolda mutlu olanı gördüm. Bu sefil dünyada işe yaramıştım. Aşkım için kavrulmaktan başka, bir bir duruşum olmayan hayatıma bir tohuma can olarak mana katmıştım artık. Demem o ki çabalamayı bırak, gideceğin yolu belirle artık. Seçtiğin yol hayırlı olan değilse kavrulsan da, yansan da yine aynı noktaya düşüyorsan bırak, öyle kalsın!