Güzel Türkçemizde,
öyle deyimler var ki;
inanın zaman zaman
Deyimler Sözlüğünü
açıp tek tek inceleyesi
geliyor insanın.
Türkçe’nin
kendine özgü
ve başka hiçbir dilde
bulamayacağınız
zellik ve güzellikteki
deyimleri, bazı olaylar ve
insanlar karşısında
aklına gelince
tebessüm edesi
geliyor insanın.
İş yapmadığı hâlde
kendini iş yapıyor
gibi gösterenlere yönelik
ilginç bir deyim vardır mesela:
Tribünlere oynamak.
Bu deyimi İngilizceye
çevirseniz adamlar
hiçbir şey anlamaz (!)
hatta garipser.
Zaten tribünlere oynuyor
oyuncular bile de….
Ancak iş öyle değildir.
Neyse mevzuyu dağıtmayalım.
En sevdiğim deyimlerden biri de
“toprağa vermek” tir.
Yıllar yılı düşünseniz
belki aklınıza zor gelir bu deyim.
Toprağa niye vereyim ki?
Ancak, yeşertmek istediğiniz
bir şeyi toprağa vermek istersiniz.
Çünkü toprak hep
filizlendirir, yeşertir.
Vefat eden yakınınız,
eşiniz dostunuzu da
kaybetmenin derin
üzüntüsünü yaşamışsınızdır.
Sizi ancak onun toprağa
verilmesi rahatlatabilir.
O’nu yeniden elde edecek
olmanın rahatlığı ile ayrılırsınız.
Ötesi….