Yaşadığımız günlerin pozitifliğini, negatifliğini, hüznünü, sevincini, kırgınlıkları ve daha birçok sebep-sonuçlarını hep içimizde barındırıyoruz. Yaşanmışlıklar bize ne kadar tecrübe ve yıpranmışlıklar kazandırsa bile seviyoruz hayatı. Hiç bitmesin istiyoruz bazen, bazen de hemen bitsin istiyoruz.
Çelişkiler, düşünceler, bıkkınlıklar, yaşanmışlıklar bizi dağın zirvesine çıkartıyor ve “Karar senin” diyor. Bu hayatta teksin! Seni çıkardığım zirveden ya atlayıp düş veya kanatlanıp uç deyip tercihi sana bırakıp arkasına bile bakmıyor. Her ne kadar çevren geniş olsa da yalnızsın bu hayatta. “Akraba mı, komşu mu, arkadaş mı?” dedin. Üzgünüm ama onlar öleli çok oldu... Dünya tamamen değişti. Kimse tanımıyor artık, bırakın dünyayı kendini tanımadığının farkında bile değil insanlar.
Neydiiik, ne olduk... Çoğu öğrendiğimiz, bildiğimiz şeyleri uygulayamıyoruz. Hak, hukuk, özgürlükten bahsedenler! Hem hakkını savun mu! dediniz. Savununca da küstünüz. Madem küsecektiniz de neden akıl hocalığı yaptınız? Sonucu bile bile fikir aldınız. Bunu özümsemek sizin elinizde, ya “Evet” de devam et ya da “Hayır” deyip çıktığın zirveden kendini bırak. Hayatın gerçeğini ise yere çakıldığında anlarsın!...