DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
Köşe Yazarı
DR.SECATTİN MARAŞLIOĞLU
 

EĞİTİM ÜLKELERİN KALKINMA LOKOMOTİFİDİR

2024-2025 Eğitim öğretim yılı sorunlarla başladı. Eğitim ülkelerin geleceğini belirleyen en önemli faktördür. Eğitim, pek çok konuda insana bilgi sağlar. Değerleri, toplumsal normları öğretir, inançları şekillendirir, iletişimimizi kuvvetlendirir. Hayata daha farklı bakabilmek, yeni bakış açıları kazanabilmek, kişisel gelişim noktasında kendimizi daha iyi geliştirebilmek için eğitim hayati bir gerekliliktir. Eğitimin üç temel ögesi: Öğrenme, öğrenci ve öğretmendir. Bir yandan öğretmen yetiştirmek, diğer yandan eğitim kademelerinde öğrenci gelişiminin düzeyini güçlü tutmak, motivasyonu artırmak, öğrenmeyi çeşitlendirmek bu sorumluluklara verilebilecek sayısız örnekten sadece birkaçıdır. Eğitimin toplum için önemi nedir? Toplumsal uyum kapsamında eğitimin sosyal faydaları; bireyin daha fazla gelir elde etmesi, daha az suç oranı, demokratikleşme ve yönetime katılma, bireysel sağlığını koruma olarak özetlenebilir. Eğitim bu özelliği ile sadece bireye değil, topluma da yararlar sağlamakta ve kamu refah maliyetlerini düşürmektedir. Beş yıldızlı oteller ayarında okul binaları da yapsak bunun hiçbir önemi yok. Önemli olan öğrenciye el veren, ona dokunan öğretmene verdiğimiz değerdir. Bugün dünya ekonomik krizin çözümünü eğitimde arıyor. Türkiye’de eğitimin, ekonomiyle ilişkisi çok geç algılandı. Özellikle son on beş yılda Türkiye’deki eğitim sistemindeki temel sorunları çözme noktasında, bilimsel, çağdaş ve ileriye dönük adımların atılmaması, eğitim sistemimizi adeta yap-boz tahtasına çevirmiştir. Yıllarca Meclis’te çoğunluğa sahip iktidarların da eğitimin temel özelliklerini geliştirmemeleri, eğitim sisteminin çağın gerisinde kalmasına neden olmuştur. Patlayan nüfus ve katlanan sayılarla eğitim tabana yayıldıkça niteliğinin düştüğü ve eğitim reformları ertelendikçe sorunların giderek büyüdüğü sürekli göz ardı edilmektedir. Bunun sonucu olarak da okullarımız öğreten, geliştiren, araştıran, hayata hazırlayan ve ilim-irfan sahibi yapan kurumlar olmaktan çıkıp, sadece diploma veren kurumlar haline gelmektedirler. Elbette, bu değerlendirmemiz tüm eğitim kurumlarınız için geçerli olmayan, çoğunluğu ifade etmektedir. Okuma çağına gelmiş fakat ekonomik olanaksızlıklar nedeni ile okuyamayan çocuklar, kalabalık sınıflar, her geçen yıl artan derslik ve öğretmen açıkları ile altyapı yetersizlikleri, öğretmenlerin, öğrencilerin ve anne-babaların önünde yine büyük bir sorun ve sıkıntı olarak durmaktadır. Türkiye’deki eğitim sisteminde, eşitsizlik ve adaletsizliklere izin vermemek gerekir. Türkiye’de, temel eğitime başlamak ve sadece devam etmek diploma almak için yeterli olmaktadır. Sınıfta kalmanın olmadığı bir sistem, herhalde, dünyanın başka bir ülkesinde yoktur. Zaten, siyasal iktidarlar tarafından da sürekli eğitim afları çıkarılarak, ilköğretim veya lise diploması almak oldukça kolaylaştırılmaktadır. Öğrenmenin ve üniversiteye hazır hale gelmenin Milli Eğitim Bakanlığı için bir önemi yok gibi görünmektedir. Durum böyle olunca da, sürekli değiştirilen ama çağa ayak uyduramayan eğitim sistemi, sürekli kan kaybeden sistemsizlik olmaktadır. Siyasal iktidarların, fazla önem vermediği bazı fen liseleri ile Anadolu liseleri ve özel okulların kaliteli eğitim için direnmeleri, yüreğimizi az da olsa rahatlatmaktadır. Okul yöneticisi olabilmek için yeterli araştırma ve değerlendirmenin yapılmadığı bir Milli Eğitim yönetimi ile çağdaş bir eğitim sistemine kavuşmak çok zor gözükmektedir. Ancak, eğitimdeki fırsat eşitliği ile bilgiye ulaşmadaki fırsat eşitliğini sağlayamadığımız ve genel bütçeden eğitime ayrılan payı artırmadığımız sürece, alınan önlemlerin ve yapılan düzenlemelerin bir önemi kalmayacaktır. Altyapısını hazırlamadan Türkiye’deki üniversite sayısını artırmak, faydadan çok zarar getirecektir. Her lise mezununu üniversiteye devam zorunluluğunda bırakan mevcut sistem Avrupa Birliği ölçülerinde değiştirilmelidir. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü de hiçbir zaman akıllardan çıkmamalıdır. Atatürk; “En güvenilir yol gösterici bilimdir!” diyor ve ekliyordu, “Bilim çeviriyle olmaz, araştırma ile olur.” 2024-2025 eğitim ve öğretim yılının tüm öğrencilere, öğretmenlere ve ailelere hayırlı ve başarılı olmasını temenni ediyorum.
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2024 - Pazartesi

EĞİTİM ÜLKELERİN KALKINMA LOKOMOTİFİDİR


2024-2025 Eğitim öğretim yılı sorunlarla başladı. Eğitim ülkelerin geleceğini belirleyen
en önemli faktördür.
Eğitim, pek çok konuda insana bilgi sağlar. Değerleri, toplumsal normları öğretir,
inançları şekillendirir, iletişimimizi kuvvetlendirir. Hayata daha farklı bakabilmek, yeni
bakış açıları kazanabilmek, kişisel gelişim noktasında kendimizi daha iyi geliştirebilmek
için eğitim hayati bir gerekliliktir.
Eğitimin üç temel ögesi: Öğrenme, öğrenci ve öğretmendir.
Bir yandan öğretmen yetiştirmek, diğer yandan eğitim kademelerinde öğrenci gelişiminin
düzeyini güçlü tutmak, motivasyonu artırmak, öğrenmeyi çeşitlendirmek bu
sorumluluklara verilebilecek sayısız örnekten sadece birkaçıdır.
Eğitimin toplum için önemi nedir?
Toplumsal uyum kapsamında eğitimin sosyal faydaları; bireyin daha fazla gelir elde
etmesi, daha az suç oranı, demokratikleşme ve yönetime katılma, bireysel sağlığını
koruma olarak özetlenebilir. Eğitim bu özelliği ile sadece bireye değil, topluma da
yararlar sağlamakta ve kamu refah maliyetlerini düşürmektedir.
Beş yıldızlı oteller ayarında okul binaları da yapsak bunun hiçbir önemi yok. Önemli olan
öğrenciye el veren, ona dokunan öğretmene verdiğimiz değerdir. Bugün dünya
ekonomik krizin çözümünü eğitimde arıyor. Türkiye’de eğitimin, ekonomiyle ilişkisi çok
geç algılandı.
Özellikle son on beş yılda Türkiye’deki eğitim sistemindeki temel sorunları çözme
noktasında, bilimsel, çağdaş ve ileriye dönük adımların atılmaması, eğitim sistemimizi
adeta yap-boz tahtasına çevirmiştir. Yıllarca Meclis’te çoğunluğa sahip iktidarların da
eğitimin temel özelliklerini geliştirmemeleri, eğitim sisteminin çağın gerisinde kalmasına
neden olmuştur.
Patlayan nüfus ve katlanan sayılarla eğitim tabana yayıldıkça niteliğinin düştüğü ve
eğitim reformları ertelendikçe sorunların giderek büyüdüğü sürekli göz ardı edilmektedir.
Bunun sonucu olarak da okullarımız öğreten, geliştiren, araştıran, hayata hazırlayan ve
ilim-irfan sahibi yapan kurumlar olmaktan çıkıp, sadece diploma veren kurumlar haline
gelmektedirler. Elbette, bu değerlendirmemiz tüm eğitim kurumlarınız için geçerli
olmayan, çoğunluğu ifade etmektedir.
Okuma çağına gelmiş fakat ekonomik olanaksızlıklar nedeni ile okuyamayan çocuklar,
kalabalık sınıflar, her geçen yıl artan derslik ve öğretmen açıkları ile altyapı
yetersizlikleri, öğretmenlerin, öğrencilerin ve anne-babaların önünde yine büyük bir
sorun ve sıkıntı olarak durmaktadır. Türkiye’deki eğitim sisteminde, eşitsizlik ve
adaletsizliklere izin vermemek gerekir.

Türkiye’de, temel eğitime başlamak ve sadece devam etmek diploma almak için yeterli
olmaktadır. Sınıfta kalmanın olmadığı bir sistem, herhalde, dünyanın başka bir
ülkesinde yoktur. Zaten, siyasal iktidarlar tarafından da sürekli eğitim afları çıkarılarak,
ilköğretim veya lise diploması almak oldukça kolaylaştırılmaktadır. Öğrenmenin ve
üniversiteye hazır hale gelmenin Milli Eğitim Bakanlığı için bir önemi yok gibi
görünmektedir.
Durum böyle olunca da, sürekli değiştirilen ama çağa ayak uyduramayan eğitim sistemi,
sürekli kan kaybeden sistemsizlik olmaktadır. Siyasal iktidarların, fazla önem vermediği
bazı fen liseleri ile Anadolu liseleri ve özel okulların kaliteli eğitim için direnmeleri,
yüreğimizi az da olsa rahatlatmaktadır. Okul yöneticisi olabilmek için yeterli araştırma ve
değerlendirmenin yapılmadığı bir Milli Eğitim yönetimi ile çağdaş bir eğitim sistemine
kavuşmak çok zor gözükmektedir. Ancak, eğitimdeki fırsat eşitliği ile bilgiye ulaşmadaki
fırsat eşitliğini sağlayamadığımız ve genel bütçeden eğitime ayrılan payı artırmadığımız
sürece, alınan önlemlerin ve yapılan düzenlemelerin bir önemi kalmayacaktır.
Altyapısını hazırlamadan Türkiye’deki üniversite sayısını artırmak, faydadan çok zarar
getirecektir. Her lise mezununu üniversiteye devam zorunluluğunda bırakan mevcut
sistem Avrupa Birliği ölçülerinde değiştirilmelidir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü de hiçbir zaman akıllardan
çıkmamalıdır. Atatürk; “En güvenilir yol gösterici bilimdir!” diyor ve ekliyordu, “Bilim
çeviriyle olmaz, araştırma ile olur.”
2024-2025 eğitim ve öğretim yılının tüm öğrencilere, öğretmenlere ve ailelere hayırlı ve
başarılı olmasını temenni ediyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.