Tarihin ilk medeniyetlerine dayanan daha çok Orta Çağ Avrupa’sında kadın ayrıştırması, cinsiyetçi yaklaşımlara sahne olmuştur. Cadı Mahkemeleri büyücülük değil cinsiyetçiliktir. Cadı diyip geçmeyin! Cadı maliyeti diye bir şey var.(otlar, böcekler, yakacak- ev yardımı, SSK’sı..) Toplum tarafından kabul edilmeyen, sevilmeyen, uyumsuz görünen kadınlara iddia ve suçlamalarla mahkeme karşısına çıkardığı ve mantıksız bir şekilde idam edilmişlerdir. Toplumun uygun görmediği kadınları güçsüzleştirildi, etiketlendi, marjinalleştirdi, sahte suçlamalarla itham edildi. Günümüzde de durum farklı değildir. Bir kadına göre kayınvalide, görümce, gelin, elti v.s hepsi cadıdır. Ailede kişi kalmayana kadar yanlış anlamalar, kendini önemli hissettirme çabaları , yarışlar, ben bilirimler! olur da olur.Yahu dünyada iki cinsiyetiz.Kadın kadını nasıl sevmez, istemez.Şahsen kadının bakımlı,güçlü,bilgili,saçma şeylere takılmadan, kendini küçük düşürücü ve ufakçı olmamasından yanayım.Çevremde hep güzel kadınlar vardır.Tavsiye ederim.Aslında yaşama bakış açınız; size bir şeyler öğretmeyen insanlardan uzak durmak olmalıdır! Sizlere, yaşanmış bir ‘Cadı Avı’ diye gördüğüm tarihin tozlu sayfalarında kalmış, düşünür, yazar, hak savunucusu,yazar ve gazeteci olan, bu topraklarda yaşamış önemli siyasi figürlerden olan Türkiye’de Kadın Hareketi öncüsü Nezihe MUHİDDİN’ den bahsedeceğim. Türk Kadınlar Birliği Derneğinin kurucularındandır. 5 Aralık 1934 günü Meclis kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren kanun değişikliğini kabul edildiğinde Nezihe MUHİDDİN, seçme ve seçilme hakkının verilmesinden sonra 1935’teki ilk seçimde İstanbul’dan bağımsız aday olmuştur. Türk Kadınlar Birliği tarafından birbiri ardına açılan yolsuzluk, sahtekârlık davalarından 1929 yılındaki Af Kanunu ile kurtulabildi.Kişisel itibarı zedelenen MUHİDDİN, bir suskunluk dönemine girmiştir. 1958 yılında İstanbul’da bir akıl hastanesinde hayatı kaybetmiştir. Ne acıdır ki yargılamak bizim işimiz olmuş! Türkiye ‘de ki insanlar DİNLEMEYİ ÖĞRENECEK, Ona göre HAREKET EDECEK! Bizlerin en büyük eksiği EMPATİ ve DİNLEMEK. Günümüzde birçok insanın ruh sağlığını beslemiyor. Dedikodu cadı kazanı boş işler bunlar… Bir insan; toplumu oluşturur, değiştirir, geliştirir, güzelleştirir.6284 sayılı(Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair) yasanın korunması,geliştirmesi, uygulaması tüm insanların şiddet varlığı ve ihtimali olmaksızın yaşama hakkını güvenceye alır. Dünya’da kadın figürü kurallar ve despotluk üzerine kurulu Ülkeler mevcuttur. Örneğin Kuzey Kore’de durum farksızdır. Kurallara bakalım; Jean pantolon yasağı gibi emir-komuta askeri disiplin söz konusudur. Kadınlar 18 saç modeli dışında kullanamaz; evli kadınlar kısa saç, bekarlar uzun saç kullanmak zorundadır. Türkiye’nin başına kim gelirse gelsin; her alanda DEĞİŞİM ŞART. Bunun adına ister İslami Feminizm, ister Cadılık isterseniz yazıyor bu! Diyin !Kadınlar zeki,dürüst,kurallara uyan(Trafikte bkz.),asil,ekonomik, güçlü insan türüdür.Bugünlerde ‘‘Havle ‘nin Kızları’’ hikayesi ilgimi çekmektedir. Sinem DEMİREL, akademisyen olan Hidayet Şefkatli TUKSAL’ın değişiyle Havle’nin(Güçlü) Kızları hikayesini derlemiştir. Hikaye Hale Binti Salebe’nin kocası tarafından maruz bırakıldığı haksızlığa ses çıkartan Müslüman bir kadını anlatmaktadır. Müslüman (İslam) Feministlik adına; Kadınların eşitlik mücadelesini Kuran’nın erkek gözüyle okumak yerine İslami kaynakları yeniden kadın gözüyle yorumlanması gerektiğini savunmuştur. Türkiye örneğinde ise ; Konca KURİŞ’ e göre Kadınların erkeklerin yanında Cuma namazını kılabileceğini savunması örneğidir.Nitekim kendi cenazesinde Mersin Bağımsız Kadın Derneği Başkanı Abide Necla ÖLÇER, erkeklerin arasına girip en önde kılmıştır. Ben de ‘Anne ve Babamın’ cenazesinde , cenaze namazlarını en önde kılmıştım… Başka cadılar bunu çirkinleştirmediği sürece; Cadı olmak güzeldir. Esin DENİZ