“İş sağlığı toplumsal bir sorumluluktur”
“İş sağlığı toplumsal bir sorumluluktur”
İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası, 25-26 Mayıs günleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanırken, bilimsel verilerin iş kazalarının yüzde 98’inin, meslek hastalıklarının da yüzde 100’ünün önlenebildiğini ortaya koyduğu vurgulandı.
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, iş güvenliğine yönelik alınacak her önlemin yalnızca bir kazayı değil, bir hayatı kurtarmak anlamına geldiğini belirterek, “Çünkü her iş kazası, sadece çalışanı değil, arkasında bıraktığı ailesini de derinden sarsmaktadır. Bu nedenle başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız olmak üzere, tüm tarafların daha güçlü bir iş birliği içinde hareket etmesi gerekmektedir” dedi.
…………..
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sendikal örgütlenmenin önemine değinerek, “İş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi sendikal örgütlülükten geçmektedir” dedi. Arslan, ülkemizde bu yıl 25-26 Mayıs tarihlerinde bir dizi etkinlikle kutlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
“2025 yılı Ocak ayı verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 17 milyon sigortalı işçiden yalnızca 2.5 milyonu sendikalı olarak paylaşılmıştır. Bu oran, çalışanların büyük çoğunluğunun maalesef sendikal örgütlülükten yoksun olduğunu gösteriyor. Oysa sendikalar, sadece hak mücadelesi değil, aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği açısından da kritik bir rol üstleniyor. Sendikal örgütlülüğün bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmeleri sayesinde yasal düzenlemelere ek olarak işyerine özel koruyucu önlemler ve kurallar hayata geçiriliyor. Bu durum, işçilerin çalışma koşullarını doğrudan iyileştiriyor. Ayrıca bu işyerlerinde kurulan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları etkin şekilde çalışıyor, riskleri önceden tespit ederek gerekli adımları atıyor.
Sendikalı işyerlerinde iş kazalarındaki ölüm oranı sendikasız işyerlerine göre daha düşük seviyelerdedir. Buna karşılık, sendikasız işyerlerinde denetimlerin yetersizliği ve güvenlik önlemlerinin ihmal edilmesi, ciddi kazalara ve meslek hastalıklarına yol açabiliyor. Bununla birlikte, ölümle sonuçlanan iş kazalarının büyük çoğunluğu sendikasız işyerlerinde meydana geliyor. Bu da sendikalı işyerlerinde alınan önlemlerin ve denetimlerin daha etkili olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ancak bu tabloyu değiştirmek; örgütlü işyeri, bilinçli işçi, sorumlu işveren ve etkin denetim mekanizmalarıyla mümkündür diyoruz.
“İş Sağlığı ve Güvenliği Verilerinin Düzenli Olarak Paylaşılmasını Talep Ediyoruz"
Çalışma hayatının en önemli sorunlarından biri olan iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla ilgili, ülkemizde çoğu zaman resmi olmayan ve güvenilirliği tartışmalı istatistiklerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle, iş sağlığı ve güvenliği alanında şeffaflığın sağlanabilmesi için verilerin düzenli ve kamuya açık şekilde paylaşılması büyük önem taşımaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan beklentimiz; her yılsonunda, iş sağlığı ve güvenliği politikalarına dair hedeflerin ve elde edilen sonuçların kamuoyuna açıklanmasıdır. Aynı şekilde, o yıla ait iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin verilerin de düzenli bir biçimde paylaşılması, sendikalı işyerine ait detaylı ve güncel iş kazası verilerinin hem kamu denetimi hem de önleyici politika geliştirilmesi açısından kritik bir ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz.
"İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürünü Güçlendirmek İçin Hep Birlikte Hareket Etmeliyiz"
İş sağlığı ve güvenliği sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda her çalışanın evine sağ salim dönmesini sağlayan toplumsal bir sorumluluktur. Bu alan, çok disiplinli yapısıyla riskler oluşmadan önce önlem almayı, yani tedbiri ve proaktif yaklaşımı esas almaktadır. Ancak ne yazık ki iş yaşamında sıkça karşımıza çıkan ‘Bana bir şey olmaz’ anlayışı, her yıl binlerce aileyi yasa boğmaktadır. Artık bu yaklaşımın yerini ‘Önce İnsan, Önce Tedbir’ anlayışı almalıdır. Bununla birlikte iş sağlığı ve güvenliği konusunda, 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde uzun yıllardır ertelenen işyeri hekimi ve güvenliği uzmanı hizmeti alma zorunluluğunun uygulanmaya başlanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu uygulamayı, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün toplumda kökleşmesi adına kritik bir adım olarak görmekteyiz.
Bilimsel veriler açıkça gösteriyor ki, iş kazalarının yüzde 98’i ve meslek hastalıklarının yüzde 100’ü önlenebilmektedir. Bu da her tedbirin, yalnızca bir kazayı değil, bir hayatı kurtarmak anlamına geldiğini göstermektedir. Çünkü her iş kazası, sadece çalışanı değil, arkasında bıraktığı ailesini de derinden sarsmaktadır. Bu nedenle başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız olmak üzere, tüm tarafların daha güçlü bir iş birliği içinde hareket etmesi gerekmektedir. Sosyal diyalog mekanizmaları etkin şekilde işletilmeli, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları hep birlikte sağlanmalıdır. Ayrıca sendikal örgütlülüğün yaygınlaştırılması, işyerlerinde yapılacak denetimlerde sendikaların aktif olarak yer alması, hem çalışan haklarının korunması hem de çalışma hayatının güçlenmesi için vazgeçilmezdir. Unutulmamalıdır ki: güvenli bir iş ortamı sadece çalışanı değil, onun evde bekleyen ailesini de korumaktadır. Emekçinin sağlığı, ailesinin ve toplumun sağlığı demektir”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.