Türkiye, NATO ve AB arasındaki stratejik ortaklıktan nasıl etkilenecek?

EKONOMİ 02.11.2024 - 12:48, Güncelleme: 02.11.2024 - 12:48 2873 kez okundu.
 

Türkiye, NATO ve AB arasındaki stratejik ortaklıktan nasıl etkilenecek?

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 29 Ekim’de yaptıkları görüşmede iki kurum arasında yakın ve stratejik ortaklık kurulması konusunda uzlaştıklarını, yeni kurulan üst düzey görev gücünün gelecek haftalarda ilk toplantısını yapacağını duyurdu.
BBC Türkçe’nin haberinde, genelde NATO ile Avrupa Birliği (AB) arasında işbirliğine karşı olmayan Türkiye, AB üyesi olmayan müttefiklerin de AB’nin savunma ile ilgili girişimlerinde tam katılımının sağlanması gerektiğini kaydediyor. Türkiye, iki kurum arasında 2003’te sağlanan uzlaşma çerçevesinde işbirliğinin gelişimine dikkat edilmesi gerektiğini, Avrupa-Atlantik savunmasında NATO’nun öncül, AB’nin tamamlayıcı rolde kalması gerektiğini belirtiyor. AB ise birlik üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin NATO’nun programlarına katılımının Türkiye tarafından engellenmesinin NATO-AB işbirliği açısından sorun yarattığını kayda geçiriyor. NATO Genel Sekreteri Rutte, 1 Ekim’de ittifakın başına geçtikten sonra Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen ile ilk görüşmesini 29 Ekim’de Brüksel’de gerçekleştirdi. Komisyon, AB'nin yürütme organı. Görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada, NATO-AB arasındaki ilişkilerin daha da yakınlaşması ve stratejik ortaklık seviyesine çıkarılması konusunda uzlaşıldığı açıklandı. Dünyanın giderek daha tehlikeli bir sürece yöneldiğini belirten iki lider, NATO-AB ortaklığının barış, özgürlük ve refahın korunması açısından yaşamsal öneme sahip olduğunu vurguladı. Rutte ve Leyen, Rusya'nın işgal girişimiyle başlayan Ukrayna savaşının Avrupa’nın barış ve güvenliğini tehdit ettiğini, özellikle Kuzey Kore askerlerinin Rusya tarafından savaşta kullanılmak üzere bölgeye gönderilmesinin durumu daha da tehlikeli hale getirdiğini kaydetti. Ortak açıklamada, iki liderin otoriter yönetimlerin giderek daha iddialı eylemlere kalkışmalarından kaynaklanan sorunları da ele aldıkları belirtildi: "Giderek evrimleşen tehditler ve sınamalara karşı Rutte ve von der Leyen, mevcut NATO-AB işbirliğini güçlendirmek için yeni bir üst düzey görev gücü oluşturma konusunda uzlaştılar.” NATO ve AB hangi konularda işbirliği yapıyor? Görev gücünün ilk toplantısını önümüzdeki haftalarda gerçekleştireceği duyuruldu. İki kurum arasında 2000’lerin başından bu yana gelişen bir işbirliği bulunuyor ancak özellikle Ukrayna savaşından sonra bu ortaklığın derinleştirilmesi bir gereklilik olarak Brüksel’de kabul gördü. Mevcut NATO-AB işbirliği, savunma kapasitelerinin geliştirilmesi, askeri hareketlilik, hibrit tehditler ve siber tehditlere karşı konulması, "terörizm ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi" ile Ege ve Akdeniz’de insan ticaretinin önlenmesi gibi başlıklardan oluşuyor. Türkiye, NATO-AB işbirliği için mevcut parametrelerin uygulanmasını istiyor NATO’nun önde gelen ülkelerinden olan ve özellikle güney kanadının savunmasında kilit bir pozisyonda yer alan Türkiye, temel olarak NATO-AB arasında işbirliği oluşturulmasına karşı değil. Diplomatik kaynaklar, Ukrayna savaşı gibi gelişmelerden dolayı güvenlik ortamının çok daha değiştiğini ve tehlikeli bir durum arz ettiğini söylüyor ve değişen koşulların NATO-AB işbirliğini daha önemli hale getirdiğini vurguluyor. 32 ülkeden oluşan NATO’nun 23 üyesi aynı zamanda AB üyesi. Avrupa kıtasında AB üyesi olmayan ülkeler arasında Türkiye, İngiltere, Norveç, Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya ve İzlanda yer alıyor. Diplomatik kaynaklar, NATO-AB işbirliğinin istendiği gibi oluşması için temel parametrelere gereksinim olduğunu, bu kapsamda 2003 tarihli ve “Berlin Plus” olarak adlandırılan anlaşmaların önemine dikkat çekiyor. Berlin Plus anlaşmaları, NATO unsurları ve kabiliyetlerinin AB tarafından yönetilecek operasyonlarda kullanılması durumunda uygulanacak prosedürleri içeriyor. Bu süreçte NATO-AB işbirliğinin önündeki en önemli engel ise Türkiye’nin 2004’te AB’ye tam üye olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaması ve bu ülkenin NATO operasyonlarında yer almasını bloke etmesi. ‘Brüksel, AB üyesi olmayan müttefikleri dışlıyor’ Türkiye’nin NATO-AB işbirliğine ilişkin hassasiyet gösterdiği bir başka unsur ise NATO’nun öncül, AB’nin tamamlayıcı bir rolde olması. AB’nin zaman zaman tamamlayıcı rolünün dışına çıktığını, NATO ile farklı pozisyonlar aldığını kaydeden kaynaklar, bu gibi adımların güvenlik gibi çok hassas bir konuda işbirliğinin temelini zayıflattığını kaydediyorlar. AB’nin kendisine üye olmayan müttefiklere kapısını daha çok açması, AB bünyesindeki savunma ile ilgili kurum ve operasyonlara tam katılımını sağlaması gerektiğini belirten Türk diplomatik kaynaklar, bu ilkenin NATO’nun hem Stratejik Konsept belgesinde hem de en son Temmuz 2024’te yapılan Washington Zirvesi sonuç bildirgesinde de kayda geçirildiğini hatırlatıyor. Buna rağmen AB’nin bu ülkelere karşı dışlayıcı tavrının devam ettiğini belirten kaynaklar, NATO-AB işbirliğinin tam olarak yaşama geçmesi için bu engellerin kalkması gerektiğini belirtiyorlar. AB, tam üye aday ülke olmasına karşın Türkiye’yi Avrupa Savunma Ajansı’na ve o kapsamda geliştirdiği programlara dahil etmiyor. AB’nin dış politika ve güvenlik yüksek temsilcisi Josep Borrell ise NATO-AB işbirliğinin önündeki engelin Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin NATO bünyesindeki hiçbir programa katılmasına izin vermemesinden kaynaklandığını söyledi. Borrell, geçen yıl Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin hazırladığı raporda, Türkiye’nin AB’nin Bosna’da yürüttüğü ALTHEA operasyonuna en çok katkı sağlayan ülkeler arasında yer aldığını da hatırlatmıştı.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 29 Ekim’de yaptıkları görüşmede iki kurum arasında yakın ve stratejik ortaklık kurulması konusunda uzlaştıklarını, yeni kurulan üst düzey görev gücünün gelecek haftalarda ilk toplantısını yapacağını duyurdu.

BBC Türkçe’nin haberinde, genelde NATO ile Avrupa Birliği (AB) arasında işbirliğine karşı olmayan Türkiye, AB üyesi olmayan müttefiklerin de AB’nin savunma ile ilgili girişimlerinde tam katılımının sağlanması gerektiğini kaydediyor.
Türkiye, iki kurum arasında 2003’te sağlanan uzlaşma çerçevesinde işbirliğinin gelişimine dikkat edilmesi gerektiğini, Avrupa-Atlantik savunmasında NATO’nun öncül, AB’nin tamamlayıcı rolde kalması gerektiğini belirtiyor. AB ise birlik üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin NATO’nun programlarına katılımının Türkiye tarafından engellenmesinin NATO-AB işbirliği açısından sorun yarattığını kayda geçiriyor. NATO Genel Sekreteri Rutte, 1 Ekim’de ittifakın başına geçtikten sonra Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen ile ilk görüşmesini 29 Ekim’de Brüksel’de gerçekleştirdi. Komisyon, AB'nin yürütme organı.
Görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada, NATO-AB arasındaki ilişkilerin daha da yakınlaşması ve stratejik ortaklık seviyesine çıkarılması konusunda uzlaşıldığı açıklandı. Dünyanın giderek daha tehlikeli bir sürece yöneldiğini belirten iki lider, NATO-AB ortaklığının barış, özgürlük ve refahın korunması açısından yaşamsal öneme sahip olduğunu vurguladı. Rutte ve Leyen, Rusya'nın işgal girişimiyle başlayan Ukrayna savaşının Avrupa’nın barış ve güvenliğini tehdit ettiğini, özellikle Kuzey Kore askerlerinin Rusya tarafından savaşta kullanılmak üzere bölgeye gönderilmesinin durumu daha da tehlikeli hale getirdiğini kaydetti. Ortak açıklamada, iki liderin otoriter yönetimlerin giderek daha iddialı eylemlere kalkışmalarından kaynaklanan sorunları da ele aldıkları belirtildi:
"Giderek evrimleşen tehditler ve sınamalara karşı Rutte ve von der Leyen, mevcut NATO-AB işbirliğini güçlendirmek için yeni bir üst düzey görev gücü oluşturma konusunda uzlaştılar.”
NATO ve AB hangi konularda işbirliği yapıyor?
Görev gücünün ilk toplantısını önümüzdeki haftalarda gerçekleştireceği duyuruldu. İki kurum arasında 2000’lerin başından bu yana gelişen bir işbirliği bulunuyor ancak özellikle Ukrayna savaşından sonra bu ortaklığın derinleştirilmesi bir gereklilik olarak Brüksel’de kabul gördü. Mevcut NATO-AB işbirliği, savunma kapasitelerinin geliştirilmesi, askeri hareketlilik, hibrit tehditler ve siber tehditlere karşı konulması, "terörizm ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi" ile Ege ve Akdeniz’de insan ticaretinin önlenmesi gibi başlıklardan oluşuyor.
Türkiye, NATO-AB işbirliği için mevcut parametrelerin uygulanmasını istiyor
NATO’nun önde gelen ülkelerinden olan ve özellikle güney kanadının savunmasında kilit bir pozisyonda yer alan Türkiye, temel olarak NATO-AB arasında işbirliği oluşturulmasına karşı değil. Diplomatik kaynaklar, Ukrayna savaşı gibi gelişmelerden dolayı güvenlik ortamının çok daha değiştiğini ve tehlikeli bir durum arz ettiğini söylüyor ve değişen koşulların NATO-AB işbirliğini daha önemli hale getirdiğini vurguluyor. 32 ülkeden oluşan NATO’nun 23 üyesi aynı zamanda AB üyesi.
Avrupa kıtasında AB üyesi olmayan ülkeler arasında Türkiye, İngiltere, Norveç, Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya ve İzlanda yer alıyor. Diplomatik kaynaklar, NATO-AB işbirliğinin istendiği gibi oluşması için temel parametrelere gereksinim olduğunu, bu kapsamda 2003 tarihli ve “Berlin Plus” olarak adlandırılan anlaşmaların önemine dikkat çekiyor. Berlin Plus anlaşmaları, NATO unsurları ve kabiliyetlerinin AB tarafından yönetilecek operasyonlarda kullanılması durumunda uygulanacak prosedürleri içeriyor. Bu süreçte NATO-AB işbirliğinin önündeki en önemli engel ise Türkiye’nin 2004’te AB’ye tam üye olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaması ve bu ülkenin NATO operasyonlarında yer almasını bloke etmesi.
‘Brüksel, AB üyesi olmayan müttefikleri dışlıyor’
Türkiye’nin NATO-AB işbirliğine ilişkin hassasiyet gösterdiği bir başka unsur ise NATO’nun öncül, AB’nin tamamlayıcı bir rolde olması. AB’nin zaman zaman tamamlayıcı rolünün dışına çıktığını, NATO ile farklı pozisyonlar aldığını kaydeden kaynaklar, bu gibi adımların güvenlik gibi çok hassas bir konuda işbirliğinin temelini zayıflattığını kaydediyorlar. AB’nin kendisine üye olmayan müttefiklere kapısını daha çok açması, AB bünyesindeki savunma ile ilgili kurum ve operasyonlara tam katılımını sağlaması gerektiğini belirten Türk diplomatik kaynaklar, bu ilkenin NATO’nun hem Stratejik Konsept belgesinde hem de en son Temmuz 2024’te yapılan Washington Zirvesi sonuç bildirgesinde de kayda geçirildiğini hatırlatıyor. Buna rağmen AB’nin bu ülkelere karşı dışlayıcı tavrının devam ettiğini belirten kaynaklar, NATO-AB işbirliğinin tam olarak yaşama geçmesi için bu engellerin kalkması gerektiğini belirtiyorlar.
AB, tam üye aday ülke olmasına karşın Türkiye’yi Avrupa Savunma Ajansı’na ve o kapsamda geliştirdiği programlara dahil etmiyor. AB’nin dış politika ve güvenlik yüksek temsilcisi Josep Borrell ise NATO-AB işbirliğinin önündeki engelin Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin NATO bünyesindeki hiçbir programa katılmasına izin vermemesinden kaynaklandığını söyledi. Borrell, geçen yıl Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin hazırladığı raporda, Türkiye’nin AB’nin Bosna’da yürüttüğü ALTHEA operasyonuna en çok katkı sağlayan ülkeler arasında yer aldığını da hatırlatmıştı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.