Bu yaz sadece ülkemiz için değil, dünya genelinde de oldukça sıcak geçti. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkisini öyle sanıyorum ki en çok bu yaz yaşadık. Meteoroloji uzmanlarına göre, sıcakların daha beteri gelecek.  Bundan beteri ne ola ki… Biz insanlar kadar, dünyamızdaki diğer canlılar da, hayvanlar olsun bitkiler olsun, aşırı sıcaklardan kendi payına düşeni aldılar. Birçok ürün sıcaklar nedeniyle dalında kurudu, verim ve rekolte düşüşü oldu. Sıcaklarla boğuşurken, gerek insan eliyle gerekse doğal nedenlerle ormanlarımız da cayır cayır yanıyor. Sadece Türkiye’de değil, Yunanistan’da, Amerika’nın bilmem ne adasında günlerdir söndürülemeyen orman yangınları. Çanakkale… Mitolojik efsanelere konu olmuş o güzelim, o görkemli Kaz Dağları ne hale geldi. Kimi siyanürle altın aramak için ağaç keser, kimi bilerek ormanı yakar. Bakın günlerdir ateş topu altında. Ya alevlerden kaçan köpek ve kedinin fotoğraf karesini gördünüz mü? Hayvanlarını kurtarmak isteyen o köylünün eli yüzü yanmasına rağmen, kendi acısını unutup, hayvanlarının acısına katlanamamasına ne demeli. İnsanın içi parçalanıyor. Doğa bizden intikam mı alıyor? Bana öyle geliyor.  Nasıl almasın ki. Sularımızı acımasızca kirletiyor, sulak alanlarımızı kurutuyor, dünyanın oksijen ve su kaynağı ormanlarımızı yangınların yanısıra değerli taşlar aramak için birer birer kesip yok ediyoruz. Bunun yanında, yine dünyamızı adeta çöplük haline getiriyoruz. Sonra da çıkıp, yukarıdaki soruyu kendi kendimize soruyoruz, “doğa bizden intikam mı alıyor?” diye. Bilim insanları sürekli uyarıyor. Bakın su rezervlerimiz tükenmek üzere. Barajlardaki doluluk oranı alarm veriyor. Biz hala ağaç kesiyoruz. Bu gidişle, yakın zamanlarda dünyada su savaşları yaşanırsa hiç şaşırmayın. Petrolün, madenin yerini su alacak, unutmamamız gereken en önemli sorun bu.