Tarihten bu yana sömürgecilik denilince devletlerin başka toprakları işgal edip kaynaklarını talan etmesi olarak bilindi. Fakat, yaşadığımız anda bu kavram yalnızca haritalarda değil, bireylerin karakterlerinde de yaşıyor durumda. “Sömürgeci kişilik” dediğimiz bu tipler, artık savaş gemileriyle değil, maskelenmiş niyetlerle yaklaşıyor insanlara... Bu kişiler, başkalarının emeklerine, duygularına, zamanına hatta hayallerine el koymaktan çekinmeyen kişilikteki insanlar. Her ilişkide bir çıkar gözetir. Dostluklarını bile yatırım gibi görür; “Ne alırım?” sorusunu içten içe hep sorar. Tıpkı tarihsel sömürgeciler gibi, önce tatlı sözlerle yaklaşır, sonra zayıf noktaları tespit eder, en sonunda da karşısındakinin kendine yetme gücünü elinden alır. Kontrol etmeden, yönlendirmeden duramazlar. Karşılarındaki kişiye alan tanımaz, onun düşünce yapısını, tercihlerini şekillendirmek isterler. Çünkü kendi varoluşlarını ancak başka birinin hayatını yöneterek anlamlı kılarlar.
İlişkilerdeki bu sömürgecilik, çoğu zaman fark edilmez. Çünkü bu insanlar, kendilerini “yardımsever”, “fedakâr” hatta “danışılan akıl” olarak gösterir. Ama dikkatle bakıldığında, geride yorgun düşmüş, kendine yabancılaşmış insanlar bırakırlar.
Bu nedenle her bireyin, hayatındaki ilişkileri sorgulaması gerekir.
Sömürgeci kişilik, yalnızca tarihte kalmadı. O artık modern hayatın içinde, birey ilişkilerinde, iş yerlerinde, hatta sosyal medyada bile kendine yer buldu. Bu yüzden hem kendimizi hem de etrafımızı farkındalıkla izlemeliyiz. Zira sınırlarımızı korumadıkça, ruhsal istilaya açık hale geliriz.
Anasayfa
Yazarlar
ÇİLEM ŞENESEN
Yazı Detayı
Bu yazı 1765 kez okundu.
Sınırlarımızı korumadıkça!..
Tarihten bu yana sömürgecilik denilince devletlerin başka toprakları işgal edip kaynaklarını talan etmesi olarak bilindi. Fakat, yaşadığımız anda bu kavram yalnızca haritalarda değil, bireylerin karakterlerinde de yaşıyor durumda. “Sömürgeci kişilik” dediğimiz bu tipler, artık savaş gemileriyle değil, maskelenmiş niyetlerle yaklaşıyor insanlara... Bu kişiler, başkalarının emeklerine, duygularına, zamanına hatta hayallerine el koymaktan çekinmeyen kişilikteki insanlar. Her ilişkide bir çıkar gözetir. Dostluklarını bile yatırım gibi görür; “Ne alırım?” sorusunu içten içe hep sorar. Tıpkı tarihsel sömürgeciler gibi, önce tatlı sözlerle yaklaşır, sonra zayıf noktaları tespit eder, en sonunda da karşısındakinin kendine yetme gücünü elinden alır. Kontrol etmeden, yönlendirmeden duramazlar. Karşılarındaki kişiye alan tanımaz, onun düşünce yapısını, tercihlerini şekillendirmek isterler. Çünkü kendi varoluşlarını ancak başka birinin hayatını yöneterek anlamlı kılarlar.
İlişkilerdeki bu sömürgecilik, çoğu zaman fark edilmez. Çünkü bu insanlar, kendilerini “yardımsever”, “fedakâr” hatta “danışılan akıl” olarak gösterir. Ama dikkatle bakıldığında, geride yorgun düşmüş, kendine yabancılaşmış insanlar bırakırlar.
Bu nedenle her bireyin, hayatındaki ilişkileri sorgulaması gerekir.
Sömürgeci kişilik, yalnızca tarihte kalmadı. O artık modern hayatın içinde, birey ilişkilerinde, iş yerlerinde, hatta sosyal medyada bile kendine yer buldu. Bu yüzden hem kendimizi hem de etrafımızı farkındalıkla izlemeliyiz. Zira sınırlarımızı korumadıkça, ruhsal istilaya açık hale geliriz.
Ekleme
Tarihi: 22 Ağustos 2025 -Cuma
Sınırlarımızı korumadıkça!..
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.