Namık Kemal BİÇER
Köşe Yazarı
Namık Kemal BİÇER
 

Mercimek Köyünde 23 Nisan

Bugün 23 Nisan… Neşe doluyor insan. Ama benim içimde o neşeyle birlikte derin bir özlem de var. Ne güzeldi o eski 23 Nisanlar… Özellikle de bizim köyde, Mercimek Köyü’nde. 23 Nisan hazırlıkları bizde bir gün önceden değil, tam iki ay önceden başlardı. İlkokulumuzun bahçesi çocuk sesleriyle dolup taşar, öğretmenler öğrencileri özenle seçerdi: Kim bandoya girecek, kim folklor oynayacak, kim piyeste sahne alacak? Herkesin bir görevi, herkesin bir heyecanı olurdu. Sınıflar rengârenk süslenirdi. Tavanlardan uzun uzun rafyalar sarkardı: kırmızı, mavi, yeşil, sarı… Duvarlara balonlar asılır, pencerelere Türk bayrakları yapıştırılırdı. Sanki her sınıf bir bayram yerine dönüşürdü. Köy muhtarı da bu heyecanın bir parçasıydı. 23 Nisan yaklaşırken, köyün yollarını baştan sona Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle donatırdı. Evlerin duvarları, kahvehane önleri, sokak lambaları kırmızı beyazla süslenirdi. Köylü halk da bu güne göre hazırlanırdı. Kadınlar temiz basmalarını giyer, erkekler en güzel gömleklerini ütülerdi. Çocukların ellerinde ise tahta çubuklara yapıştırılmış kâğıttan Türk bayrakları ve Atatürk resimleri olurdu. Ve büyük gün geldiğinde, resmî geçit başlardı. Önde bando takımı olurdu ve evet, ben de o bando takımındaydım. Davulun tok sesiyle yürürdüm, göğsümde kıpırdayan bir gururla. Arkamızda şık giyinmiş öğrenciler, ardından folklor ekibi, sonra sporcular, piyesçiler ve diğer öğrenciler… Hepsi bayraklarıyla, başları dik, gözleri ışıltılı. Yol kenarına dizilen köylüler, çocuklarının geçişini alkışlarla izlerdi. O anlarda köy, bir milletin kalbinde atan çocuk sesiydi adeta. Törenin ardından okul bahçesinde spor yarışmaları düzenlenirdi. Koşular, ip atlamalar, halat çekmeler… Ardından folklor gösterisi başlardı. Anadolu’nun kadim ezgileri eşliğinde, kızlı erkekli öğrenciler büyük bir heyecanla halk oyunlarını sergilerdi. Ve sonra… Sıra köyün belki de en özel âdetine gelirdi: “Çalar saat yardımı.” Okul müdürü, masanın altına bir çalar saat yerleştirir, kurardı. Saat çalmaya başlayana dek köylüler sırayla sesli bağışlarını söylerdi: “Ben beş lira!”, “Ben on lira!”, “Ben yirmi beş kuruş!” Saat çaldığı anda son bağışı yapan kişi, çalar saat ve bir Türk bayrağı kazanırdı. O bayrak evin en güzel yerine asılır, saat yıllarca çalışırdı. Yardım etkinliğinden sonra piyes başlardı. Çocuklar sahneye çıkar, kahramanlık ya da tarihî oyunlar canlandırırdı. Köylüler hem duygulanır, hem gururlanırdı. Ve finalde… Davul zurna çalardı. Köy halkı halaya durur, el ele verip gecenin içine yürürdü. Akşam olduğunda ise okul bahçesi fenerlerle, lambalarla süslenir, çocukların gülüşleri yıldızlara karışırdı. Bugün bakınca… O 23 Nisan’lar yalnızca bir bayram değilmiş. Bir köyün, bir halkın, çocuklarına inandığı, birlikte nefes aldığı günlermiş. Ve elbette, o güvenin temeli büyük bir inançtı: Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara emanet ettiği cumhuriyet. “Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir.” demişti o. Biz, o sevincin içinde büyüdük. Bir çocuğun gözündeki ışığı, bir milletin yarını olarak gördük. Ve şimdi soruyorum: Nerede o hazırlıklar? Nerede o yön veren büyükler? Nerede o çocukların gözlerine yansıyan o tertemiz umut? Belki de sadece biz kaldık. Hatırlayan, yazan, unutturmamaya çalışan birkaç kişi… Ama yetmez mi? Bir çocuğun kalbinde yaşayan bir bayram, bütün bir ülkeyi yeniden ayağa kaldırabilir. Ve bu satırlardan bir selam göndermek isterim o dönemin koca adamlarına: O okul müdürlerine, o muhtarlara, o halkı örgütleyen, yön veren adamlara… O günler sizlerin emekleriyle kuruluyordu. Belki farkında bile değildiniz ama o günlerde yalnızca tören değil, bir gelecek inşa ediyordunuz. Bugün suskunluğunuz büyük. Ama unutmayın: Kasabaları, ilçeleri, şehirleri kuran köylülerdir. Her şey köyden başlar. Ve bir çocuğun yüreğinde başlayan ışık, bir milletin ufkunu aydınlatır. Ne mutlu Türk’üm diyene.
Ekleme Tarihi: 22 April 2025 - Tuesday

Mercimek Köyünde 23 Nisan


Bugün 23 Nisan… Neşe doluyor insan.
Ama benim içimde o neşeyle birlikte derin bir özlem de var.
Ne güzeldi o eski 23 Nisanlar…
Özellikle de bizim köyde, Mercimek Köyü’nde.

23 Nisan hazırlıkları bizde bir gün önceden değil, tam iki ay önceden başlardı.
İlkokulumuzun bahçesi çocuk sesleriyle dolup taşar, öğretmenler öğrencileri özenle seçerdi:
Kim bandoya girecek, kim folklor oynayacak, kim piyeste sahne alacak?
Herkesin bir görevi, herkesin bir heyecanı olurdu.

Sınıflar rengârenk süslenirdi.
Tavanlardan uzun uzun rafyalar sarkardı: kırmızı, mavi, yeşil, sarı…
Duvarlara balonlar asılır, pencerelere Türk bayrakları yapıştırılırdı.
Sanki her sınıf bir bayram yerine dönüşürdü.

Köy muhtarı da bu heyecanın bir parçasıydı.
23 Nisan yaklaşırken, köyün yollarını baştan sona Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle donatırdı.
Evlerin duvarları, kahvehane önleri, sokak lambaları kırmızı beyazla süslenirdi.
Köylü halk da bu güne göre hazırlanırdı.
Kadınlar temiz basmalarını giyer, erkekler en güzel gömleklerini ütülerdi.
Çocukların ellerinde ise tahta çubuklara yapıştırılmış kâğıttan Türk bayrakları ve Atatürk resimleri olurdu.

Ve büyük gün geldiğinde, resmî geçit başlardı.
Önde bando takımı olurdu ve evet, ben de o bando takımındaydım.
Davulun tok sesiyle yürürdüm, göğsümde kıpırdayan bir gururla.
Arkamızda şık giyinmiş öğrenciler, ardından folklor ekibi, sonra sporcular, piyesçiler ve diğer öğrenciler…
Hepsi bayraklarıyla, başları dik, gözleri ışıltılı.
Yol kenarına dizilen köylüler, çocuklarının geçişini alkışlarla izlerdi.
O anlarda köy, bir milletin kalbinde atan çocuk sesiydi adeta.

Törenin ardından okul bahçesinde spor yarışmaları düzenlenirdi.
Koşular, ip atlamalar, halat çekmeler…
Ardından folklor gösterisi başlardı.
Anadolu’nun kadim ezgileri eşliğinde, kızlı erkekli öğrenciler büyük bir heyecanla halk oyunlarını sergilerdi.

Ve sonra…
Sıra köyün belki de en özel âdetine gelirdi: “Çalar saat yardımı.”
Okul müdürü, masanın altına bir çalar saat yerleştirir, kurardı.
Saat çalmaya başlayana dek köylüler sırayla sesli bağışlarını söylerdi:
“Ben beş lira!”, “Ben on lira!”, “Ben yirmi beş kuruş!”
Saat çaldığı anda son bağışı yapan kişi, çalar saat ve bir Türk bayrağı kazanırdı.
O bayrak evin en güzel yerine asılır, saat yıllarca çalışırdı.

Yardım etkinliğinden sonra piyes başlardı.
Çocuklar sahneye çıkar, kahramanlık ya da tarihî oyunlar canlandırırdı.
Köylüler hem duygulanır, hem gururlanırdı.

Ve finalde…
Davul zurna çalardı.
Köy halkı halaya durur, el ele verip gecenin içine yürürdü.
Akşam olduğunda ise okul bahçesi fenerlerle, lambalarla süslenir,
çocukların gülüşleri yıldızlara karışırdı.

Bugün bakınca…
O 23 Nisan’lar yalnızca bir bayram değilmiş.
Bir köyün, bir halkın, çocuklarına inandığı, birlikte nefes aldığı günlermiş.

Ve elbette, o güvenin temeli büyük bir inançtı:
Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara emanet ettiği cumhuriyet.
“Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir.” demişti o.
Biz, o sevincin içinde büyüdük.
Bir çocuğun gözündeki ışığı, bir milletin yarını olarak gördük.

Ve şimdi soruyorum:
Nerede o hazırlıklar?
Nerede o yön veren büyükler?
Nerede o çocukların gözlerine yansıyan o tertemiz umut?

Belki de sadece biz kaldık.
Hatırlayan, yazan, unutturmamaya çalışan birkaç kişi…
Ama yetmez mi?
Bir çocuğun kalbinde yaşayan bir bayram,
bütün bir ülkeyi yeniden ayağa kaldırabilir.

Ve bu satırlardan bir selam göndermek isterim o dönemin koca adamlarına:
O okul müdürlerine, o muhtarlara, o halkı örgütleyen, yön veren adamlara…
O günler sizlerin emekleriyle kuruluyordu.
Belki farkında bile değildiniz ama o günlerde yalnızca tören değil,
bir gelecek inşa ediyordunuz.

Bugün suskunluğunuz büyük.
Ama unutmayın:
Kasabaları, ilçeleri, şehirleri kuran köylülerdir.
Her şey köyden başlar.
Ve bir çocuğun yüreğinde başlayan ışık,
bir milletin ufkunu aydınlatır.

Ne mutlu Türk’üm diyene.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.