Ülkemiz seçim atmosferine girdi. Doğal ve haklı olarak, siyasetin gereği olarak her parti ya da ittifak elbette seçim çalışmalarını yerine getirecek, iktidarda kalmak ya da iktidara gelmek için çalışacak.  Siyaset özel ilgi alanıma girmiyor. Ancak, siyaset mekanizması da geleceğimizi şekillendiriyor, belirliyor. Bu yüzden, 14 Mayıs’ta hangi parti hangi ittifak iktidara gelir, orasını şimdiden bilemiyorum. Bildiğim tek şey var. Siyaset mekanizması, çözüm merkezidir, hizmet etme aracıdır.  Bu bağlamda… Asrın felaketini yaşadığımız şu günlerde, tüm siyasi partiler, seçim çalışmalarını yürütmekle birlikte, deprem felaketini asla gözardı etmemelidir. Aradan geçen bunca süreye rağmen, deprem bölgesinde hala aç ve açıkta kalan insanlarımız var. Birkaç gün önce, bir yolculukta; İskenderun’dan başka bir kente gidip, yeniden döndüğü anlaşılan genç bir kadının, yanındakine depremin yarattığı felaketin boyutunu ve önemini, “bir çorabın, bir bardak suyun ne kadar değerli olduğunu 6 Şubat sabahı anladım” sözleriyle dile getiriyordu. Bu sözleri duyunca, tüylerim diken diken oldu!.. Evet, siyasi partiler, seçim için birbirleriyle yarışacaklar, yarışsınlar… Ama bu seçim dönemi… Birbirlerine karşı, ‘amansız bir mücadele’ yerine; siyaset mekanizmasının çözüm ve hizmet üretme aracı olduğunun bilinciyle hareket ettikleri bir dönemin başlangıcı olsun. Zira… Bizim insanımız, bizim ülkemiz bunu fazlasıyla hak ediyor. Siyasi ikbal yerine, bu ülkenin bu halkın çıkarları öncelik olmalıdır.