Daha on gün önce, ülkemizi çok derinden sarsan, 50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümünü yüreklerimiz kanayarak andık. Depremlerin önüne geçemeyiz, doğru, ama binalarımızı bilimin, tekniğin yol göstericiliğinde yapabiliriz ve böylelikle önlenebilir ölümlerin önüne geçebiliriz. Dere yataklarını, heyelan bölgelerini yapılaşmaya açmayarak, istenilmeyen felaketleri önleyebilir ya da en aza indirebiliriz.
Peki ama ya iş kazalarına ne demeliyiz.
Maden ocağı göçüklerinde, grizu patlamalarında bugüne kadar kaç insanımızı yitirdik, sayısını hatırlayan var mı acaba? İşte birkaç gün önce Erzincan İliç’teki bir altın madeni ocağında yaşanan toprak kayması. 10 milyon metreküp toprak sel gibi aktı, gitti. Açıklanan sayıya göre, 9 işçimiz hala toprak altında. Tek dileğimiz işçilerimizin sağ salim kurtulmaları ve ailelerine kavuşmaları.
Maden kazasının meydana geldiği 3 günden bu yana, izlediğim kadarıyla başka yerlerde de 4 işçi iş kazalarında hayatlarını kaybetti. Hele 17 yaşındaki çocuk işçinin tamir ettiği asansörle duvar arasında sıkışıp feci şekilde can vermesini nasıl kabulleneceğiz, nasıl sindirebileceğiz içimize.
Yok mu bunun bir çaresi, hiç mi iş güvenliği önlemleri yerine getirilmez. Hiçbir kurum denetlememiz mi? Meslek kuruluşları ne yapar acaba?
Güzelim ülkemizde hayatta kalmamız bir tesadüf eseri olmamalı. Her yıl onlarca insanımızı iş kazalarında kaybediyoruz. Türkiye ucuz ölümler ülkesi değildir, olmamalıdır…
Anasayfa
Yazarlar
ÖZLEM ÖZGEÇ
Yazı Detayı
Bu yazı 346+ kez okundu.
İş kazaları kaderimiz olmamalı
Daha on gün önce, ülkemizi çok derinden sarsan, 50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümünü yüreklerimiz kanayarak andık. Depremlerin önüne geçemeyiz, doğru, ama binalarımızı bilimin, tekniğin yol göstericiliğinde yapabiliriz ve böylelikle önlenebilir ölümlerin önüne geçebiliriz. Dere yataklarını, heyelan bölgelerini yapılaşmaya açmayarak, istenilmeyen felaketleri önleyebilir ya da en aza indirebiliriz.
Peki ama ya iş kazalarına ne demeliyiz.
Maden ocağı göçüklerinde, grizu patlamalarında bugüne kadar kaç insanımızı yitirdik, sayısını hatırlayan var mı acaba? İşte birkaç gün önce Erzincan İliç’teki bir altın madeni ocağında yaşanan toprak kayması. 10 milyon metreküp toprak sel gibi aktı, gitti. Açıklanan sayıya göre, 9 işçimiz hala toprak altında. Tek dileğimiz işçilerimizin sağ salim kurtulmaları ve ailelerine kavuşmaları.
Maden kazasının meydana geldiği 3 günden bu yana, izlediğim kadarıyla başka yerlerde de 4 işçi iş kazalarında hayatlarını kaybetti. Hele 17 yaşındaki çocuk işçinin tamir ettiği asansörle duvar arasında sıkışıp feci şekilde can vermesini nasıl kabulleneceğiz, nasıl sindirebileceğiz içimize.
Yok mu bunun bir çaresi, hiç mi iş güvenliği önlemleri yerine getirilmez. Hiçbir kurum denetlememiz mi? Meslek kuruluşları ne yapar acaba?
Güzelim ülkemizde hayatta kalmamız bir tesadüf eseri olmamalı. Her yıl onlarca insanımızı iş kazalarında kaybediyoruz. Türkiye ucuz ölümler ülkesi değildir, olmamalıdır…
Ekleme
Tarihi: 15 Şubat 2024 - Perşembe
İş kazaları kaderimiz olmamalı
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.