Bugün, Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyoruz. Ancak, bu özel günü kutlamakla yetinmeyip, kadınların durumunu ele almalı ve geliştirmek için daha fazla çaba göstermeliyiz. Ülkemizde kadınlar, tarihin her döneminde önemli roller üstlendi ve mücadele etti. Ancak, maalesef kadınlar hala eşitlik ve adalet konusunda mücadele etmek zorunda kalıyorlar.
Kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi alandaki haklarının güvence altına alınması için daha fazla çaba sarf etmemiz gerekiyor. Özellikle kadın cinayetlerinde yaşanan ürkütücü artış, toplum olarak acil bir şekilde harekete geçmemizi gerektiriyor. Korkunç gerçeklerle yüzleşmek zorundayız: Son 10 yılda binlerce kadın cinayete kurban gitti. Bu trajik olaylar, kadınların güvenliğinin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.
Siyasette de kadınların temsiliyeti oldukça düşük. Ülkemizin 81 ilinden sadece ikisinde kadın belediye başkanı görev yapıyor. Bu durum, kadınların siyasi alandaki varlığının ne kadar sınırlı olduğunu gösteriyor. Kadınların iş gücüne katılımı konusunda da benzer bir tablo var. Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadınların iş gücüne katılımında en son sırada yer alıyor.
Kadınların haklarına saygı duyulması ve eşitlik için mücadele etmemiz gerekiyor. Ancak, bu mücadele sadece kadınların sorumluluğunda değil, toplumun her kesiminin ortak çabasıyla gerçekleşebilir. Hepimiz, kadınların güçlendirilmesi ve haklarının korunması için bir araya gelmeliyiz. Çünkü güçlü bir toplum, kadınların güçlü bir şekilde temsil edildiği bir toplumdur.