Yaşadığımız asrın felaketi karşısında toplum olarak kenetlendik, tek yürek olduk.
Bu dayanışma duygusu bizlerin genlerinde var.
Ama 6 Şubat’tan bu yana ortalığa öyle iddialar atılıyor ki, eğer doğru ise insanın küçük dilini yutası geliyor.
Kızılay’dan bahsetmek istiyorum.
Çok eskiden, ilkokullarda Kızılay Kolu’na başkan seçilmek, o kola üye olmak için adeta yarışırdık.
Küçük tenekelerden yapılmış kumbaralara herkes harçlığını atardı.
Kızılay Kolu’na seçilmek deyim yerindeyse adeta bir imtiyazdı.
Peki ne oldu da, bugün Kızılay çadır satıyor, battaniye satıyor, gıda ürünü satıyor?
Kızılay Genel Başkanı da bu iddiaları doğruladı.
İnsanlarımız elindeki avucundakini deprem bölgesine, afetzedelere yağdırırken; Kızılay’ın hepimizden önce oraya koşması gerekmez miydi?
Ne oluyor bize, neler oluyor, ne ara bu hale geldik!
Kızılay bizim gözbebeğimiz, asla en küçük bir şaibeyle anılmamalıdır.