Günümüz Dünyasında, insanlarımız her geçen gün değerlerini yitiriyor. Bencil, kendinden başkasını sevmeyen, önemsemeyen insan tiplerine o kadar sık rastlıyoruz ki, ister istemez “neler oluyor bizlere” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Evet, gerçekten de neler oluyor bizlere!..
Şu oluyor…
Tüm Dünya’da gittikçe yaygınlaşan popüler kültür, bizim ülkemizde de insanlarımızı, özellikle genç nesilleri olumsuz etkiliyor. TV ekranlarından henüz hayatının başında ultra zengin başrol oyuncusu erkek ya da kadın hiç farketmiyor, rol model diye evlerimizin salonlarına kadar girerek çocuklarımızın gözlerinin içine sokuluyor. Yani bir zamanların siyah-beyaz Yeşilçam’ın başlıca konularının başında gelen zengin kız, fakir oğlan artık çok gerilerde kaldı. Masum yaşam öykülerini anlatan bu sinema filmlerinin yerini yukarıdaki satırlarda değindiğimiz gibi abuk sabuk diziler aldı.
Bunları izleyen gençlerin dünyasında ister istemez “ben neden zengin olmayayım” özentisine yol açmaktadır. Ticari amaçlı sözüm ona şarkı sözlerinden tutun, bahsettiğimiz dizilere kadar, adeta hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen popüler kültür, yozlaşmanın en önemli mihenk taşını oluşturmaktadır. Sosyal medya bağımlılığı ve insanların kendisini film dizi karakter gibi hissetmesi nedeniyle özellikle de gençler kendi benliklerini yavaş yavaş kaybediyor. Çevrenize şöyle bir bakın. Konuşmayı unutan, karşısındakiyle iletişim kurmak için birkaç sözcüğü bile kuramayan, gençleri görürsünüz. Yarı Türkçe yarı yabancı dille derdini anlatmaya çalışan bir nesilden ne bekleyebiliriz. Aslında işin esası, dünyaya hükmetmeye çalışan gelişmiş devletlerin, insanlığa dayatmak istediği de, dizileriyle, sinema filmleriyle, şarkılarıyla vb. sorumluluğunu bilmeyen, nesiller yetişmesini sağlayarak Dünya’da istedikleri gibi at oynatmak istemeleridir. Yaşanan yozlaşmalar, saygınlık ve değerler aşınmaları bunlardan kaynaklanmaktadır.
Kültür emperyalizmi işte tam da budur.