Türkiye, sokak hayvanları konusunda insanlık dışı bir gerçekle yüzleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklentilerine rağmen, sokak hayvanlarına yönelik acımasız uygulamaların devam etmesi, toplumun vicdanını yaralıyor. Görünenin ötesinde, sokak hayvanlarına yönelik yapılan işkenceler ve öldürme pratikleri insanlığımızı sorgulatıyor. Hükümetin sessizliği ve belediyelerin ihmali, sokak hayvanlarının yaşam hakkını yok sayıyor. Hayvan hakları savunucularının çığlıkları, duyulmuyor; çünkü insanlık dışı politikalar siyasi çıkarların gölgesinde kayboluyor. Belediyeler, sokak hayvanları konusundaki sorumluluklarını yerine getirmede başarısız oluyor. Kısırlaştırma, bakım ve sahiplenme gibi temel görevleri görmezden gelen belediyeler, vicdanları sızlatıyor. Sokak hayvanlarının çektiği acılara rağmen, belediyelerin sessizliği ve umursamazlığı, toplumun vicdanını yaralıyor. Milyonlarca insan, sokak hayvanları için adalet arıyor. Ancak, sesleri duyulmuyor; çünkü onlar, siyasi hesapların gölgesinde kayboluyor. Hükümetin ve belediyelerin insanlık dışı uygulamalarına karşı çıkanların çığlıkları, duyulmuyor; çünkü onlar, toplumun görmezden geldiği bir azınlık olarak kalıyor. Artık yeter! Sokak hayvanları, insanlık dışı uygulamaların kurbanı olmamalı. Hükümet, belediyeler ve toplum, insani ve etik bir yaklaşımla hareket etmeli. Sokak hayvanlarının yaşam hakları korunmalı, kısırlaştırma ve sahiplenme programları desteklenmeli, hayvan hakları savunucularının sesi duyulmalı. Sokak hayvanları konusu, sadece bir yasal düzenleme meselesi değil, insanlık onurunun sorgulandığı bir sınavdır. Türkiye'nin vicdanını ve insanlığını koruyarak bu sınavı geçmesi gerekiyor. Unutmayalım ki, bir toplumun medeniyeti, en savunmasız olanına nasıl davrandığıyla ölçülür.