Bayram tatilinin ilk 6 gününde yollarda 48 kişi hayatını kaybetti. Çok uzun yıllardan bu yana, tüm uyarılara, tüm önlemlere rağmen ne yazık ki trafik kazalarının önüne geçemiyoruz. Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında her gün “trafik canavarı şu kadar can aldı, bu kadar kişi yaralandı” şeklinde haberlere tanıklık etmek zorunda kalıyoruz.
İçimiz kan ağlayarak…
6 Nisan’da başlayan 9 günlük uzun Ramazan Bayramı tatilinde de dün itibariyle bu satırlar kaleme alındığında yurdun çeşitli yerlerinde meydana gelen kazalarda 48 kişi yaşamını yitirirken, 6 bin 184 kişinin yaralandığını bizzat İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya açıklamıştı. Bu 6 günlük süre içinde tam 3 bin 706 trafik kazası yaşanmış.
Tabii bunlar öyle tahmin ediyorum ki, kayıtlara geçenler…
Allah göstermesin, bunun bir de dönüş yolu var!
Düşünmek bile istemiyorum, ama daha kimbilir kaç trafik kazası daha meydana gelecek kaç vatandaşımız daha yaşamını yitirecek, kaç kişi daha yaralanacak.
Bu kazalar sonucu doğan ekonomik zararları saymayalım bile…
Neden kurallara uymuyoruz, nedir bu acelemiz.
Ulaşacağımız yere birkaç saat sonra hatta bir gün sonra gitsek ne kaybederiz. Bırakın kaybetmeyi çok şey kazanırız.
Hayatımızı kazanırız, sevdiklerimizi kazanırız.
Başta tüm güvenlik güçlerimiz olmak üzere, trafik kurallarına uyulması konusunda üzerlerine düşen her görevi ve sorumluluğu yerine getiriyor. Ama bizler bu uyarılara bu kurallara aldırmıyoruz.
Sonra gazetelerde, televizyon kanallarında “trafik canavarı şu kadar can aldı” diye haberler okumak, izlemek zorunda kalıyoruz.
İnsanlar kurallara uysa, trafik canavar olur mu?
Sorunun yanıtını siz değerli okurlarıma bırakıyorum.