Cumhuriyetimizin kurulmasına uzanan yolu açan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehası sonucu kazandığımız Büyük Zafer’in 101. Yıldönümünü kutladık.
Heyecanlıyız, gururluyuz, onurluyuz…
Birinci Dünya Savaşı’ndan Almanya’nın yenilgiyle çıkmasının ardından, toprakları işgal edilmiş, ordusu dağıtılmış, silahı elinden alınmış bir ülkenin makus talihi, 26 Ağustos 1922’de Ebedi Önderimiz Atatürk’ün Büyük Taarruzu başlatmasının ardından değişmiştir. 30 Ağustos’ta kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi aynı zamanda Anadolu’nun sonsuza dek Türk vatanı olarak kalacağının, dünyaya ilan edildiği bir tarihtir.
Aradan geçen bir asır geçti…
Yokluklar ve yoksunluklar içinde kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşımız’da bizlere bu cennet yurdu kazandıran Atatürk, silah arkadaşları ve isimsiz kahramanlarımıza çok şey borçluyuz.
Bilmeli ve unutmamalıyız ki…
101 yıl önce bu topraklardan dişimizle, tırnağımızla kovduğumuz dış güçlerin kirli emelleri hala varlığını sürdürmektedir.
İşte bu nedenle uyanık ve dikkatli olmak zorundayız.
Ne diyordu ki Ulu Önder Atatürk, “Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz”
Bu yüzden çok çalışmalıyız, daha çok çalışmalıyız.
100 yıl önceden bugünleri gören, bilimin, fennin ışığında bizlere rehber olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yol göstericiliğinden asla ayrılmamalı, bir milim sapmamalıyız.
Ruhları şad olsun…