Huzur dolu bir hafta dileyerek güne başlayalım. Yazlıkçılar tamamen şehre dönmüşler, yayla sevenler evlerine gelmişler, okullar açılmış, çocuğu olanların ceplerinde kuruşları kalmamış, yine de güneş doğuyor. Yeni gün başlarken ve yine hayat devam ediyor, umut ediyoruz, güzel günlerin hayalini kuracağımız bir haftaya daha merhaba diyerek yaşamaya devam ediyoruz...
Evlenen bir çiftin anlaşamaması halinde boşanma kararı almaları birçok yönlü düşünmeleri gerektiğini beraberinde getiriyor. Evlenmek kolay, ayrılmak daha da kolay olmasına rağmen taraflardan birinin ekonomik durumu yoksa Yoksulluk Nafakasının, eğer ortak çocukları varsa İştirak Nafakasının enflasyon karşısındaki hukuki durumunu anlatacağım.
Diyelim boşanma kararı aldınız, eşlerden birinin ekonomik geliri yoksa diğer taraftan Yoksulluk Nafakası talep edebilir. Ortak çocukları var ise çocukların velayetini alan taraf diğer taraftan iştirak nafakası talep edebilir. Mahkemenin talepleri kabul etmesi halinde, diğer tarafa, mahkemenin belirlediği rakamlarda veya tarafların anlaştığı rakamlarda nafaka karşı tarafa ödenir.
Bu nafaka ödemesi; İrat şeklinde değil de aylık ödeme şeklinde karar verildiyse, mahkeme her yıl belirli oranda artış öngörmektedir. Bu artış talep halinde ve çoğunlukla TÜİK verilerine göre ÜFE artış oranında uygulanır. Peki nasıl uygulanır?
Bunun cevabı ne Türk Medeni Kanunu’nda ne TÜİK verilerinde ne de üretici olmadığı için üretim çizelgesinde yer almadığı için sadece kıyasla karar verilir.
Şimdi kazananı ve kaybedeni bulalım. TÜİK, geçtiğimiz yıl artış oranında rekor kırdı, artış yüzde 52.11 rakamları ile enflasyonun üzerinde gerçekleşti. Peki maaşlar ve gelirler nasıl arttı?..
Giderler enflasyonla beraber yükseldi ancak maaşlar ve gelirler enflasyon sınırının altında artış gösterdi. Hal böyle olunca; nafaka veren taraf maaşının büyük kısmını nafakaya ayırmak zorunda kaldı, yerleşik Yargıtay İçtihatları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal niteliğinde kararına göre, nafaka maaşın yüzde 25’in üzerine çıkmamalı, TÜİK’in yayınladığı ÜFE 12 aylık ortalama artış oranı nazara alınmak suretiyle nafaka artışının yapılması gerekmektedir denmektedir. Tamam diyelim yerel mahkeme hüküm halinde bu oranı aşmadı, ancak ÜFE oranları yüzde 52.11’lerde artışı ile bu oran maaşın yüzde 25’ini geçti ve maaşın yarısı nafakaya gider oldu. Nafaka ödeyecek kişinin aldığı maaşın yüzde 25 yani 4/1’i geçmeyecek şekilde hesaplanan; nafaka olarak bağlanır kararına karşılık, enflasyon oranında maaşın artmaması dolayısıyla bu oranı geçti. Burada çözüm nedir peki? Her yıl açılacak nafaka artırım veya nafaka azaltım davası mı çözüm? Enflasyonun ve bu denli giderlerin pahalılığı karşısında nafaka alan taraf ne yapsın, sadece karnını doyurmaya dahi yetmeyen nafaka veren taraf ne yapsın, yine çözümsüz bir süreç ve yine dengelenemeyen bir adalet…
“Kader gayrete aşıktır.
Sevgiyi gerçek kılan şey mücadeledir, sevdiklerini kadere bırakamazsın”
Lev Nikolayeviç Tolstoy
Sevgiyle kalın…