Adana’da etkili olan soğuk hava dalgası, tarımsal üretimi olumsuz etkiledi. Gece sıcaklıklarının sıfırın altına düşmesi, özellikle narenciye, sebze, karpuz ve meyve bahçelerinde ciddi zararlara yol açtı. Zaten girdi maliyetleriyle boğuşan çiftçi, şimdi de doğa koşullarının getirdiği bir felaketle karşı karşıya. Peki, bu durumda ne olacak? Devletin, üreticinin yaralarını sarmak adına atması gereken adımlar neler?
Çiftçinin Üzerindeki Çifte Yük: Girdi Maliyetleri ve Don Afeti
Son yıllarda tarımsal üretimde en büyük sorunlardan biri artan maliyetler oldu. Mazot, gübre, ilaç ve işçilik giderleri çiftçinin belini bükmüşken, şimdi de soğuk hava nedeniyle mahsuller zarar gördü. Özellikle narenciye bahçeleri, don nedeniyle büyük oranda kayıp yaşadı. Hasat edilmeyen ürünlerin dalında donması, çiftçiyi hem maddi hem manevi olarak çökertti.
Ayrıca, serada üretim yapan sebze üreticileri de bu afetten payını aldı. Seraların ısıtma maliyetleri zaten yüksekken, sıcaklığın eksilere düşmesi sebebiyle pek çok üretici ciddi zararlar bildirdi. Karpuz ve diğer bahar mahsulleri için de durum iç açıcı değil. Çiçeklenme dönemine giren ağaçlarda dondan kaynaklı verim kaybı yaşanabilir.
Peki, Şimdi Ne Olacak?
Devletin bu süreçte atması gereken birkaç kritik adım var:
1. Acil Destek Paketi Açıklanmalı: Çiftçilerin don zararından doğan kayıpları telafi edebilmesi için hibe ve faizsiz kredi destekleri sağlanmalı. Özellikle küçük üreticiler için doğrudan destek programları oluşturulmalı.
2. Zarar Tespiti ve Sigorta Ödemeleri Hızlandırılmalı: TARSİM sigortası olan üreticilerin hasar tespit işlemleri hızlıca yapılmalı ve ödemeler gecikmeden çiftçiye ulaştırılmalı. Sigortasız üreticilere de acil yardım mekanizmaları devreye sokulmalı.
3. Borç Erteleme ve Vergi Muafiyeti: Çiftçilerin mevcut kredi borçları en az bir yıl faizsiz ertelenmeli. Aynı zamanda vergi ve sigorta primlerinde muafiyet sağlanarak üreticinin üzerindeki yük azaltılmalı.
4. Soğuk Hava Koşullarına Karşı Önleyici Tedbirler: İklim krizinin etkileri her geçen yıl daha da sert hissediliyor. Bu nedenle, devletin çiftçilere sera ısıtma sistemleri, rüzgar pervaneleri ve don önleyici sulama sistemleri için destek vermesi kritik.
Gıda Krizi Kapıda mı?
Bu doğal afet, sadece çiftçiyi değil tüketiciyi de etkileyecek. Zarar gören mahsuller nedeniyle narenciye, sebze ve meyve fiyatlarında ciddi artışlar yaşanabilir. Özellikle önümüzdeki haftalarda pazardaki fiyatların yükselmesi, dar gelirli vatandaşın alım gücünü daha da zorlayacaktır.
Özetle, Adana çiftçisi bugün sadece doğanın sert yüzüyle değil, yetersiz destek politikalarıyla da mücadele ediyor. Eğer zamanında doğru adımlar atılmazsa, bu yılın kayıpları önümüzdeki yıllara da yansıyabilir. Tarım, sadece çiftçinin meselesi değil; bir ülkenin geleceğidir. Üreticiyi desteklemek, sadece ekonomiyi değil, soframızdaki gıdayı da güvence altına almak demektir.
Yetkililer Acil Harekete Geçmeli!
Adana’daki don felaketi, tarım sektörünün kırılganlığını bir kez daha gözler önüne serdi. Yetkililerin bu noktada zaman kaybetmeden üreticinin sesini duyması ve harekete geçmesi gerekiyor. Çiftçi, yalnız bırakılırsa bu sadece Adana’nın değil, tüm ülkenin meselesi haline gelir.
Son söz: Tarımı ihmal eden, yarınını riske atar!