Doğadaki canlı cansız tüm varlıklar kuşkusuz ki çok değerlidir. Hayatın ayrılmaz unsurlarıdır. Bizim için değersiz görünen bir taş parçası, toz zerreciği olmasa dünyada yaşam olur mu?
Buradan şu konuya gelmek istiyorum.
Daha üç beş gün önce, bir sokak köpeğinden kaçan 8 yaşındaki küçük bir çocuk bir aracın altında kalarak hayatını yitirdi. Yine Adana’da birkaç yıl önce Öğretmenler Bulvarı’nda okulundan çıkıp, bisikletiyle evine giden küçük çocuğumuz sokak köpeklerinin saldırısından kaçmak isterken, otomobilin altında kalarak feci şekilde öldü. Daha dün ülkemizin bir başka yerinde 12 yaşındaki çocuk köyündeki köpekler tarafından neredeyse parçalanıyordu. Çocuğu köpeklerden kardeşleri kurtardı.
Hangi örneklerini sayalım ki…
Tahmin edebiliyorum…
Hayvanseverler, hemen önyargı içinde tepki gösterecekler, ama göstermesinler.
Onlar kadar herkes de, sokaktaki bu canlı dostlarımızı seviyoruz.
Onların da yaşamlarının tıpkı biz insanlar gibi kutsal olduğunun bilincindeyiz.
Sokaktaki başıboş köpeklerin, kedilerin katledilmesi gibi asla bir düşünce içerisinde değiliz.
Ama artık bu hayvanlar herkes için tehlike oluşturmaya başladı.
Hayatlarını kaybeden bu küçük çocukların günahı neydi?
Daha yaşamlarının ilkbaharında, hayattan kopup gittiler.
Elbette bu ölümlerden sokak hayvanlarını sorumlu tutma gibi bir düşüncem yok.
Başta, belediyeler olmak üzere, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, bu soruna ivedilikle neşter vurmak zorundadır.
Belediyelerin hayvan barınakları yetersiz. Yetersiz olduğu için de bu hayvanlar sokaklarda başıboş geziyorlar.
Yoksa daha nice çocuklarımız, insanlarımız bu tür olası tehlikelerle yüz yüze gelecek.
Artık önlenebilir bu ölümlere karşı önlem almak zamanı geldi de geçiyor bile.