Yüreklerdeki bu yangın asla sönmeyecek.
Öksüz, yetim kalan bebeklerin, çocukların yaşamları boyunca yüreklerinde hissedecekleri bu yangının izleri o masum yüzlerine yansıyacak.
Yani hiçbir şey 6 Şubat öncesi gibi olmayacak.
Zamanı geriye çevirmemiz mümkün değil. Ama bir daha 6 Şubat’ların yaşanmaması için yapacak, yapılacak çok şey var. Bir sonraki olası doğal afet olan depremde, heyelanda, selde insanlarımızın ölmemesi için.
Örneğin, dere yataklarını yapılaşmaya açmamak gibi.
Örneğin deniz kumuyla karıştırılmış çimentodan bina dikmemek gibi.
Örneğin, zemin etüdü gibi, bilimsel gerçekler ışığında konut üretmek gibi.
Depremden en az etkilenen ilimiz Adana’da bile, açıklanan rakamlara göre, orta ve ağır hasarlı bina sayısı 4 bini aşmış durumda.
Kim izin verdi bu yapılara…
Milyonlar vererek, insanlar kendilerine yuva değil de, tabut mu satın aldı.
Kim sorumlusu bu yaşananların.
Sadece müteahhitler mi?
Peki ya bizler!..
Konut alırken, dairenin mimarisine mi baktık sadece, depreme dayanıklı olup olmadığını sorguladık mı, araştırdık mı? Vatandaş olarak artık bizlerin de kendimize bu soruyu sormanın zamanıdır.
Hani o şarkının dizelerindeki gibi “hiçbirimiz masum değiliz”