Son günlerde olağanüstü bir sıcaklık yaşıyoruz. Arapça’dan dilimize geçen ve yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günlerini ifade eden Eyyam-ı Bahur, biz insanları olduğu kadar can dostlarımız hayvanları da adeta çaresiz bıraktı. Neredeyse nefes alamaz hale geldik. Uzmanlara göre, Eyyam-ı Bahur sıcakları gidiyor ama bu kez de Basra sıcakları bölgemizi etkisi altına alacak.
Aşırı sıcaklar, sadece biz insanlar ve hayvanları etkilemedi. Tarlada hasat edilmeyi bekleyen ürünleri de vurdu. Adana’da şu günlerde hasadı yapılacak olan mısırlar, tepeden kurumaya başlamış. Oysa mısırda sağlıklı bir kuruma kökten tepeye doğru başlar. Bu demek ki, tepeden kurumaya başlayan mısırda verim ve kalite kaybı yaşanacak. Çiftçinin bir yıllık emeği büyük oranda heba olacak. Üretici gibi tüketici de bu durumdan etkilenecek. Soframıza gelen gıda ürünlerini bugünkünden daha pahalıya alacağız.
Evet, iklim değişikliği yaşanıyor, küresel ısınma hızlanıyor.
İyi ama, tüm bu olan bitenler, büyük ölçüde insan eliyle olmuyor mu?
Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Deniz Orhan, iklim değişikliyle artık yüzleşme zamanının geldiğine dikkat çekiyor. İklim krizinin artık bir gelecek senaryosu değil, bugünün bir gerçeği olduğunu kaydeden Deniz Orhan “Bu gerçekle yüzleşmek ve harekete geçmek için zaman daralmaktadır” derken, iklimi düzenleyen ormanların katledilmesinin yaşanan iklim değişikliğini tetiklediğini belirtiyor.
Öyle ya…
Orman yaşamın ta kendisi demek.
Doğal kaynaklar içerisinde en değerliler arasında bulunan ormanlar iklim krizi ile mücadele etmede, ormanı korumanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Ormanlarımızı, dünyamızın ve kendi geleceğimiz için korumalıyız.