Türkiye yeni bir seçim sathına giriyor. Ancak bu kez sahadaki mücadeleden çok, kulislerde oynanan büyük satranç oyunu belirleyici olacak. Siyasal ittifaklar parçalı, aktörler yalnız ve seçmen hiç olmadığı kadar yorgun. Ama seçim yine olacak — çünkü sistem bunu zorluyor. Ve bu seçim, bir değil dört kritik eksende çözülecek: CHP’nin iç savaşı, İYİ Parti’nin pozisyonu, DEM Parti’nin stratejik duruşu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zamanlaması.
CHP: Liderlik Krizi, Yargı Müdahalesi ve Kurultay Sarmalı
Cumhuriyet Halk Partisi bugün yalnızca bir liderlik sorunu yaşamıyor; aynı zamanda doğrudan siyasi mühendisliğe açık bir yapıya dönüştü. Parti içindeki belirsizlik ve parçalanmışlık hali, şimdi bir mahkeme kararına bağlanmış durumda. İktidar destekli olduğu öne sürülen yargı süreci, partiyi “mutlak butlana” yani olağanüstü kurultay sürecine sokabilir. Bu olursa, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP Genel Başkanlığı’na getirilmesi muhtemel.
Fakat burada asıl dikkat edilmesi gereken konu: Mahkemenin bugünkü duruşmada karar verip vermeyeceği.
• Eğer karar bugün çıkarsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim hazırlığını tamamladığı ve seçime yakın zamanda gidileceği anlamına gelir.
• Eğer duruşma ertelenirse, AK Parti henüz hazır değil demektir. Zira CHP’nin olağanüstü kurultayla yeniden yapılanması yaklaşık bir yıla yayılacak. Bu da Erdoğan’a zaman kazandırır.
Bu süreçte CHP içinde büyük kopuşların yaşanması kaçınılmaz. Parti içinde bir yanda Kılıçdaroğlu çizgisi, diğer yanda değişim isteyen genç kadrolar arasında sessiz bir parçalanma yaşanıyor. Kurultay takvimi uzadıkça, CHP seçmeninde yılgınlık, teşkilatlarda çözülme, siyasal etkide dağılma beklenebilir.
İYİ Parti: Merkez Sağda Yeni Ağırlık Merkezi mi?
CHP’nin bu dağınıklığı, doğal olarak İYİ Parti’yi yeniden muhalefetin merkezine taşıyabilir. Mansur Yavaş gibi ortak zeminde buluşabilecek bir adayla sahaya çıkılması hâlinde, İYİ Parti hem merkez sağ hem de şehirli muhalif seçmeni bir araya getirebilir. Ancak bu senaryo gerçekleşse bile, ilk turda AK Parti, CHP ve İYİ Parti güçlü skorlarla karşı karşıya gelirler. Buradaki asıl rekabet, İYİ Parti ile CHP arasında ikinci tura kalma yarışı olur.
Ve bu da yeni bir soruyu doğurur: CHP seçmeni İYİ Parti’ye yönelir mi? Ya da tam tersi? Şu an bu sorunun cevabı, ittifaklar kadar seçmen psikolojisine de bağlı.
DEM Parti: Yeni Seçimin Şifrelerini Elinde Tutuyor
Bu siyasi satrançta en kritik stratejik oyuncu ise DEM Parti. Kürt seçmenin yönelimi, kimin ikinci tura kalacağından çok, kimin kazanacağına karar verecek. Ancak DEM Parti bu desteği hiçbir koşulsuz vermeyecek. En az iki temel şifreyi dile getiriyorlar:
1. PKK’nın silah bırakması ve çözüm sürecine geri dönüş
2. Kürtlerin eşit yurttaşlık temelinde anayasal güvencelere kavuşması
Bu talepleri ciddiyetle ele alacak tek aktör hâlâ AK Parti olarak görülüyor. Bu nedenle DEM Parti’nin kararının Erdoğan’a mı yoksa muhalefete mi yarayacağı henüz belirsiz.
Erdoğan’ın Satranç Hamlesi: Zamanlama ve Seçim Hazırlığı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tabloyu çok dikkatli okuyarak hamle yapıyor. CHP’yi yargı eliyle krize sokup zamana yayarak, karşısında hazır olmayan ve parçalanmış bir muhalefet bırakmak istiyor. Bugünkü duruşmadan çıkacak karar bu nedenle kritik.
• Karar bugün çıkarsa, erken seçim kapıda. Erdoğan hazır.
• Karar ertelenirse, Erdoğan zamana oynuyor. CHP’nin yıl sürecek dağınıklığı onun lehine işliyor.
Bu tablo bize gösteriyor ki Türkiye’de seçimler artık sahada değil, masada kazanılıyor. Kim daha örgütlü, kim daha sabırlı ve kim daha stratejikse, o kazanıyor. Çünkü oyun adil değil. Oyun kuralına göre değil; kurnazlığa göre kurulmuş.
Son Söz:
CHP yargı kuşatmasında, İYİ Parti aday denkleminde, DEM Parti ise stratejik pozisyonda.
Erdoğan ise zamanı ve dağınıklığı yönetiyor.
Seçimin şifresi ne meydanlarda ne sandıklarda.
Şifre, masada; satrançta ve kimsenin tam çözemediği akıllı bir mühendislikte saklı.